Anasayfa » İslami Makaleler » Huşu ile Namaz Nasıl Kılınır?

Huşu ile Namaz Nasıl Kılınır?

Huşu ile Namaz Nasıl Kılınır?

 

Nisa Suresi’nin 103. ayetinde Namazın Müslümanlar için vakitleri belirlenen bir farz olduğu belirtilmiştir ve insanları tüm yaşamları boyunca yapmaları emredilen son derece önemli bir ibadet olduğuna dikkat çekmektedir.

Bu son derece önemli ibadet söz konusu olduğunda oldukça titizlikle davranılmalı ve namaz vakti geldiğinde de huşu içinde yerine getirilmelidir. Allah Kur’an-ı Kerim’in Mü’minun Suresinde mü’minler için Onlar namazlarında huşu içinde olanlardır şeklinde buyurmaktadır. Allah’ın huzurunda olduğumuz bu özel ve güzel anda sadece Allah’ın kudretini ve gücünü düşünmeli, saygı ile birlikte korku ile de ibadeti yerine getirmek son derece önemlidir.

Yalnızca bir görev olarak yerine getirmek için kılınan namaz hiç kuşku yok ki amacına ulaşmayacaktır. Kılınan namazda en önemli unsur Allah’ın gücünü düşünmek ve O’nun bir olduğunu kabul ederek, O’nu yüceltmek olacaktır. Namaz sırasında günlük hayatınızda yaşadığınız sorunları düşünmek veya bir takım planlar yapmak çok da uygun olmayacaktır. Çünkü bu davranış son derece samimiyetten uzak olacağı gibi ibadetin Allah katında kabul olmasını da riske edebilecek bir davranıştır. Tabii yine de Allah’ın en doğrusunu bildiğini de belirtmek gerek.

Çevremizde gördüğümüz bir çok insan namaz sırasında akılına iyi bir fikir geldiğini söylerken, aslında aklına gelen fikrin ve aynı zamanda da düşündüklerinin namaz amacına yakışmadığını görmek mümkündür. Bazı insanlar da namazı kıldıktan sonra ne yapacaklarını düşünürken, bazıları da namazın bir an önce bitmesini ve işlerine kaldıkları yerden devam etmesini arzularlar. Oysa ki Allah-u Teala namaz vakitlerini bizlere bildirmiş ve namaza çağırdığı bu dakikaların müminler tarafından şevkle beklenmesini buyurmaktadır. Onun için o özel ve güzel anlarda büyük bir istek ile Allah’ın huzurundaki yeri almalı ve Allah’In emrini huşu içinde yerine getirmek gerekmektedir.

Günümüzde artık insanlardan pek çoğu randevularına son derece titiz davranmaktadırlar. En temiz ve en güzel giysilerini giyip, tam zamanında ve söylenilen yerde bulunmak adına ellerinden geleni yapmaktadırlar. Fakat ne yazık ki aynı titizliği ve özeni namaz vakitlerinde göstermedikleri de aşikardır. Çoğu zaman işleri bahane edilirken, namaz kılmak için vakit ayrılamaz ya da iş arasına sıkıştırılarak özensiz olarak kılınır ve günlük koşturmacaya devam edilir. Ancak Nur Suresi 37. ayetinde belirtildiği üzere “Öyle adamlar ki, ne alış veriş, ne ticaret onları Allah’ı zikretmekten, zekat vermekten ve dosdoğru namaz kılmaktan tutkuya kaptırıp alı koymaz denilmektedir. Bu ayet bizlere namazın ve diğer tüm ibadetlerin ne kadar özel ve önemli olduğunu göstermektedir. Dolayısı ile hiçbir iş veya eğlence namaz kılmaktan ve Allah’ın yolunda bir hayat sürmekten daha önemli olmayacaktır.

Bu tabloda öne çıkan ve göze çarpan diğer önemli bir gerçek ise, insanlar genel olarak Allah rızasını almak yerine kendi nefisleri doğrultusunda kendilerine hoş gelen bir yaşam sürmeyi ve bu dünyaya da sımsıkı sarılmayı tercih etmektedir. Böylesine büyük bir gafletten sadece ölüm melekleri ile karşılaştıkları zaman uyanacak olan bu kimseler, yaşamda sahip olduğunu sandıkları her şeyi arkalarında bırakarak, gerçeklerle yüzleşeceklerdir.

En’am Suresi 27. ayette Ateşin üstünde yer aldıklarında onları bir görsen, diyecekler ki, keşke dünyaya bir kere daha gönderilseydik de Rabbimizin ayetlerini yerine getirip, onları yalanlamasaydık ve onları yerine getiren mü’minlerden olsaydık. Bu şüphesiz ki çok büyük pişmanlık yaratacaktır ancak yeniden dünyaya geri gönderilme olmadığı ve artık son raddede yapılan tövbeler kabul görmeyeceği için sonsuz cehennem azabı, hayatta gaflet içinde yaşamış olan insanların üstünde hak olacaktır. Şeytanın boş vaatler ile Allah yolundan alı koyduğu insanlar Allah’a kul olmayı tercih etmek yerine, nefislerinin ve şeytanın esiri olmanın bedelini hiç kuşku yok ki son derece ağır ödeyecekler. Dünyada insanlara yaşamlarında boş vaatler sunan şeytan, o güne gelindiğinde ona uyan insanlara diyecek ki, şüphesiz ki ben sizden uzaktayım çünkü ben sizin görmediğinizi gördüm ve ben Allah’tan korkuyorum. Enfal Suresi 48. ayette geçen bu cümle ile insanlar aslında nasıl büyük bir hata ve yanlış içinde olduklarını göreceklerdir.

İnsanları ise bu gafletten kurtaracak tek şey ise sıkça Allah’ın ismini zikretmek ve O’nun rızasını arayarak yaşamak gerekmektedir. Namaz kılmak da hiç şüphe yok ki bu yolda yapılacak olan en önemli ibadettir. Bu nedenle namazı kılarken huşu içinde olmak da son derece önemli bir husustur. Bu özel ve güzel anda şeytanın fısıltısına kulak vermeden tüm kalbinizle Allah’a yönelmek ve dua etmek en doğru hareket ve davranış olacaktır. Nisa Suresi 120. ayette Şeytan onlara pek çok vaatte bulunuyor, onları en olmayacak kuruntuya düşürüyor. Oysa ki şeytan, onlara bir aldanmadan başka hiçbir şey vaat etmemektedir, denmektedir.

Bize sunulan beş vakit içinde Allah’ın bize sunduğu bu ibadeti tam anlamıyla yerine getirmek Allah katında iyi değerlendirileceği gibi bize ve gönlümüze de sonsuz huzur ve şifa getirecektir. Her daim dua etmek, af dilemek ve Allah’ın emirlerini yerine getirmek biz mü’minlerin sonsuz hayrına olacaktır. Şefkatli, hoş görülü ve bizim her daim yanımızda olan Allah-u Teala bizden yalnızca görevlerimizi samimiyetle yerine getirmemizi beklemektedir.

Haince düşünceler, hayat koşturmacası ve bunun içinde Allah demeyi unutup, gönlünü kapatacaklar hem işlerinde hem de ruhsal dünyalarında sıkıntı yaşayacaklardır. Halbuki tam tersi bir durumda görevlerimizi yerine getirmemiz, İslamın şartlarını ve farzlarını hayat felsefemiz haline getirmemiz son derece hayrımıza bir davranış olacaktır.

Affedici olan Allah’tan af dileyin, dua edin ve yalnızca sizden beklenen ibadetleri yerine getirin, göreceksiniz ki, bambaşka, huzur, sağlık ve sıhhat dolu bir hayat sunulacaktır. Bunun yanı sıra ölümden sonrası için de gönlünüz ferah olacak, şeytanla karşılaşmak yerine ermişlerin ve Hz Muhamett’in eşliğinde cennetin kapısına doğru ilerleyeceksiniz. Gelip geçici olan dünya nimetleri sizin gelip geçici olan bedeninize kısa süreli mutluluk sağlarken, sonsuz mutluluğu göz ardı etmeden, ibadetlerinizi yerine getirin.

Namaz kılarken içinde bulunacağınız ortam, düşündükleriniz, dualarınız ve aflarınızın kabul görmesi için huşu içinde olmalı ve mümkün mertebe başka bir şey düşünmemelisiniz. Yapacağınız iş sizin Allah-u Teala ile aranıza girmemeli ya da günlük sorunlarınızı zaten gören Allah bu sorunlarınıza derman olacaktır. Onun içindir ki siz iç huzurunuzu ve inancınızı kaybetmeden yüce Allah’a sığının ve namazınızı kılarken, dualarınızı edin. Her şey gelip geçici. Şimdiye kadar hangi sıkıntınız ömür boyu sürdü ya da hangi işiniz yarım kaldı ki? Dünya işleri ve sorunları bir şekilde hallolur siz Allah’ın rızasını alın, onun yardımını ve affını dileyin. İbadetinizi huşu içinde gerçekleştirin ki, Allah sizi zaten görüyor, yaşadıklarınızın sıkıntılarınızın zaten farkında. Dolayısı ile La havle ve la kuvvete demek ya da Ya Rabb diyerek dua etmek, gönülden Allah’ın ismini zikretmek bile bir çok insanın hayatında değişiklik göstermiştir. Çevrenize bir bakın ve etraftakileri dinleyin. Hayır da şer de Allah’tan gelir buna inanın ve ibadetinizi bu minvalde gerçekleştirin.

Bir önceki yazımız olan Mezhepler 2.makale başlıklı makalemizde ikinci, makale ve mezhepler 2.makale hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Dini Özlü Sözler

Dini özlü sözler

Dini Özlü Sözler Dini özlü sözler iki şey, aklı ve tedbiri bozar; biri acele etmek, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.