CEVAP
Peygamber efendimizi bazı hususlarda yansılamak caiz olmaz. Bu sebeple yalnız Ona ilişik haram ve farzlar var idi. Bu mevzuda Mevahib-i Ledünniyye’de buyuruluyor ki:
Yalnız Peygamber efendimize mahsus farzlar ve haramlar vardır. Örnek olarak kurban kesmek, kuşluk namazı, sabah namazının sünneti ile gece namazı kılması, misvak kullanımı, istişare ile iş görmesi, görmüş olduğu yerde ve zamanda münker bir işi değiştirmesi, ölen fukara bir Müslümanın borcunu ödemesi, başladığı işi bitirmesi yalnız Peygamber efendimize mahsus farzlardan idi. İnsanlara müdara etmesi [insanlarla iyi geçinmesi, ahiret için dünyalık vermesi] de farz idi.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Rabbin için kurban kes.) [Kevser 2]
(Vitir namazı, sabah namazının sünneti ve iki rekat kuşluk namazı bana farz, sizlere sünnettir.) [İ. Ahmed, Taberani]
(Ümmetime zor gelmeseydi gece namazını onlara da mecburi kılardım.) [Müslim](Ben misvak kullanmakla emrolundum.) [İ. Ahmed]
(Borçlu ölen müminin borcunun ödenmesi benim üzerimedir.) [Müslim](Farzları yapmam benzer biçimde müdara etmem de emredildi.) [Tirmizi]Peygamber efendimizin, zekat, sadaka alması haram idi. Varlıklı değildi fakat, varlıklı de olsa zekat vermesi farz değil idi. Öldürülmesi ihtiyaç duyulan birinin katline ya da dövülmesine gizlice işaret etmesi de haram idi. Açıkça söylemesi gerekirdi. Miras bırakması, yazı yazması, şiir söylemesi, soğan sarmısak benzer biçimde çirkin kokulu şeyleri yemesi de haram idi. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Biz Peygamberler, miras bırakmayız. Bizlere kimse vâris olması imkansız. Bizlerden kalanlar sadaka [vakf] olur.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
(Bir dinarım bile vârislerime miras kalmaz. Zevcelerimin ve memurlarımın nafakasından başka bıraktığımın hepsi sadaka [vakf]dır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]
(Ben sadaka alıp yemem.) [Müslim]
(Yanıma melek geldiği için soğan sarmısak yemem.) [Hakim](Biz, ümmi bir milletiz.) [Buhari] (Yazı yazmadığı âyetle de sabittir.)Kendini istemeyen hanımı nikahında tutması ve kitap ehli kâfir hanımla evlenmesi de haramdı. Önceleri, hanımını boşamak caiz idi. Hafsa validemize bir talak vermiş idi. (Ey habibim, Ona geri dön! Bu sebeple o fazlaca oruç meblağ, fazlaca namaz kılar. Cennette de senin hanımındır) mealindeki vahiy ile Ahzab suresinin, (Boşadığın hanımlarından istediğini yeniden nikahlamanda, sana günah yoktur) mealindeki 51. âyeti üstüne, onu yeniden nikahladı. Hemen sonra, hanımlarını boşaması ve başka hanımlarla evlenmesi de haram edildi. Resulullahın hanımları müminlerin anneleri olduğundan, Onun hanımları ile evlenmek de Müslümanlara haram edildi. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Peygamberin hanımları, müminlerin anneleridir.) [Ahzab 6](Bundan sonrasında artık başka hanımlarla evlenmen sana helal değildir.) [Ahzab 52)
(Ey inanç edenler, Resulullahı üzmeniz ve kendisinden sonrasında onun hanımlarını nikahlamanız asla caiz olmaz, büyük günahtır.) [Ahzab 53]
Sünnetle farz içinde konuşmak
Sual: Sünnetle farz içinde konuşulmazken, Resulullah’ın sabah namazının farzından ilkin konuşmasının hikmeti nedir?
CEVAP
İslam âlimleri, Peygamber efendimizin yapmış olduğu şeyleri üçe ayırmışlardır:
1- Müslümanların da yapması lazım olan şeylerdir. Bunlara, (Sünnet) denir.
2- Âdete bağlı şeylerdir. Bu tarz şeyleri her Müslüman, bulunmuş olduğu yerin âdetine uyarak yapar.
3- Resulullah’a özgü olan, Hasais denilen özel şeylerdir. Bu tarz şeyleri başkasının yapması caiz değildir.
Resulullah efendimiz, sabah namazının sünnetini evinde kılıp, Hazret-i Aişe ile bir miktar konuştuktan sonrasında, farzı kıldırmak için mescide giderdi. Bu hal, hasais-i peygamberi’dir. Doğrusu Peygamber efendimize özgü özel işlerdendir. Âişe validemizle konuşmadan dışarı çıksaydı, tanrısal tecellilerden ve nurlardan dolayı, yüzüne kimse bakamazdı. (H.L.O. İman)
Resulullah’a boşama hakkı
Sual: Hak Sözün Vesikaları adlı kitapta, bozuk Hüsniye kitabının, (Resulullah, zevcelerini boşamak için, Ali’yi vekil etti. O da, Âişe’yi boşadı) iftirasına yanıt verilirken, (Hâlbuki âyet-i kerimede, Resulullah’a bile boşama hakkı verilmemiştir) deniyor. Fakat Tahrim sûresinin (Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha iyi hanımlar verebilir) mealindeki 5. âyeti var. Başka âyetler de var. Örnek olarak Hazret-i Hafsa vâlidemizi boşamıştı. Boşaması caiz olmasa, iyi mi boşardı? Hak Sözün Vesikaları adlı kitaptaki (Resulullah’a bile boşama hakkı verilmemiştir) ifadesi yanlış değil mi?
CEVAP
Hayır yanlış değil, doğrudur. Önceleri, Peygamber efendimize, hanımlarını boşaması caizdi. Hafsa vâlidemize bir talak vermişti. (Ey habibim, Ona geri dön! Bu sebeple o fazlaca oruç meblağ, fazlaca namaz kılar. Cennette de senin hanımındır) mealindeki vahiy ile Ahzab sûresinin, (Boşadığın hanımlarından istediğini yeniden nikâhlamanda, sana günah yoktur) mealindeki 51. âyeti üstüne, onu yeniden nikâhladı. Hemen sonra, hanımlarını boşaması ve başka hanımlarla evlenmesi de haram edildi. Bir âyet-i kerime meali:
(Artık başka hanımlarla evlenmen sana helâl değildir. Mevcut hanımlarını boşayıp da, yerlerine başkalarını almak da olmaz.) [Ahzab 52 – Beydâvî]
Bu âyet-i kerime indikten sonrasında, artık başka hanımlarla evlenmesi de, mevcut hanımlarından birini boşaması da caiz olmadı.
Bir önceki yazımız olan Kürsü ne demektir? başlıklı makalemizde demektir ve kursu hakkında bilgiler verilmektedir.