Anasayfa » Genel » Kur’an-ı kerimi tercüme etmek

Kur’an-ı kerimi tercüme etmek

Sual: Kur’an-ı kerimi sözcük sözcük tercüme etmek mümkün mü?
CEVAP
Kur’an-ı kerimin tefsiri ve tevili sadece ehli olan âlimler tarafınca yapılır. Fakat sözcük sözcük tercümesi mümkün olmaz. Tercüme ile murad-ı tanrısal anlaşılması imkansız. Hadis-i şeriflerin de sözcük sözcük tercümesi oldukca süre yanlış manalara gelir. Hatta bir dildeki deyim, terim ve atasözlerinin bile sözcük sözcük tercümesi oldukca yanlış olur.

Sözgelişi Fransızca, De bonne guerre, kelime olarak, iyi savaştan anlama gelir. Deyim olarak, kanunlara uygun anlama gelir.

İngilizce, Rain cats and dogs = kedi köpek yağmak anlama gelir. Deyim olarak sağanak halinde yağmur yağması anlama gelir. Bir Gazetenin İngilizce bilen muhabiri, bu ifadeyi okuyunca, ABD’ya kedi köpek yağdı diye haber vermişti. İngilizce’de bu hatayı meydana getiren, Kur’an-ı kerimdeki ifadelerde ne çamlar devirmez ki.

Selefilerin Tanrı gökte demesi bu yüzdendir. Allahü teâlâyı eli gözü kulağı olan bir insan benzer biçimde düşünmeleri bu sebepledir. Arapça’daki deyimlere geçmeden ilkin Türkçe’deki deyimlere bakarsak mevzunun önemi iyi anlaşılır.

Sözgelişi Göz boyamak tabirini sözcük sözcük yabancı bir dile çevirirsek, gözün üzerine boya sürmek benzer biçimde bir mana çıkar. Oysa, Türkçe’de göz boyamak, aldatmak anlama gelir. Göze girmek gözün içine girmek değil, takdir toplamak, saygınlık kazanmak anlama gelir. Gözden düşmek de itibarını yitirmek anlama gelir. Eli açık deyiminde de, el ve açık kelimelerini kullanmadan, eli bol anlamına gelen kelimelerle tercüme etmek gerekir. Türkçe’de hırsızlık yapana eli uzun derler. Arapça’da ise eli bol anlama gelir. Hazret-i Zeyneb binti Cahş, eli bol ve marifetli idi. Peygamber efendimiz onun hakkında, (Bana en ilkin kavuşacak olanı, eli uzun [cömert] olanıdır) buyurmuştur.

Dünya
kelimesi, Türkçe’de, yeryüzü manasından başka, düşünce ve inanç bütünlüğü manasına İslam dünyası denir. Görüş manasına da gelir. Dünyaları ayrı iki insan benzer biçimde. Oldukca kalabalık manasına da, Dünyanın insanı gelmiş denir. Başka manaları da vardır. Bunlar dünya olarak başka dile iyi mi tercüme edilir ki. Elbet açıklayarak çevrilir. Kur’an-ı kerimin bu şekilde sözcük sözcük meydana getirilen mealleri oldukca yanlıştır.

Dünya, Arapça’da alçak, mal benzer biçimde başka manalara da gelir. Üç örnek:
(Dünya [deni, alçak şeyler, haram ve mekruhlar] melundur.) [İbni Mace]
(Dünya
[dünya malı] bana yaklaşmak istedi. “Benden uzaklaş” dedim. Giderken, “Sen benden kurtuldun fakat, senden sonrakiler benden kurtulamaz” dedi.) [Bezzar]
(Aden anaların ayakları altındadır)
hadis-i şerifini, (Aden, ananın rızası altındadır) şeklinde açıklamak gerekir. Sadece bu kadar bir izahat da kâfi gelmez. Şu sebeple ana babanın gayrı meşru emirlerine de riayet edilmesi gerekeceği anlaşılır. Ek olarak bir çocuk, Müslüman olmasa; fakat ana babasının rızasını alsa, Cennete gideceği de zannedilebilir. O halde hadis-i şerifi İslam âlimlerinin açıklamış olduğu şekilde bildirmelidir. Doğrusu, (Müslüman bir evlat, Müslüman ana babanın dine uygun emirlerine riayet edip rızalarını kazanırsa, Cenneti kazanır) demek gerekir.

(Eş-şeru tahtesseyf) ve (El Cennetü tahte zılalissüyuf) hadis-i şeriflerini sözcük sözcük tercüme edersek (İslam kılıç altındadır) ve (Aden kılıçların gölgesi altındadır) anlama gelir. İslam kılıcın altında ne anlama gelir? Kılıç ile atom bombası, roket, radar, roket benzer biçimde her çeşit cenk araçları kastedilmektedir. Müslümanlar, ekonomide, teknolojide ileri seviyede olursa, dinlerini korumuş olurlar. Doğrusu, İslamiyet, kılıç ve öteki araçların koruması altındadır. ABD’nın, Rusya’nın tekniğini almak gerekir. O halde yukarıdaki hadis-i şeriflerin açıklaması şöyleki olur:
(İslamiyet, kâfirlerdeki silahların hepsini yapmakla ve bu tarz şeyleri iyi kullanmakla sağlam kalır.)

Kur’anı yanlış tercüme etmek
Birçok kelimenin bir hakiki manası, bir de, kinaye mecaz manası olur. Kinaye, bir şeyi, açık anlamı başka olan kelimelerle anlatmaktır. Kur’an-ı kerimde mecazi ifadelerden başka, Müteşabih âyetler vardır. Bunlara görünen manayı vermek oldukca yanlış olur. Bilhassa Allahü teâlâ ile ilgili mecazlar, müteşabih olanlar daha önemlidir. Allahü teâlâ hiçbir yaratığa benzemez. Şu sebeple, Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Leyse kemislihi şeyün [Onun benzeri hiçbir şey yoktur].) [Şura 11]

(Sübhanekellahümme [Allah’ım, Seni noksan sıfatlardan tenzih, kemal sıfatlarla tavsif ederim].) [Yunus 10]

Allahü teâlâ hiçbir şeye benzemezken benzediği sanılan âyetler de vardır. Birkaçı şöyledir:
(Kıyamet günü yeryüzü Tanrı’ın kabzasında olur, gökler de sağ eliyle dürülür.) [Zümer 67]

(Yahudiler, Tanrı’ın eli bağlıdır, dediler. Hayır, Tanrı’ın iki eli de açıktır.) [Maide 64]
(Tanrı’ın eli onların ellerinin üzerindedir.)
[Fetih 10]
(Doğu da batı da Tanrı’ındır. Nereye dönerseniz Tanrı’ın yüzü oradadır.)
[Bekara115]

(Tanrı Arşa istiva edendir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir.) [Hadid 4]

Bu âyetlerde bildirilen el, yüz ifadeleri, bir mahlukun eli yada yüzü benzer biçimde sanılabilir. Oysa Tanrı hiçbir mahluka benzemez. Benzemediğini de birinci âyette bildirdik. İstiva kelimesi oturmak sanılırsa Tanrı mahluklara benzetilmiş olur ve yukarıdaki âyetlere aykırı olur. Nerede olursanız sizinle beraberdir ifadesi de mecazidir. Şu sebeple O mekandan münezzehtir. Selefiler bu âyeti tevil ettikleri halde, ötekileri tevil etmiyorlar. Selefilere değil, Ehl-i sünnet âlimlerinin açıklamalarına saygınlık etmeli.

Açıklamasız tercümeler yanlış olur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bayanlara dokununca gusledin.) [Maide 6] (Cima için lems [dokunmak] kelimesi kullanılmıştır. Bu haliyle yazılırsa hanıma dokunanın gusletmesi gerektiği anlaşılır.)

(Kanadını müminler için indir.)
[Hicr 88] (Şefkat et, tevazu göster anlama gelir. Yalnız kanadını indir dememeli.)

(Ellerini boynuna bağlama, büsbütün de açma.)
[İsra 29] (Cimrilik etme, israfa da kaçma anlama gelir. Açıklamasız yazmamalı.)

(İbil’in iyi mi yaratıldığına bakmazlar mı?)
[Gasiye 17] (İbil deve anlama gelir. İbil’in başka manalarını da düşünen bir Yahudi dönmesi, İbil’i yağmur yüklü bulut diye tercüme ederek Kur’anın manasını değiştirmeye çalışmıştır.)

Rahman suresinin baş taraflarında vezn, mizan kelimeleri geçiyor. Piyasadaki bazı meallerde vezn, tartı, terazi diye tercüme edilmiştir. Vezn kelimesinin tartı, terazi olarak tercüme edilmesi hatalı olur. Âyet-i kerimede güneş ve ayın bir hesap, bir muvazene, bir denge, bir sistem, bir düzen suretiyle hareket ettikleri bildirilmektedir.

Mümin, kâfir, fâsık, salih, münafık benzer biçimde kelimeler aynen alınmalı, bundan sonrasında lüzumlu açıklamalar yapılabilir. Bunların yerine tercümesi diye uydurma bir kelime konursa manası bozulur. Sözgelişi bir mezhepsiz, kâfirun suresindeki kâfir kelimesini nankör diye tercüme etmiştir. Bir başka mezhepsiz de salih kelimesini barışsever olarak tercüme etmiştir. Bir başka mezhepsiz de, Salat kelimesini yakarma diye tercüme etmiştir. Salat kelimesi yakarma anlamına da gelirse de, birçok yerde namaz yerine kullanılmaktadır. Salat, yakarma diye yazan mezhepsizin mealini esas alan ve kendilerine mealciler denen bir grup türemiştir. Bunlara gore namaz diye bir şey yoktur. Birazcık yakarma etmekle namaz kılınmış olur.

Bu acı örnekler gösteriyor ki, Kur’an-ı kerimi sözcük sözcük tercüme etmek yanlış olduğu benzer biçimde, bu şekilde yanlış tercümelerle amel etmeye kalkmak da oldukca yanlış olur.

Bir önceki yazımız olan Türkçe Kur'an yazılamaz mı? başlıklı makalemizde lamaz hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.