Anasayfa » Ahlak bilgileri » Susmanın faydaları

Susmanın faydaları

Sual: Azca konuşmanın, susmanın faydaları, oldukca konuşmanın da zararları hakkında informasyon verir misiniz?
CEVAP
Peygamber efendimiz, (Azca konuşmak imandan, oldukca söz nifaktandır) buyurmaktadır.

Dil, büyük nimettir. İyi ve fena işteki görevi, iyiliği de kötülüğü de büyüktür. Cennete de, Cehenneme de götürür. Cirmi ufak, cürmü büyüktür. İman ve sövgü dildeki ifadeden anlaşılır. Dil, ya hak konuşur, ya bâtıl. Öteki uzuvların sahası dardır. Kulak bir tek işitir, göz bir tek görür. Dilin sahası geniştir. Hayır ve şer için geniş alana haizdir.

Atalarımız;
(Sana senden olur, her ne olursa,
başın selamet bulur, dilin durursa)

ve
(Göz iki, kulak iki, ağız tek,
oldukca görüp, oldukca dinleyip, azca söylemek gerek)
demiştir.

Yunus Emre de diyor ki:
Sözünü bilen kişinin, yüzünü ağ ede bir söz.
Sözü pişirip diyenin, işini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz.

(Dil) üstüne oldukca söz açıklanmıştır. Bazıları şu şekilde:

Söz gümüşse susku altındır.

Ağızdan çıkan söz muallakta kalmaz, ya sağ tarafa yazılır ya da sol tarafa.

Bir söz söylerken hem kendi, hem de karşınızdakinin ahiretini düşünerek konuşun.

Söz insanoğlunun terazisidir. Fazlası ziyan, azı vakardır.
Azca konuşan kınanmaz, üstelik itibarı oldukca olur.
Latife, alay ve boş konuşmak belaya neden olur.

Oldukca konuşmak dostluğu bozar, gereksiz konuşmak ayıpları açar, acı söyleyenden dostlar kaçar.

Eğer kalbde darlık ve üzüntü, vücutta bitkinlik ve halsizlik, rızıkta eksiklik ve bereketsizlik olursa, bunun boş ve yersiz konuşmalardan meydana geldiği bilinmelidir!

Hikmeti konuşmakta değil, susmakta aramalıdır!
Susmak aklın süsü ve cehaletin örtüsüdür.

Tatlı dilli ve eli açık elli olmalıdır!
Susku, âlimin ziyneti, cahilin aybına perdedir.

İbadet on kısımdır, dokuzu susmak, biri de fena arkadaştan uzak durmaktır.
Dil, irfan hazinesinin anahtarıdır, oldukca konuşan, gönüldeki hizmet cevherini boşaltır.

Azca söz edeptir, güzel amelleri korumaya sebeptir.

Şahıs dilinin altında gizlidir. Sır saklayan murada erer.

Bülbül şahine der ki:
İkimiz de kuş olduğumuz halde, sen padişahın sarayındasın, ben ise bahçenin dikenliğindeyim. Sen kuşları avlayıp yersin, padişahın yanında kıymet kazanır muradına erersin. Kuşların sultanı olursun. Ben ise günü güne eklerim, her gece sabaha kadar gülün açılmasını beklerim. Ben uyumadan o açmaz, uyanınca açılmış görürüm. Açıldığını göremem, muradıma eremem. Diken içinde muratsız ağlarım, yüreğimi dağlarım.

Şahin şu şekilde yanıt verir:
Ben bin murat alırım fakat birini söylemem. Sen bir murat almadan bin söylersin. Susan murat alır, öten muratsız kalır.

Hayırlı söz keramet, susku selamettir.
Yalan zayıflatır imanı, rezil eder insanı.

Dedikodu gıybettir, şiddetli bir afettir.
Alay bir ihtimal güldürür, fakat kalbi öldürür.

Güzel söz sadaka, mahşere nafakadır.
Oldukca söz kalb katılaştırır, Haktan uzaklaştırır.
Oldukca gülmek ayıptır, ahiret için kayıptır.

Fazla latife cahillik alameti, susku et, istersen selameti.
Şahıs lisanıyla olur insan. Fena dili kendisine düşman, oldukca konuşan olur pişman.
Her sözde vebal var, kurtulur susanlar. Azca söz hikmettir, Rabbimizden nimettir.

Dil söylerse gönül susar, gönül susunca, dil zehir kusar.
Söz dinleyen âlim, susan sâlim olur.
Kimin azsa sözü, açılır kalb gözü.

Dil ederse istirahat, kalb eder rahat.
Oldukca konuşan gaf eder, vakti israf eder.

Dil yarası ok yarasından acıdır.
Akıllı, bildiğini söylemez, deli söylediğini bilmez.
Bilmiyorum demek ilmin yarısıdır.

Kime sır söylersen onun kulu olursun.
Açıklanan sır yayılır muhakkak, Sır saklayamayana denir ahmak.

Hazret-i Lokman misafirlerine en iyi ikram olarak dil ile kalbi getirdi. Başka bir vakit da en fena yiyecek olarak gene dil ile kalbi getirdi. Dil kılıç gibidir, iyi kullanılmazsa kendi ölümüne sebep olur.

Susku, yorulmadan meydana getirilen yakarma, masrafsız takılan bir ziynet, hükümdarlığa muhtaç olmadan ele geçen bir devlet, duvara gereksinim duyulmadan meydana getirilen kale, emek harcamadan kazanılan zenginlik ve ayıpların kapatılmasıdır.

Hükümdar öğüdü
Üç hükümdardan biri der ki:
(Tüm pişmanlıklarım söylediğim sözlerden oldu. Söylemediğimden asla pişman olmadım.)

İkincisi der ki:
(Söylemediğim sözlerin sahibiyim. Fakat söylediğim sözlerin esiriyim.)

Üçüncüsü ise şu şekilde der:
(Bazı sözleri anlatmaya gücüm yetti, fakat söylediğim sözleri geri almaya gücü yetmedi.)

Şüpheli sözlerden sakınan, güler yüzlü olan, insanlara acıma eden, lüzumlu din bilgilerini öğrenen ve doğru konuşan kimse münafık olması imkansız.

Dile haiz olmak
Diline haiz olmayanı şeytan her sahada oynatır. Büyük bir uçurumun kenarına getirip, yüzüstü yuvarlar, felakete götürür. Dile terbiye dizgini vurulursa dünya ve ahiret saadetine kavuşur. Başıboş bırakılırsa zarardan zarara girer.

Uzuvlarımızdan en oldukca isyan edeni dildir. Kolaylıkla istediği tarafa gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her sabah, tüm uzuvlar, yalvararak dile derler ki: Bizim hakkımızı gözetmekte, Tanrı’tan kork, fena söz söyleme, bizi ateşte yakma! Bizim dine uyup uymamamız senin sebebinledir. Sen doğru olursan ikimiz de doğru oluruz. Sen eğri olursan ikimiz de eğri oluruz.) [Tirmizi]

Hazret-i Lokmana (Bu makama iyi mi yükseldin?) derler. O da (Doğru konuşmak, emanete riayet etmek ve faydasız sözleri terk etmekle) diye yanıt verir.

Hikmet ehli buyuruyor ki:
Bir kimsenin bilgisiz bulunduğunun alameti şunlardır: Canlı-cansız her şeye kızar. Sır saklayamaz. Parasını yerli yerince harcayamaz. Her insana güvenir. Dostunu düşmanını ayıramaz. Fena kimselerle arkadaşlık eder.

Susmak açık bir hikmet ve güzel bir haslettir. Dilin susması kalbin susmasına, kalbin susması Rabbin mağfiretine sebep olur. İnsanın selameti dilini korumasındadır. Kalem de, iki dilden biridir.

Dil yırtıcı bir hayvan gibidir, özgür bırakılırsa sahibini parçalar. Susku eden, hataya düşmekten, yalandan, dedikodudan, söz taşımaktan, kendini övmekten, boş konuşmaktan ve daha bir oldukca dil afetlerinden kurtulur.

Oldukca konuşanın dili sürçer, kalbi kararır. Kalbi kararan da, hata üzerine hata yapar ve kalb kırar da bilincinde bile olmaz. Diline haiz olan, dinini korur.

Oldukca konuşan hata eder. Eshab-ı kiram hep hayır konuştukları halde, yanlış konuşmak için değil, bir ihtimal boş bir söz söyleriz diye susku ederlerdi. Hazret-i Ebu Bekir, ağzına taş koyar, (Başa gelen tüm felaketler bundan gelir) buyururdu.

En zararı olan şey
Allahü teâlâ boş konuşanları sevmez. Boş konuşmak bu şekilde olunca, zararı olan konuşmanın felaketini düşünmelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(En zararı olan şey, oldukca konuşmaktır.) [Deylemi]

Dile haiz olmak, azca konuşmak dinimizin emridir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Sadaka vermek, iyiliği emretmek ve insanların arasını bulmak hariç, konuşmakta, fısıldaşmakta hayır yoktur.) [Nisa 114]

Dile haiz olmakla ilgili hadis-i şeriflerde bazıları da şu şekilde:
(Dilini tutan kurtulur.) [Tirmizi]

(Selamet isteyen, susku etsin, dilini tutsun!) [İbni Ebiddünya]
(Susmak, hikmettir; fakat susan azdır.)
[Deylemi]

(Amellerin en makbulü, dilini tutmaktır.) [Taberani]
(Hayır söz hariç, dilini tutan, şeytanı yenik eder.)
[Taberani]

(Susku eden bir mümine yakın durun! O hikmetsiz değildir.) [İbni Mace]
(Tanrı’a ve ahirete inanan, ya hayır konuşsun yada susku etsin!)
[Buhari]
(En kolay yakarma, susmak ve güzel ahlaktır.)
[İbni Ebiddünya]
(Mümin ilkin düşünür, sonrasında konuşur. Münafık, düşünmeden konuşur.)
[Haraiti]
(Oldukca konuşan oldukca yanılır, oldukca yanılanın yalanı çoktur. Yalanı oldukca olan da Cehenneme layıktır.)
[Taberani]
(Kurtuluş için dilini tut, evinde otur, günahların için ağla!)
[Tirmizi]

(İnsanları Cehenneme sürükleyen dilleridir.) [Tirmizi]
(Dilini tutmayan kimse, tam imana kavuşamaz.)
[Taberani]

(Rahat isteyen sussun!) [Ebuşşeyh]
(Oldukca konuşmak kalbi karartır. Kalbi kararan da Allahü teâlâdan uzaklaşır.)
[Beyheki]

(Emr-i maruf ve zikir hariç, her söz, kişinin zararınadır.) [Tirmizi]
(İnsanın hatalarının, kusurlarının bir çok dilindendir.)
[Taberani]

(Midesini, ırzını ve dilini korumuş olan, tüm kötülüklerden korunmuş olur.) [Deylemi]
(Kalbi doğru olmayanın imanı, dili doğru olmayanın kalbi doğru olmaz.)
[İ. Ebiddünya]

(Kalbi diline, dili kalbine, işi sözüne uymayan mümin olması imkansız.) [İsfehani]

(Tanrı’ı görür şeklinde yakarma et, kendini ölmüş say, bunlardan daha iyisi ise dilini tutmaktır.) [Taberani]

Gereksiz konuşmak
Sual:
Hiç kimseye ziyanı olmayan konuşmalardan da görevli muyuz?
CEVAP
Gıybet, münakaşa ve aynı konuşmalardan uzaklaşmalı, ya hayır söylemeli yada susku etmelidir!

Gereksiz sözlerle meşgul olursak, kıymetli zamanlarımızı öldürmüş oluruz. Oysa Allahü teâlânın azametini, yarattığı canlı, cansız şeyleri tefekkür etsek, büyük sevap kazanırız. Veya kelime-i tevhid, salevat-ı şerife şeklinde tesbihleri söylesek hakkımızda daha hayırlı olur.

Bu tarz şeyleri söylemekle Cennette kıymetli hazinelere kavuşmak mümkün iken, dilimizi faydasız şeylerle meşgul ederek bu nimetlerden yoksun kalmak ahmaklık değil midir?

Mubah ile meşgul olan kimse, günah kazanmazsa da, taat ile, yakarma ile meşgul olup büyük hazineden yoksun kalmamalıdır. Şu sebeple müminin sükutu tefekkür, bakışı öğrenek, hitabı taat olmalıdır.

İnsanın en kıymetli sermayesi vakitleridir. Vaktimizi boş yere harcar, ahiret için azık hazırlamazsak, sermayemiz tükenmiş anlamına gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Boş ve faydasız işleri terk etmek müslümanın güzel ahlakındandır.) [Tirmizi]

Uhud harbinde şehit olan bir gencin anası, oğlunu kanlar içinde görünce, (Oğlum sana Aden müjde olsun!) demesi üstüne Peygamber efendimiz aleyhisselam buyurdu ki:
(Ne biliyorsun, bir ihtimal boş sözler konuşurdu.) [Tirmizi]

Doğrusu hesapsız Cennete girmeyecektir. Boş konuşanlar bu sözlerinden hesaba çekileceklerdir. Hesaba çekilmek de bir nevi azaptır.

Abdullah bin Slm hazretlerinin Cennetlik olduğu bildirilince Eshab-ı kiram, kendisini Cennetlik eden amelinin ne işe yaradığını sordular. O da, (Boş söz konuşmam ve hiç kimseye karşı fenalık beslemem) diye yanıt verdi.

İbni Abbas hazretleri buyurdu ki:
(Üstüne elzem olmayan, sana faydası dokunmayan hususlarda konuşma, şundan dolayı bu fuzuli bir iştir. Zararından da güvenilir değilsin. Yeri gelmedikçe de lüzumlu olan sözü konuşma! Oldukca kere yararlı söz yerini bulamadığından kaybolup gider.)

Lokman Hakim hazretlerine, hikmetin ne olduğu sorulduğunda, (Bizlere lazım olmayan şeyin üstünde durmamak ve gizli saklı şeyleri araştırmamak) diye yanıt verdi.

Bizlere gerekmeyen şeyi başkasından sual etmek de malayanidir. Bunu sormakla kıymetli vaktimizi yitirmiş oluyoruz. Hem de yönelttiğimiz kimsenin de vaktini almış oluyoruz.

Faydasız şeylerle meşgul olmamalıdır, ağzımızdan çıkan her kelimeden mesulüz. Nefeslerimiz sermayemizdir. Dilimiz Aden nimetlerine kavuşturacak, bir vasıtadır. Dilimizi dikkatsizlik edip, başıboş salıvermek, büyük zararlara sebep olur.

Boş konuşmak şeklinde, fuzuli konuşmak da kötüdür. Maksadı özetlemek gerekirse anlatmak mümkünken, uzun cümlelerle ve tekrarlarla ifade etmek fuzulidir. Doğrusu ihtiyaçtan fazla konuşulmuş olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlmi ile amel edene, malının fazlasını tasadduk edene ve sözünün fazlasını tutana müjdeler olsun!) [Taberani]

İnsan önemsiz sandığı bazı sözler yüzünden helake sürüklenir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İnsan, önemsiz sandığı bir söz söyler. Bu söz Allahü teâlânın rızasına muvafık düşmüş olduğu için kıyamete kadar ondan razı olur. Bir başkası da asla ehemmiyet vermediği bir söz yüzünden kıyamete kadar Allahü teâlânın gazabına uğrar.) [Tirmizi]

Allahü teâlânın rızasının ve gazabının hangi işte, hangi sözde bulunduğunu bilmeyiz. Bu bakımdan hiçbir sözü, hiçbir iyiliği ve kötülüğü ufak görmemelidir. Cenab-ı Hak, rızasını iyilikler içinde, gazabını da günahlar içinde saklamıştır. Ehemmiyet verilmemiş bir günah, Allahü teâlânın gazabına sebep olabilir. Onun için sözümüze dikkat etmeliyiz. Atalarımız, (Söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir) demişlerdir.

Yatsıdan sonrasında konuşmak
Sual:
Yatsı namazını kıldıktan sonrasında konuşmanın mekruh olduğu bildirilirken, Peygamberimizin yatsıdan sonrasında konuşmuş olduğu da bildiriliyor. Bu iyi mi oluyor?
CEVAP
Bir gereksinim yoksa konuşmak mekruh olur. Söyleşi etmek, kitap okumak şeklinde yararlı işlerde konuşmak caizdir.

Yatsıyı kılmadan ilkin uyumak ve yatsıyı kıldıktan sonrasında, hayırlı iş hariç konuşmak, mekruhtur. Yatsı namazından sonrasında, dini söyleşi edene, namaz kılana, yolcuya yada gerdeğe girene mekruh değildir. (Redd-ül muhtar)

Yatsıdan sonrasında konuşmak, faydasız bir konuşmaysa veya sabah namazını yada âdet edinen kimsenin gece namazını kaçırmasına sebep olacaksa, mekruh olur. Bir ihtiyaçtan dolayı konuşulursa mekruh olmaz. Kur’an okumak, zikretmek, evliya menkıbelerini anlatmak, fıkıh okumak ve misafirle konuşmak da mekruh değildir. Burada, o günün amel defterine ibadetle başladığı şeklinde ibadetle bitirerek ikisi içinde işlenen günahların affolmasına sebep olmaya çalışmak vurgulanıyor. Sabah namazından ilkin de ihtiyaçsız konuşmak mekruhtur. (İmdad-ül-fettah)

İmsak vaktinden sabah namazını kılana kadar ihtiyaçsız konuşmak da mekruhtur. (Dürr-ül muhtar)

Bir önceki yazımız olan Suizan hüsnü zan başlıklı makalemizde husnu ve suizan hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.