Doğru iman bilgileri>Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem – Cennetin Bahçesi http://www.cennetinbahcesi.com Dini Paylaşım Sitesi Sat, 11 May 2019 13:55:47 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.7 110917297 Cennette günler vardır http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/cennette-gunler-vardir/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/cennette-gunler-vardir/#respond Sat, 11 May 2019 13:55:47 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5383

Sual: Cennette güneş olmadığına gore, haftanın günleri olacak mıdır?
CEVAP
Din kitaplarımızda deniyor ki:
Günlerin birbirinden ayrı olması için, güneşin doğup batması ve gece gündüz olması koşul değildir. Nitekim kutuplarda altı ay gündüz ve altı ay gece oluyor. Fakat altı aylık, doğrusu yüz seksen günlük vakit diyoruz. Cennette de günler ayrı ayrı olacaktır. Hâlbuki Cennette güneş yoktur. (S. Ebediyye)

Müminlerin makbul olanları, Cennette her sabah ve akşam; derecesi aşağı olanlar ise, her cuma günü, tecelli-i cemalle ve rüyetle müşerref olacaklardır. (H. L. O. İman)

Bu konudaki birkaç hadis-i şerif:
(Cuma, dünyada ve Cennette müminlerin bayramıdır.) [R. Nâsıhîn]

(Günlerin en hayırlısı cuma günüdür. Âdem aleyhisselam, cuma günü yaratıldı, cuma günü Cennete kondu, cuma günü dünyaya gönderildi. Kıyamet de cuma günü kopacaktır.) [Tirmizî]
(İnsanlar, Cennette de âlimlere muhtaç olurlar. Her cuma günü, Allahü teâlâ, “Benden ne isterseniz dileyin” buyurur. İnsanlar,
[hiçbir şeye muhtaç olmadıkları, her çeşit nimete kavuştukları için] ne isteyeceklerini şaşırıp, âlimlere merak ederler. Âlimler de, istenmesi gerekeni söylerler.) [Deylemî, İbni Asakir]
(Cennette müminler, Allahü teâlâyı cuma günü göreceklerdir.)
[Şir’a şerhi]
(Aden ehlinin bir çarşısı vardır. Her cuma günü oraya erişince, ferahlatıcı bir meltem rüzgârı yaratı, elbiselerini ve yüzlerini okşayarak güzelliklerini artırır. Hanımları, “Vallahi, bizlerden ayrıldıktan sonrasında sizin cemal ve güzelliğiniz artmış” derler. Erkekler de, “Vallahi, siz de oldukca güzelleşmişsiniz!” derler.”)
[Müslim]

Dünya ile karşılaştırma edilemeyen Aden yaşamı sonsuzdur. Her hafta cuma günü her insanın güzelliği artacak, Allahü teâlânın kudreti sonsuz olduğundan, bu artışlar, sonsuza kadar devam edecektir. Bu, Allahü teâlâ için zor değildir.

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/cennette-gunler-vardir/feed/ 0 5383
Cennet dili http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/cennet-dili/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/cennet-dili/#respond Sat, 11 May 2019 08:54:47 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5382

Sual: (Arap harfleri de, Kiril, Latin ve Çin harfleri benzer biçimde, insanoğlu tarafınca meydana getirilmiştir. Arapça da, Rusça, İngilizce ve Çince benzer biçimde bir ırkın dilidir, kutsallıkla ilgisi yoktur. Onun için namazda hepimiz Kur’an mealini kendi diliyle okumalı) deniyor. Bu yanlış değil mi?
CEVAP
Normal olarak yanlıştır. Arapların, Farsların ve daha ilkin bin yıl kadar Osmanlıların kullandığı harfler, Arap harfleri değil, İslam harfleridir. Arapça Cennet lisanıdır. Cennette kullanılan yazı da Arapların kullandığı İslam harfleridir. Arab, sözlükte, güzel anlamına gelir. Arabî [Arapça], güzel dil anlamına gelir. Arap ırkıyla alakası yoktur.

Her lisan, insanoğlu tarafınca meydana getirildi. Arapça ise, insanoğlu yaratılmadan ilkin de vardı. İlk insan olan Âdem aleyhisselam Cennetin her yerinde (Lâ ilâhe illallah) yazılı bulunduğunu görmüş oldu. Doğrusu, insanoğlu yokken de bu harfler, bu lisan vardı. (Mir’at-ı Medine, Ruh-ül beyan tefsiri)

Âdem aleyhisselam, Cennetin her yerinde ve Arş üstünde İslam harfleriyle yazılı (La ilahe illallah Muhammedün Resulullah) yazısını görmüş oldu. O harfler, insan yapısı değildir. Dünya ve Âdem aleyhisselam yokken, o harfler vardı. (S. Ebediyye)

Ruh-ul-beyan tefsirinde, Maide sûresinin 18. âyetinin tefsirinde, Hazret-i Ömer’in haber verdiği şu hadis-i şerif bildiriliyor:
(Âdem aleyhisselam, “Ya Rabbi! Muhammed aleyhisselam hakkı için beni affet!” diye yakarma edince, Allahü teâlâ “Onu daha yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. “Ya Rabbi! Arşta, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah yazısını görünce, anladım” dedi) [Bu hadis-i şerif, imam-ı Beyhekî’nin Delail kitabında ve gene hadis âlimlerinden Başat-i Nişapurî’nin Müstedrek kitabında yazılıdır.]

İbni Hacer-i Mekkî hazretleri buyuruyor ki:
Mushaf’ı Arapçadan başka harfle yazmak ve başka dile çeviri edip, Kur’an-ı kerim yerine bunu okumak haramdır. Arapçadan başka harfle yazmak ve bu şekilde yazılmış Mushaf’ı okumak haramdır. Kur’an-ı kerimi başka dile çeviri edip, Kur’an-ı kerim yerine bunu okumak ve Mushaf’ı Arabî harflerle, okunduğu benzer biçimde yazmak suretiyle değişiklik yapmak bile sözbirliğiyle haramdır. Kur’an-ı kerimi bu şekilde yazarken ve başka dile çeviri ederken, Tanrı kelamının icazı [mucize özelliği] bozulmakta, nazm-i tanrısal değişmektedir. Bunun benzer biçimde sebeplerle de, Kur’an tercümesi namazda okunamaz. (Fetava-i fıkhiyye)

Namazda her şey Arapça okunsa yalnız iftitah tekbiri (Allahü ekber) yerine bunun herhangi bir dildeki tercümesi söylense namaz gene sahih olmaz. (Redd-ül-muhtar)

Selamdan ilkin okunan duaları bile Arapça okumak şarttır. Arapçadan başka herhangi bir üslupla namaz kılmanın sahih olmadığını tüm âlimler ittifakla bildirmişlerdir. (Hindiyye)

Diyanet’in hazırladığı Kur’an mealinin önsözünde diyor ki:
(Kur’an-ı kerim, yalnız Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Kur’anın yalnız mânasını ifade eden sözleri, Kur’an hükmünde tutmak, namazda okumak caiz olmaz. Hiçbir çeviri, aslının yerini tutamaz.)

Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 4.12.1997 gün ve 103 sayılı sonucu da özetle şöyledir:
(Kur’andan kolayınıza geleni okuyun!) mealindeki âyetinde olduğu benzer biçimde, Resulullah da namaz kılmayı tanım ederken, (Kur’andan hafızandakilerden kolayına geleni oku!) buyurmuştur. Bu itibarla namazda Kur’an okumak; Kitap, Sünnet ve İcma ile durağan(durgun) bir farzdır. Kur’an, yalnız mâna olarak değil, Resulullah’ın kalbine elfazı [sözleri] ile indirilmiştir. Bu elfazdan başka lafızlarla anlatılan mâna Kur’an değildir. Bu sebeple inmiş olduğu elfazın haricinde, hattâ Arapça bile olsa, başka sözlerle anlatılan mâna, Kur’an değildir. Kur’an teriminde yalnız mâna değil, bir rüknü olarak onun elfazı da vardır. Bunun için tercümesine Kur’an denilmez ve Kur’an hükmünde olmaz.

Cennetteki yazı
Sual:
(Kur’an harfleri İslam harfleri değil, Arap harfleridir. Arap harfleriyle yazılmış yazılara basmanın asla mahzuru yoktur) diyenler oluyor. Cennet dili Arapça olduğu benzer biçimde, Cennetteki harfler de, Arapların kullandıkları İslam harfleri değil midir?
CEVAP
Bu şekilde söyleyenler, dinimizin kıymet verdiklerini tahkir etmek isteyen art niyetli kimselerdir. Kur’an-ı kerimin yazıldığı harfler, normal olarak İslam harfleridir. İslam harflerinin üstüne basmamak, saygı duymak gerekir.

Cennette konuşulan dil de Arapçadır. Bir hadis-i şerif:
(Cennet ehlinin lisanı Arapçadır.) [Taberânî, Hâkim, İbni Asakir, Abd-ür-rezzak]

İlk insan olan Âdem aleyhisselam Cennetin her yerinde, İslam harfleriyle (Lâ ilâhe illallah) yazılı bulunduğunu görmüş oldu. Doğrusu insanoğlu yokken de bu harfler, bu lisan vardı. (Mir’at-ı Medine, Ruh-ül beyan tefsiri)

Ruh-ul-beyan tefsirinde, Maide sûresinin 18. âyetinin tefsirinde, Hazret-i Ömer’in haber verdiği şu hadis-i şerif bildiriliyor:
(Âdem aleyhisselam, “Ya Rabbî, Muhammed aleyhisselam hakkı için beni affet!” diye yakarma edince, Allahü teâlâ “Onu daha yaratmadım. Nereden bildin?” buyurdu. “Ya Rabbî! Arşta, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah yazısını görünce, anladım” dedi) [Bu hadis-i şerif, imam-ı Beyhekî’nin Delail kitabında ve gene hadis âlimlerinden Başat-i Nişapurî’nin Müstedrek kitabında yazılıdır.]

Türkiye’deki seyyidler, Arap oldukları hâlde, Kürtçe konuşuyorlar. Kürtçe konuşmak Kürt olmayı gerektirmediği benzer biçimde, Arapların İslam harflerini kullanmaları da, Arap harfleri olmalarını gerektirmez. İslam harflerini, 600 yıl süresince, Türkçe konuşan Osmanlılar da kullanmıştır. Farsça konuşan İran da, İslam harflerini kullanmaktadır. Daha başka ülkelerde de, İslam harfleri kullanılmaktadır. Kur’an-ı kerimin harfleri İslam harfleridir. Üç hadis-i şerif:
(Allahü teâlâ Arş’ı yaratınca, üstüne Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulallah yazdı.) [İ. Rafiî]

(Allahü teâlânın Levhi mahfuzda yazdığı ilk şey, Bismillâhirrahmanirrahimdir.) [Deylemî]

(Yer gök yaratılmadan iki bin yıl ilkin, Cennetin kapısında Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah yazılmıştır.) [Ukayl, İ. Neccar]

Mir’at-ül-Haremeyn kitabında deniyor ki: Âdem “aleyhisselam”, Cennette iken, Cennetin her yerinde ve Arş üstünde (La ilahe illallah Muhammedün Resulullah) yazılı görmüş oldu. Onun, Allahü teâlânın en sevgili kulu bulunduğunu, bundan anlamıştı. Bunlar, İslam harfleri ile yazılıydı. Dünya ve Âdem aleyhisselam yokken, o harfler vardı. Tüm kitaplar ve sahifeler, İslam harfleri ile gönderilmiştir. (S. Ebediyye)

Kur’an-ı kerimin harfleri muhteremdir. Hadîka’da ve Letaif-ül-işarat kitabında (Hud aleyhisselama gelen kitap İslam harfleri ile idi) deniyor. (S. Ebediyye)

İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: Âlimlerimiz, Kur’an-ı kerim harflerine saygı etmek icap ettiğini nakletmişlerdir. Kurradan bazıları Hud Aleyhisselama indirilmiş kitabın Kur’an harfleriyle yazıldığını söylemişlerdir. Bu, yazının mutlak surette muhterem olmasını gösterir. Seyyid Abdülganî Nablüsî buyuruyor ki: Hud aleyhisselama indirilen kitap, Kur’an harfleriyle yazılmıştır. Bunu İmam-ı Kastalânî (El-İşarat) isminde kitabında açıklamıştır. (Redd-ül muhtar)

Hindiyye’de, (Bir kâfirin adını yazıp buna hakaret caiz değildir. Bu sebeple İslam harflerine saygı lazımdır) deniyor. (S. Ebediyye)

Bostan-ül-arifin’de deniyor ki: Doğumun rahat olması için, (Bismillahillezi la ilahe illa huv El-Halim-ül Kerim. Sübhane Rabbil Arş-ilazim Elhamdülillahi Rabbil âlemin) ve sonrasında (Naziat) sûresinin son âyetini ve Ke-ennehümden itibaren (Ahkaf) sûresinin son âyetini İslam harfleri ile yazıp, eritip doğum meydana getirecek hanıma içirmelidir. (S. Ebediyye)

Kur’an-ı kerim, Tanrı’ın sözüdür. Allahü teâlâ, sözünü, İslam harflerinin ve seslerinin içine yerleştirip, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselama göndermiştir. (Dıyâ-ül Kulûb)

Demek ki, Kur’an yazısı İslam yazısıdır. Yazıya da, harflerine de saygı gerekir.

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/cennet-dili/feed/ 0 5382
Cennetin anahtarı http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/cennetin-anahtari/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/cennetin-anahtari/#respond Sat, 11 May 2019 03:54:27 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5381

Sual: Cennetin anahtarı nedir?
CEVAP
Cennetin anahtarları çoktur. Birinci anahtarı inanç ve namazdır. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Yakarış rahmetin anahtarı, abdest namazın anahtarı, namaz da Cennetin anahtarıdır.) [Deylemî]

(Cennetin anahtarı namazdır.) [Deylemi, Darimi]

(La ilahe illallah, Cennetin anahtarıdır.) [İ. Ahmed]

(Kılıç, Cennetin anahtarıdır.) [İ. Asakir]

(Cennetin anahtarı “Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerike-leh” anlamına gelir.)

(Her şeyin bir anahtarı vardır, Cennetin anahtarı da fakirleri sevmektir.) [İbni Lâl, İ. Süyûti]
Sekiz Cennetin sekiz kapısı ve sekiz de anahtarı vardır. Birincisi, beş zaman namaz kılan müminlerin imanıdır. İkincisi, Besmele-i şerifedir. Altısı da, Fatiha-i şerifenin içindedir. (İslam Ahlakı)

Fatiha sûresinde aslına bakarsanız altı âyet-i kerime var. Her namazda Fatiha-i şerife okuyoruz. Müslüman, namaza durunca, Cennetin sekiz kapısı açılır. Namazda her rekâtta Besmele okunması mümkün. Besmele de anahtardır. Öteki altısı da Fatiha-i şerifede gizlidir. Her namazda ve her rekâtta Fatiha-i şerife var. İşte Müslüman, namaza durduğu süre, sekiz Cennetin sekiz kapısı açılır. Namaz kılmadan Cennete gireceğini düşünmek, akıl kârı değildir.

Sual: (Cennetin anahtarı, yakarma değil, imandır) deniyor. Hâlbuki İslam Ahlakı kitabındaki bir hadiste, (Cennetin anahtarı namazdır) buyuruluyor. Gene hadis-i şerifte, (Fakirleri sevmek Cennetin anahtarıdır) ve (Kılıç, Cennetin anahtarıdır) buyuruluyor. Namaz kılmak ve fakirleri sevmek yakarma olduğuna nazaran, (Cennetin anahtarı imandır) demek doğru olur mu?
CEVAP
Dinimizde bir kural var. Şartsız bildirilen şeylerde bazı şartlar var anlamına gelir. Bilhassa hadis-i şerifler, açıklamaları ile beraber alınmazsa yanlışlıklara sebep olur. (La ilahe illallah, Cennetin anahtarıdır) ve (Cennetin anahtarı “Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerike-leh” anlamına gelir) hadis-i şerifleri de, Cennetin anahtarının inanç bulunduğunu göstermektedir.

Mızraklı ilmihalin adı Miftah-ül-Aden doğrusu Cennetin anahtarıdır. Bu kitapta inanç ve amel detayları vardır. Yalnız imanla Cennete girilirse de, yalnız amelle Cennete girilmez. Amelsiz inanç makbul, imansız amel ise makbul değildir. Peygamber efendimiz, (Asla kimse, ibadeti sebebiyle Cennete girmez) buyurmaktadır. İmanı olan kimsenin ibadeti azca da olsa, o kadar da olsa Cennete, Allahü teâlânın lütfu ve ihsanı ile girilir. Lütuf ve ihsana kavuşmak için, imanlı olmak şarttır. İmanı muhafaza edebilmek için ibadete de gerekseme vardır. İbadet etmeyerek günaha giren kimsenin imanını koruması, imkânsız denecek kadar oldukca zor olsa gerek. Zira haramlar insanı küfre götürür. İmanı korumak için namaz oldukca lüzumludur. Namaz kılmamak en büyük günahlardan biridir. Onun için Peygamber efendimiz, (Cennetin anahtarı namazdır) buyuruyor. (Kılıç, Cennetin anahtarıdır) buyurulması da, dinin ve imanın muhafazası için cihadın, emr-i marufun farz bulunduğunu göstermektedir. Fakiri, fukara olduğundan sevmemek de kibirdendir. Kibrin yeri Cehennemdir. Şeytan kibirlendi, kâfir oldu. Müşrikler, kibirlerinden dolayı inanç etmediler. Kibir, her hayra manidir.

Yukarıda bildirilen namaz, kibirsizlik ve cihad, amelle ilgiliyse de, dolaylı olarak imanı ilgilendirdiği ve imanı tehlikeye yerleştirip kâfir yapacağı için bunlara Cennetin anahtarı denmiştir.

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/cennetin-anahtari/feed/ 0 5381
Müctehide hata etti demek http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/muctehide-hata-etti-demek/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/muctehide-hata-etti-demek/#respond Fri, 10 May 2019 22:53:27 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5380

Sual: Şu şekilde diyenler var: İmam-ı Rabbani, (Dağda yetişip, hiçbir din duymayıp, puta tapan müşrikler, imanları olmadıkları için Cennete girmez. Peygamber gönderip haber vermeden, yalnız akıllarıyla bulamadıkları için, kullarını sonsuz olarak Cehenneme atmaz. Bunlar tüm hayvanlar benzer biçimde yok edilir) diyorsa da, ictihadında hata etmiştir. Fetret devrinde olduğu benzer biçimde, dinin ulaşmadığı kimseler, ehl-i necat şu demek oluyor ki Cennetliktir. Ek olarak yok etmek, Cehenneme sokmaktan daha büyük cezadır. Dinin ulaşmadığı bir hiç kimseye, Cehennemden daha ağır ceza verilir mi?
CEVAP
Burada iki büyük hata var:
Bir kimse, İmam-ı a’zam, İmam-ı Şafii ayarında büyük bir müctehid olsa bile, başka bir müctehide hata etti diyemez; şu sebeple (İctihad ictihadla nakzolunmaz) kaidesi meşhurdur. Şafii’de imam arkasında Fatiha okumak farzdır. Hanefi’de ise, tahrimen mekruh şu demek oluyor ki haramdır. Hanefiler, (Şafiilerin bu hükmü yanlıştır) diyemediği benzer biçimde, Şafiiler de, (Hanefilerin bu hükmü yanlıştır) diyemez. İmam-ı Matüridi ile İmam-ı Eş’arinin değişik ictihadları için, biri doğru, diğeri yanlış denmez. (İmam-ı Rabbani ictihadında hata etmiştir) demek cüretini göstermek, bağnazlık kadar cahilliği de ortaya sermek anlama gelir.

İkinci hata ise, (Bir kimseyi yok etmek toprak haline getirmek, Cehennemden büyük cezadır) sözüdür. Cehennemin şiddetli azabına gore yok olmak büyük kurtuluştur. Şundan dolayı âhirette, kâfir Cehennemin şiddetine dayanamayacak, (Yâ leyteni küntü türaba) şu demek oluyor ki (Keşke toprak olsaydım) diyecektir. (Nebe suresi, âyet 40)

Eshab-ı kiram ve öteki İslam âlimleri, Cehennemin sertliğinden, hatta hesap vermekten o denli fazlaca korktukları için, taş, toprak, kuş olmayı, asla doğmamış olmayı istemişlerdir. Birkaç örnek:
Hazret-i Ebu Bekir, (Keşke bir kuş, bir yeşil ot olsaydım, asla insan olmasaydım da kıyamette hesaba çekilmeseydim) buyururdu. Hazret-i Ömer de, Cehenneme düşme korkusundan, bir avuç toprak, bir çöp ve asla doğmamış olmayı istemiştir. (İhya, Zeyn-ül-mecalis, Kurret-ül ayneyn)

Hazret-i Osman da, (Ölünce dirilmemek arzu ederdim) derdi. Sahabeden Ebu Zer hazretleri, (Cehenneme düşmektense, bir ağaç olmak arzu ederdim) derdi. (İhya)

Kâfirlerin, sonsuz azaba dayanamayacaklarını, toprak olmak isteyeceklerini bildiren âyet-i kerimeyi hiçe sayıp, bu sonsuz azabı, yok olmaktan daha hafifçe görmek kadar ahmaklık olmaz.

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/11/muctehide-hata-etti-demek/feed/ 0 5380
Cehennemde ateş yok mu? http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/cehennemde-ates-yok-mu/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/cehennemde-ates-yok-mu/#respond Fri, 10 May 2019 17:51:00 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5379

Sual: Sitenizde, (Cennette nimet, Cehennemde azap ve ateş yok, hepimiz nimeti ve ateşi kendisi götürür) deniyor. İmam-ı Rabbani’den naklen, (Cennetteki her şey, dünyadaki ibadetlerin, iyiliklerin meyveleridir) denilerek, (Cennette ağaç yoktur. Tesbih, tahmid, temcid ve tehlil okuyarak, oraya oldukca ağaç dikin) hadisi bildiriliyor. Başka yerdeyse, Cennetin nimetlerle, Cehennemin ateş ve başka azaplarla dolu olduğu bildiriliyor. Bu çelişki değil midir?
CEVAP
Çelişki yoktur, ikisi değişik şey değildir. Biri ötekini açıklamaktadır. Cehennemdeki azaplar, kâfirler için hazırlanmıştır. Şu demek oluyor ki kâfir, o azaplara kendi ameline karşı maruz kalıyor. Ateşini kendisi götürür demek, fena ameliyle Cehennemi hak eder anlama gelir. Aden nimetleri müminler içindir. Üç âyet-i kerime meali:
(Cennetin neresine bakarsanız bakın, bolca nimet ve büyük saltanat görürsünüz.) [İnsan 20]

(İyi amellerinin mükâfatı olarak [Cennette, müminleri] memnun edecek ne nimetler hazırlandığını, asla kimse bilmesi imkansız.) [Secde 17]

(Allahü teâlâ, kullarını dar-üs-selama [selamet, saadet yeri olan Cennetine] çağrı ediyor.) [Yunus 25]

Bir hadis-i şerif meali:
(Cennetten bir tırnak ucu kadar bir şey dünyaya gelse, Batıyla Doğu arasındakileri tezyin ederdi. Aden ehlinden bir şahıs bilezikleriyle birlikte gözükse, nuru güneşin ışığını söndürürdü. Güneşin yıldızları söndürdüğü şeklinde.) [Tirmizi]

Cehennem azapları kâfirler içindir. İki âyet-i kerime meali:
(De ki: Gerçek Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen inkâr etsin! Biz zalimler için, duvarları çepeçevre onları içine alacak bir ateş hazırladık. Onlar yardım istediklerinde, erimiş maden şeklinde, yüzleri kavuran bir su serpilir. Bu ne fena bir içecek ve Cehennem ateşi ne fena bir duraktır!) [Kehf 29]
(İşte onu, Sekar’a
[Cehenneme, şiddetli bir ateş içine] atacağım. Sekar, [içine girenleri] ne çıkartır, ne de azaptan vazgeçer. İnsanın derisini yakıp kavurur.) [Müddessir 26-29]

Kâfirler için hazırlanan Cehennem, Müslümanları yakmaz. Bir hadis-i şerif meali:
(İyi fena hepimiz [Cehennem üzerine kurulmuş Sırattan] geçer. İbrahim aleyhisselama ateşin serin olduğu şeklinde, mümine, serin ve selamet olur. O şekilde ki Cehennem, “Müminin nuru nârımı söndürüyor” diye bağırır.) [İbni Mace] (Demek ki Cehennemde ateş var, fakat mümini yakamıyor.)

Cehennemde ateş ve azap bulunduğunu bildiren birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Cehennemden bir kıvılcım dünyaya düşse, sıcaklığının sertliği ve kirli kokusu doğuyla batıyı kaplardı.) [İbni Medûye]

(Eğer Cehennem yiyeceği olan zakkumdan bir tek damla dünyaya damlasa, dünya halkının yaşayışını fesada verir.) [Tirmizi, İbni Mace, İ. Ahmed]

(Kibirli, Cehennemin azabı en şiddetli olan Bolis çukuruna sokulur.) [İslam Ahlakı]

(Akşam namazını kıldıktan [duadan] sonrasında, yedi kere Allahümme ecirni minen-nâr diyen, o gece ölürse, ona Cehennem ateşinden kurtuluş emânı verilir. Sabah namazından sonrasında da, aynı şekilde okuyup, o gün ölene gene alevden kurtuluş emânı verilir.) [Müslim] (Cehennemde ateş olmasaydı, bu şekilde yakarma edilmesi emredilmezdi. Emân, güvence, güvence belgesidir.)

Resulullah efendimiz, Miraç’ta, Cennetteki nimetleri, Cehennemdeki azapları görmüş oldu. Cenab-ı Hakk’ın cemalini görmek arzusundan ve zevkinden, Cennetteki nimetlerin hiçbirine bakmadı. Cehennemde vazifeli Zebani denilen meleklere, ateş zarar vermez. Denizin balığa zararı olan olmaması gibidir. (İtikadname) [Cehennemde ateş olmasaydı, Zebanilere ateşin zarar vermeyeceği bildirilmezdi.]

Her mümin, iyi ameli kadar nimete kavuşur. İnanmak ve iyi amel işlemek, Cennete nimet götürmek olur. İnkâr etmek ve fena amel işlemek de, Cehenneme ateş götürmek olur. Şifalı bal, şeker hastasına zarar verir. Kabahat balda değildir. Bazı gıdalar da, bazı kimselere alerji yaparak zarar verir. Kabahat gıdada değil, ona uygun olmayan bünyededir. Cehennemin kâfire zarar vermesi de böyledir. Müminle kâfiri Cehenneme atsalar, kâfir azap görür, mümin görmez.

Aden nimetlerinin en üstünü, Allahü teâlâyı görmektir. Mümin, Allahü teâlâyı, cemal sıfatıyla görmekle, en büyük nimete kavuşmuş olacaktır. Cehennem azaplarının en büyüğü de gene Allahü teâlâyı görmektir. Kâfir, Allahü teâlâyı kahr ve celal sıfatıyla görmekle, en büyük azaba maruz kalacaktır. (İtikadname)

Aden ve Cehennem şimdi vardır. (Her insana Lazım Olan İman)

Netice: Demek ki, Cennetteki nimetler, müminlerin amellerine gore, Cehennemdeki azap da kâfirlerin amellerine gore hazırlanmıştır. Yedi Cehennemin ve sekiz Cennetin olması bu yüzdendir. Hepimiz ameline gore, nimete yada azaba maruz kalacaktır. Mümin Cehenneme girse bile, Cehennemdeki ateş onu yakamayacağı için hepimiz ateşini kendi götürür denmiştir.

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/cehennemde-ates-yok-mu/feed/ 0 5379
Kâfirlerin iyi işleri http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/kafirlerin-iyi-isleri/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/kafirlerin-iyi-isleri/#respond Fri, 10 May 2019 12:50:18 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5378

Sual: İnsanlığa birçok hizmet veren kâfirlerin iyi işleri, keşifleri, nazarı itibara alınacak mı? Yoksa topluma büyük zulümleri olan bir kâfir ile aynı kefeye mi konacaktır?
CEVAP
Hayır, aynı kefeye konmaz. Sekiz Aden, yedi Cehennem vardır. Cennettekilerin, ihlâslarına ve amellerine nazaran dereceleri farklıdır. Peygamberlerle, şehitlerle basit bir Müslüman’ın derecesi aynı değildir. Cehennemdeki kâfirlerin durumu da böyledir. Firavun şeklinde ilahlık davası güdüp yeni doğan masum evlatları kesen bir zalimle, kendisinden başka asla hiç kimseye ziyanı olmamış, topluma çeşitli hizmetler veren bir kâfirin durumu aynı değildir.

Cehennem 7 tabakadır. Her birinin azabı üstündekinden daha şiddetlidir. (Feraid-ül-fevaid)

1. katman: Adı Cehennem’dir, azabı en hafiftir. Burada, günahkâr Müslümanlar azap görür.
2. katman: Adı Sair’dir. Ateşi ve azabı şiddetlidir. Burada, Yahudiler azap görür.
3. katman: Adı Sekar’dır. Bu daha şiddetlidir. Burada Hristiyanlar azap görür.
4. katman: Adı Cahim’dir. Burada, güneşe, yıldızlara tapanlar azap görür.
5. katman: Adı Hutame’dir. Burada Mecusiler, Budistler, Brehmenler azap görür.
6. katman: Adı Lazy’dir. Ateistler, müşrikler, dinsizler azap görür.
7. katman: Adı Haviye’dir. En şiddetlisidir. Burada münafık ve mürtedler azap görür.

Her tabakadaki kâfirlerin de azabı farklıdır. Aynı tabakada olan eli açık bir kâfir ile zalim bir kâfirin azabı aynı değildir. Her kâfir, zulmünün derecesine nazaran değişik azap görür. Bölgeleri aynı olmasına karşın azapları değişik olur. Zalim kâfir, öteki kâfirlere nazaran azabı daha şiddetli hisseder.

Aden nimetleri de böyledir. Derecesi yüksek olan daha oldukca faydalanır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Dünyada İslamiyet’in yalnız suretine kavuşanlar, Cennetin de yalnız suretine kavuşacaklar, yalnız onun zevkini, tadını alacaklardır. Dünyada İslamiyet’in hakikatine kavuşanlar, Cennetin de hakikatine kavuşacaklardır. Cennetin yalnız suretine ve yalnız hakikatine kavuşanlar, aynı nimetlerden sözgelişi aynı meyvesinden yedikleri halde, değişik lezzet duyacaklardır. Resulullahın zevceleri, müminlerin anneleri olup, Cennette Resulullahın yanında bulunacaklar, aynı meyveyi yiyecekler; fakat değişik tat alacaklardır. Duydukları lezzet, hep aynı olsa idi, müminlerin annelerinin, tüm insanlardan [Peygamberlerden de] daha üstün olmaları lazım gelirdi. (2/50)

Cehennemden kurtulmak yalnız Müslümanlara mahsustur. Kâfirlerin iyi işleri, ne kadar oldukca olursa olsun, onları Cehennemden kurtaramaz ve azaplarını hafifletemez. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(De ki: Size en oldukca ziyana uğrayanları haber verelim mi? Onlar dünya hayatında iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, çabaları boşa giden kimselerdir. İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve Ona kavuşmayı [dirilmeyi, hesabı, ceza ve mükâfatı] inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir. Onlar için, kıyamet günü, hiçbir terazi tutmayız. [İyilikleri ile kötülüklerini ölçmeyiz çünkü amelleri boşa gitmiştir, tartıya girecek makbul şeyleri kalmamıştır.]) [Kehf 103, 104, 105]

(Kâfirlerin iyi işleri engin çöllerde görünen seraba benzer. Susayan kimse onu uzaktan su sanır; fakat yanına varınca, umduğunu bulamaz.) [Nur 39]

Kâfirlerin azapları hafiflemez. İki âyet meali şöyledir:
(Kâfirler öldürülmez ki ölsünler, Cehennemdeki azapları da asla hafifletilmez.) [Fatır 36]

(Onlar, Cehennemin bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da hiç olmazsa bigün, azabımızı hafifletsin” derler. Hâlbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır.) [Mümin 49, 50]

Demek ki, kâfirlerin dünyada yaptıkları iyilikler ve yararlı işleri azaplarını yok etmez, aşağıda açıklanmış olduğu şeklinde, yalnız azabı daha hafifçe olan Cehennemin bir tabakasına girmelerine yardım eder.

Bazı âlimler, (Kâfirlerin azabı hafifletilmez) âyetini açıklarken, (Süre bakımından hafifletilmez, sonsuz azap görür; fakat iyilikleri yüzünden azabı hafifletilen olur) diyerek şu âyetleri bildirmişlerdir:
(Kıyamet günü hakkaniyet ölçüsünü ortaya koyarız. Hiç kimseye bir zulüm yapılmaz, [kötülüğün cezası adaletle verilir], hardal tanesi kadar iyilik eden karşılığına kavuşur.) [Enbiya 47]

(Zerre kadar hayır icra eden sevabını, zerre kadar şer icra eden cezasını görecektir.) [Zilzal 7,8]

Kâfirlerin azapları sonsuzdur, hafifletilmez; fakat cezası hafifçe olanlar olabilir, ayda, yılda bigün azap görmeyenler olabilir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(Cuma hariç, zeval vakti namaz kılmak mekruhtur. Şundan dolayı Cuma günü Cehennem kızdırılmaz, öteki günler Cehennem ateşinin hızı arttırılır.) [Ebu Davud, Beyheki, İ. Adiy]

(Zeval vakti Cehennem oldukca şiddetlenir.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]

(Cehennemde en hafifçe azap Ebu Talib’e yapılır. Alevden iki nalın sebebiyle beyni kaynar.) [Müslim] (Ebu Talibin diriltilerek inanç etmiş olduğu Muhtasarı Kurtubi’deki hadis-i şerifte bildirildi.)

Resulullah efendimiz, kâfirlerin, dünyada yapmış olduğu iyilikler, onları Cehennemin sonsuz azabından kurtarmayacağını; fakat zalim kâfire nazaran azabı daha azca hissetmesine sebep olacağını bildirip, şu mealdeki âyeti okudu: (Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun.) [Mümin 46] (Egemen)

Ebu Leheb, Resulullah efendimizin dünyaya geldiğini müjdeleyen Cariyesi Süveybe’yi luğundan dolayı azat etmişti. Bunun için, her yıl, Rebiul-evvel ayının 12. geceleri, azabı hafifler. İki parmağı arasından çıkan serin suyu emerek ferahlar. (M. Tembih)

Demek ki, kâfirler sonsuz Cehennemde kalmakla birlikte, içlerinde haftada, ayda yada yılda bir kere azapları hafifleyenler olabilir. Bunlar istisnadır, kural dışı ise kaideyi bozmaz.

Kâfirler Cehenneme girmeyecek mi?
Sual: Bir dost milletine hizmet eden tüm kâfirler Cehenneme girmez dedi. Yanlış değil mi?
CEVAP
Müslüman olmayanların kısaca tüm kâfirlerin Cehenneme gireceğini Allahü teâlâ bildiriyor. Bunu günlük işlerdeki örneklerle açıklayalım: Sözgelişi, Türkistanlı bir Türk Türkiye’ye gelse; Türk vatandaşlığına kabul edilmediği sürece, profesör olsun, Edison şeklinde bilim adamı olsun, Türk vatandaşına tanınan haklardan faydalanamaz. Sözgelişi oy kullanamaz, milletvekili olması imkansız. Şundan dolayı T.C. vatandaşı değildir. Yurttaş olmayan, bu haklara haiz olması imkansız. Allahü teâlâ da Cennete girmek için, mümin olma şartını koymuştur.

Bir Türk resmi dairedeki bir memurun yanına gelip, ona günlerce yardım etse, ay sonunda o Türk’e bir kuruş para verilmez. Hâlbuki o dairedeki herhangi bir personel, oldukca azca çalışsa, hatta izinli olsa da, ay sonunda maaşını alır; şundan dolayı bu personelin o dairede kaydı vardır. Başka kimselerin o dairede kayıtları bulunmadığı için, emekleri nazarı itibara alınmaz. Mümin olan; kabahat ve günah işlese de, inanç kaydı bulunmuş olduğu için Cennete gider. İman kaydı bulunmayan kâfir de, yararlı işler yapsa da Cehenneme gider.

Hacca yada bazı ülkelere giderken geçişlik istenir, pasaportsuz olan o ülkeye sokulmaz. İman pasaportu [Müslüman] olmayan da, ister Nobel ödülü alsın, ister elektrik ampulünü bulsun, isterse dünyanın her yerine yol, çeşme, cami yaptırsın, onun hiçbir iyiliğine sevap verilmez ve Cennete giremez.

Cennetin sahibi Allahü teâlâdır. Cennete girmek için, yararlı iş yapmayı değil, ilkin Müslüman olma şartını koymuştur. Müslüman değilse, iyi işleri faydasızdır; fakat Müslüman oldukca günahkâr olsa, hatta günah işlerken, zulmen öldürülse şehit olur. (Fetava-i Hayriyye 1/16, Redd-ül-muhtar 2/253)

Müslüman olmayanların hiçbir iyiliğine sevap verilmez. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ahirette Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama uyanlara mahsustur. Dünyada meydana getirilen tüm iyilikler ve keşifler, Onun yolunda bulunmak şartı ile ahirette işe yarar. Ona uymayanın yapmış olduğu her iyilik dünyada kalır, ahiretinin yıkılmasına sebep olur. (1/184)

İyi işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için, muntazam inanç sahibi olmak gerekir. Bid’at ehli bile, Müslüman olması durumunda, ibadetlerine sevap alamaz. Nerede kaldı ki, gayrimüslimler, iyiliklerine sevap alıp da Cennete girsin.

Bir profesör, insanlığa yararlı oldukca eserler yapsa; fakat çeşitli insanları suçsuz yere öldürse, hırsızlık etse, yapmış olduğu iyiliklere bakılmadan, bulunmuş olduğu devletin kanunlarına nazaran cezası ne ise verilir. Hak teâlâ da, imansızlıktan, kısaca küfürden başka günahları, dilerse affedeceğini; fakat kâfirliği, kısaca gayrimüslim olmayı asla affetmeyeceğini bildirmektedir. Müslüman olmayan hepimiz gayrimüslimdir, kısaca kâfirdir. Kâfirin de yapmış olduğu hiçbir iyiliğin, Tanrı katında kıymeti yoktur; hatta cami, çeşme yaptırsa, namaz kılsa, oruç tutsa asla kıymeti olmaz. Allahü teâlânın sözüne Müslüman inanır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Tanrı şirki [her çeşit kâfirliği] affetmez.) [Nisa 48]

(Kâfir olarak ölenlerin işleri, dünyada da, ahirette de boşa gider.) [Bekara 217]

(İmansızın ameli boşa gider.) [Maide 5]

(Kâfirlere ahirette yalnız Cehennem vardır. Emekleri boşa gider.) [Hud 16]

Resulullah efendimizin sözlerine de sadece Müslüman inanır. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(İmanı olmayan Cennete girmez.) [Tirmizi]

(Beni duyup da inanç etmeyen Yahudi ve Hristiyan normal olarak Cehenneme girecektir.) [Hâkim]

Zerre kadar iyilik
Sual: Bir hadiste, (Tanrı, zerre kadar iyilik eden kimseyi, âhirette rezil rüsvay etmez) buyuruluyor. Bu hadise nazaran, iyilik eden tüm kâfirlerin Aden’e gideceği anlaşılmıyor mu?
CEVAP
Hadis-i şerifler, genel anlamda şartsız söylenir. Şartsız söylenince bazı şartların olduğu anlaşılır. İkincisi, hadis-i şerife mânâ vermeye kalkmak yanlış olur. Yetkili âlimlerin açıklamasıyla birlikte okumalıdır.

Hadis-i şerifte bildirilen kimse Müslümandır ve itikadı düzgündür, şundan dolayı bu iki koşul olmayınca, o kimse muhakkak Cehenneme gider. Müslüman olmayanın hiçbir iyiliğinin kıymeti olmaz. Demek ki, Müslüman olmak ve doğru itikada haiz olmak şarttır. Bunlara haiz olan müminin, zerre kadar iyiliği zayi olmaz. O iyiliği sebebiyle büyük nimetlere kavuşur. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Ömründe bir kere Allahü teâlâyı anan yada Ondan korkan Cehennemden çıkar.) [Tirmizi]

Normal olarak bu hadis-i şerifte de, mümin olarak ölme şartı vardır.

Eli açık kâfirlerin durumu
Sual:
Eli açık olan kâfirlerin, Cehennemdeki azabı hafifler mi?
CEVAP
Kâfirlerin azaplarının durdurulduğu anlamış olur olursa da, her zamanki azapları hafiflemez. Bir âyet-i kerime meali:
(Kâfirlerin azapları asla hafifletilmez.) [Bekara 86]

Eli açık kâfirlerin azapları ise, öteki kâfirlere nazaran daha hafifçe olur. Bir hadis-i şerif:
(Allahü teâlâ, Cehennem kapıcısına, eli açık kâfir için, “Bunu cömertliği derecesinde hafifçe yere koy” buyurur.) [Deylemî, Ebu-ş-şeyh]

Cehennem azabının en hafifi bile oldukca şiddetlidir. Dünyadaki alevden kat kat daha şiddetlidir. Bir hadis-i şerif:
(Cehennemde en hafifçe azap gören, beynini kaynatan alevden iki nalını olan bir kimsedir. Bazıları topuğuna kadar ateşe girmiş olarak azap görür. Kimi dizlerine, kimi göğsüne kadar, kimi burnuna kadar, kimi de tamamen ateşe batmış olarak azap görür.) [Hâkim]

Bir tek cömertlerin değil, tüm Cehennem halkının azabının durdurulduğu anlamış olur olur. Sözgelişi cuma günleri ve Mevlid gününde azap yapılmaz. Bu ayrı bir şeydir. Eli açık de olsa kâfirin azabı asla hafiflemez. Bunun şeklinde, Ebu Leheb, Resulullah efendimizin dünyaya geldiğini müjdeleyen cariyesini luğundan dolayı azat etmiş olduğu için, her yıl, o gece, azabı hafifler. Bunlar kâfirlerin azabının hafiflediğini göstermez. Hattâ bu hafifçe azabı görerek, (İman etseydim, asla azap görmezdim) diyerek, bu olayın ona her yıl hatırlatılması, kim bilir pişmanlığını artırır.

Kâfirlerin iyilikleri
Sual:
Kur’an-ı kerimde kâfirlerin azaplarının asla hafiflemeyeceği çeşitli âyetlerle bildiriliyor. Topluma iyilikleri dokunmuş kâfirlerle, topluma zehir kusturmuş zâlim kâfirlerin durumu aynı olabilir mi?
CEVAP
Normal olarak aynı olmaz. Zâlim kâfirle mazlum kâfir aynı azabı görmediği şeklinde, pinti kâfirle eli açık kâfir de aynı azabı görmez. Cehennemdeki en hafifçe azap bile oldukca şiddetlidir. Dünya işkenceleriyle karşılaştırma bile edilmez.

Oldukça eli açık olan Hatem-i Tai’nin ve Peygamberimizin dünyaya geldiğini müjdeleyen cariyesi Süveybe’yi luğundan azat eden Ebu Leheb’in azaplarının hafifleyeceğini bildiren hadis-i şerifler vardır. Fahr-i âlemi oldukca seven Ebu Talib’in azabının hafifleyeceğini bildiren hadis-i şerif pek meşhurdur.

Dar-ül-İslam’da bulunan kâfirler, Müslümanlığa inanmasalar da, İslamiyet’e uyarlarsa azapları hafifler. Kâfirlere âhirette sevab ve mükâfat olmayacağı için, azaplarının azalacağı düşünülür. (F. Bilgiler)

Cennetlik olmak
Sual:
Gazetelerin haberine nazaran, Fransız Dr. Emanuelle Cartier bağışladığı organlarıyla üç kişinin yaşamını kurtardığı için, ona cennetlik deniliyor. Organ bağışlayan yada insanlara büyük hizmetler icra eden hepimiz Cennete mi gider?
CEVAP
Cennete girmek için, inanç sahibi olmak kısaca Müslüman olmak şarttır. Bu şartı, Cenneti, Cehennemi ve her şeyi yoktan yaratan Allahü teâlâ koydu. İnsanların bu şekilde bir yetkisi yoktur. İnsanlar kendi düzenleri için kanunlar, kurallar koyarlar. Sözgelişi, Türkistanlı, Azerbaycanlı yada başka ülkedeki bir Türk, Türkiye’ye gelse, Türk vatandaşlığına kabul edilmediği sürece, profesör olsun, Nobel ödülü alsın yada Edison şeklinde bilim adamı olsun, Türk vatandaşına tanınan haklardan faydalanamaz. Sözgelişi, oy kullanamaz, milletvekili olması imkansız. Şundan dolayı T.C. vatandaşı değildir, yurttaş olmayan, bu haklara haiz olması imkansız. Cennete girmek için de, cennetlik kimliğine haiz olmak gerekir. Bunun için de, Müslüman olmak, Amentü’de bildirilen altı şarta inanmak ve beğenmek, yalnız Müslümanlığın hak, öteki tüm dinlerin bâtıl, geçersiz olduğuna inanmak şarttır. Allahü teâlâ, eski hak dinleri nesh ettiğini kısaca yürürlükten kaldırdığını, şimdi hak din olarak yalnız İslam’dan razı bulunduğunu Kur’an-ı kerimde açıkça bildirmektedir.

Dolaşmak için bile gelen turistleri hâlâ pasaportsuz kabul etmeyen ülkeler vardır. Cennete de, inanç pasaportu olmadan alınmaz. Gayrimüslimler, Müslüman olmadıkça, insanlığa ne kadar oldukca iyilik etseler de, nice yararlı buluşları olsa da, inanç pasaportları olmadığı için onlara Cennete girme izni verilmiyor. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Kâfirlerin yararlı işleri fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller gibidir. Âhirette o işlerin asla faydası olmaz.) [İbrahim 18]

Ahlaklı (!) ateist
Sual:
İslam İlahiyatı Merkezi Başkanı Beyrutlu Prof. Dr. Muhannet Hurşit diye biri, Alman kamuoyunun da kabul edebileceği bir İslam dini meydana getirmek için, (Tanrı’a inanmayan bir ateist, iyi ahlaklıysa Müslüman sayılır) diyor. Arap ülkelerindeki ilahiyatçılar bu kadar bozuldu mu?
CEVAP
İlahiyatçılar başkanının öyleki söylemesi, tüm ilahiyatçıların aynı görüşte bulunduğunu göstermez. Bir ateist, asla fenalık etmese ve her insana iyilik etse, hattâ yüzlerce cami yaptırsa, imanı olmadığı için asla kıymeti olmaz. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Kâfirlerin cami yapmaları ve öteki tüm [iyi] işleri, boşa gidecek, Cehennemde sonsuz kalacaklar.) [Tevbe 17]

Ateistlere yaranmak için dine aykırı bu şekilde şeyler konuşmak, kendini âlim diye tanıtanların bile ne kadar bozulduğunu göstermektedir.

Sual: Kur’anda, (Zerre kadar hayır işleyen sevabını, zerre kadar şer işleyen de cezasını görür) denirken, Müslüman-kâfir, salih-fâsık ayrımı yapılmıyor. Bu ayrımı yapmak gerekir mi?
CEVAP
Normal olarak, gerekir. Meydana getirilen iyilik ve ibadetlere sevab alabilmek için, imanlı olmak şarttır, şundan dolayı imansızın ameli makbul değildir. İmanın da muntazam kısaca Ehl-i sünnet itikadında olması şarttır. Bid’at ehli, âhirette, yapmış olduğu ibadetlere, hayır hasenata sevab alamaz. Fâsık Müslümanlar kısaca itikadı Ehl-i sünnet olup da, günahkâr olanlar, kâfirler şeklinde değildir, sadece onların günahları sevablarından oldukca olursa onlar da zarara uğrayanlardan olurlar. Sevabları oldukca olursa Cennete giderler.

Türkiye’de oy kullanma yaşı 18’dir. Milletvekili seçilme yaşı 25’tir. Şimdi 17 yaşındaki bir gencin, (18 yaşındaki gençler, oy kullanıyorlar da, ben niçin oy kullanamıyorum. Bu ne adaletsizlik) demeye hakkı var mıdır? 20 yaşındaki bir gencin de, (25 yaşındakiler milletvekili talibi olurken, ben niye olamıyorum) demesi düzgüsel midir? Bir avukatın, (Bana niçin doktorluk yaptırmıyorlar?) demesi, bir doktorun da, (Bana niçin avukatlık yaptırmıyorlar. Bu şekilde hakkaniyet olmaz) demesi düzgüsel midir? Birçok ülke, pasaportu olmayan kimseyi geri çeviriyor, ülkesine koymuyor. Pasaportsuz birinin, (Hepimiz gidiyor, beni niye koymuyorlar? Bu ne adaletsizlik) demesi normal olarak yanlıştır. İman pasaportu olmayan, ne iyilik yaparsa yapsın Cennete giremez. Dinin sahibi Allahü teâlâdır. Kuralı koyan Odur. Allahü teâlânın nimetleri, iyilikleri, her an insanların iyisine, kötüsüne, kâfir-Müslüman her insana gelmektedir. Her insana mal, evlat, rızık, selamet ve her iyiliği fark yapmadan göndermektedir. Çalışanın alın terini zayi etmiyor. Mal ve evlat sahibi oldukca kâfir vardır. Kâfirlere, yaptıkları iyiliklerin karşılığı yalnız dünyada verilmektedir. Birkaç âyet-i kerime meali:
(Kâfirlerin yararlı işleri fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller gibidir. Âhirette o işlerin asla faydası olmaz.) [İbrahim 18]

(De ki: En oldukca ziyana uğrayanlar, dünya hayatında iyi işler yaptıklarını sandıkları hâlde, çabaları boşa gidenlerdir. İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve Ona kavuşmayı [dirilmeyi, hesabı, ceza ve mükâfatı] inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir. Onlar için, Kıyamet günü, hiçbir terazi tutmayız. [İyilikleriyle kötülüklerini ölçmeyiz, çünkü amelleri boşa gitmiştir, tartıya girecek makbul şeyleri kalmamıştır.]) [Kehf 103, 104, 105]

(Kâfirlerin iyi işleri engin çöllerde görünen seraba benzer. Susayan kimse onu uzaktan su sanır, fakat yanına varınca, umduğunu bulamaz.) [Nur 39]

Bununla birlikte, dünyada her insana iyilik etmiş, eli açık kâfirle, her insana zulmetmiş bir kâfir aynı cezaya çarptırılmayacaktır. Cehennemin yedi katman olması da bunu göstermektedir. Bir münafıkla, bir mürtedle, dünyada iyilikleri görülen kâfirler aynı yerde azap görmeyecektir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kıyamette en şiddetli azabı, zalim hükümdar görür.) [Ebu Nuaym]

Zalim değilse, cömertse, insanlara iyilik etmişse, zalime nazaran daha hafifçe azap görür. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, Cehennem bekçisine, eli açık kâfir için, “Bunu cömertliği derecesinde hafifçe yere koy” buyurur.) [Deylemi, Ebu-ş-şeyh]

Neticede hepimiz yapmış olduğu iyiliğin de, kötülüğün de karşılığını görür.

Fâsık müslümanlar kısaca itikadı Ehl-i sünnet olup da, günah işleyen müslümanlar, kâfirler şeklinde değildir; sadece onların günahları sevablarından oldukca olursa onlar da zarara uğrayanlardan olur. Sevabları oldukca olursa, Cennete gider.

Ehl-i sünnet ve ihlâslı kimsenin işlediği sevablar ise oldukca değerlidir. Bir fâsık Uhud dağı kadar altın sadaka verse, salih müslümanın ihlâsla verdiği bir avuç arpadan kıymetli olması imkansız. Bid’at ehlinin ise hiçbir iyiliğine sevab verilmez.

Sual: Müslüman olmadıkları hâlde, İslâmiyetin bildirdiklerine uygun iş yapanlar, bu yaptıklarının karşılığını ahirette görürler mi?
Yanıt: Gayr-i müslimlerin, bazı emellerine kavuşmak için, İslâmiyete uygun işler yapmaları, dünyada yararlı olur, böylece rahat, mesut yaşamalarına sebep olur ise de, kıyamet gününde yarar vermez. Şundan dolayı onlar, imanla şereflenmemiştir. İbadetlerin kabul olması, iyiliklere sevap kazanabilmek için, inanç sahibi olmak lazımdır.

Sual: Bir kimse, inanç etmese ve oldukca iyilik yapsa, bu iyiliklerin karşılığını ahirette görebilir mi?
Yanıt: Ahirette Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama doğal olarak olanlara mahsustur. Dünyada meydana getirilen hayrat ve hasenat, kısaca tüm iyilikler, tüm keşifler, tüm hâller ve tüm ilimler Resulullah efendimizin yolunda bulunmak şartı ile, ahirette işe yarar. Yoksa, Allahü teâlânın Peygamberine doğal olarak olmayanların yapmış olduğu her iyilik, dünyada kalır ve ahiretin harap olmasına sebep olur. Doğrusu iyilik şeklinde görünen, birer istidractan başka bir şey olması imkansız.

Ahirette Cehennemden kurtulmak için…
Sual: Bir kimse, dünyada oldukca yararlı işler yapsa, keşiflerde bulunsa fakat Muhammed aleyhisselama inanmasa, bu kimsenin yapmış olduğu iyi şeyler, bu kimseyi ahirette kurtarabilir mı?
Yanıt:
Ahirette Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama doğal olarak olanlara mahsustur. Dünyada meydana getirilen hayrat ve hasenat, kısaca tüm iyilikler, tüm keşifler, tüm hâller ve tüm ilimler Resulullah efendimizin yolunda bulunmak şartı ile, ahirette işe yarar. Yoksa, Allahü teâlânın Peygamberine doğal olarak olmayanların yapmış olduğu her iyilik, dünyada kalır ve ahiretin harap olmasına sebep olur. Doğrusu, iyilik şeklinde görünen, birer istidracdan başka bir şey olması imkansız. Nitekim, dünyadaki yararlı ve hayırlı işlerden cenâb-ı Hakkın, en oldukca beğenmiş olduğu, cami yapmaktır. Cami yapmanın, oldukca sevap bulunduğunu bildiren hadis-i şerifler vardır. Bu şekilde olmakla birlikte, Tevbe sûresi, 18. âyetinde mealen;
(Kâfirlerin cami yapmaları caiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların cami yapmaları ve öteki tüm beğendikleri işleri, kıyamette kendilerine yaramayacak ve Muhammed aleyhisselama doğal olarak olmadıkları için, Cehenneme girip, oldukca acı azaplarda sonsuz olarak cezalandırılacaklardır) buyuruldu.

Bir kimse, binlerce yıl yakarma etse, ömrünü nefsini temizlemekle geçirse, güzel huyları ile yanındakilere ve keşfettiği aletlerle, tüm insanlara yararlı olsa, Muhammed aleyhisselama doğal olarak olmadıkça sonsuz, sonsuz saadete kavuşamaz.

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/kafirlerin-iyi-isleri/feed/ 0 5378
Kâfirler Cehenneme gider http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/kafirler-cehenneme-gider/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/kafirler-cehenneme-gider/#respond Fri, 10 May 2019 07:49:39 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5377

Sual: Bazı kimseler, ateist, Budist, ateşperest, Hristiyan ve Yahudi Cennete girer diyorlar. Bunlar kâfir değil mi? Kâfir Cehenneme girmeyecek mi?
CEVAP
Bir hoca da, yukarıda bildirilen kâfirlerin hepsinin Cehennemlik bulunduğunu anlatınca, esnaftan birkaç şahıs geliyor, (Hocam biz sizin görüşünüze katılmıyoruz. Kâfirlerin de Cennete gireceğini bildiren başka hocalar vardır) diyorlar. Hoca, (Bu benim kendi görüşüm değildir, esasen asla kimsenin kendi görüşü dinde senet olmaz. Bu Allahü teâlânın, Kur’an-ı kerimde açıkça bildirdiği bir hükmüdür) diyor. Fakat onlar, (Tanrı’ın açık bir hükmü olsa asla diğeri hocalar bu şekilde söyler mi) diye itirazlarına devam ediyorlar. Onun için kâfirleri bile Cennete koymaya çalışanlara yanıt olması için bu yazıyı yazmak zorunda kaldık.

Dinimizde dört kanıt var. Bunlardan kıyas-ı fukahayı ve icma-i ümmeti kaldırmaya çalışıyorlardı, yalnız Kitap ve sünnet diyorlardı, son zamanlarda, Sünneti de devreden çıkarmaya çalıştılar. Yalnız Kitap [Kur’an] kalmıştı. Demek şimdi Kur’an-ı kerime olan itimadı da sarsmaya çalışıyorlar.

Müslüman olmayan her insanın sonsuz Cehennemlik olacağı hükmü, bizim görüşümüz değil, yüce Tanrı’ın kati emridir, âyet ve hadislerle sabittir. Bunu inkâr eden Müslüman kâfir olur. Bu mevzuda yüzden fazla âyet vardır. Birkaçının meali şöyledir:
(Elbet, ehl-i kitabından [Yahudi ve Hristiyan] olsun, müşriklerden olsun tüm kâfirler Cehennem ateşindedir, orada sonsuz bırakılırlar. Onlar yaratıkların en kötüsüdür.) [Beyyine 6]

(Kâfirler için hazırlanmış olan alevden sakının!) [Al-i İmran 131]

(Tanrı’a ve Resulüne karşı isyan edip sınırlarını [dinin hükümlerini] aşanı Tanrı sonsuz kalacağı bir ateşe sokar.) [Nisa 14]

(Resule karşı gelip, müminlerin yolundan başka bir yola gideni, o yönde bırakır ve Cehenneme sokarız; orası ne fena bir yerdir.) [Nisa 115]

(Tanrı, Meryem oğlu Mesîh’tir diyenler kâfir olmuştur. Tanrı, kendine ortak koşana Cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için destek yoktur.) [Maide 72]

([Allah, Şeytana] dedi ki: Yerilmiş ve rahmetten kovulmuş olarak, oradan çık, defol; and olsun ki sana uyanları ve sizin hepinizi Cehenneme dolduracağım.) [Araf 18]

(Kâfirlerin akıbeti ateştir.) [Rad 35]

(İçinde ebedî kalacağınız Cehenneme girin! Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür.) [Nahl 29]

(Biz, Cehennemi kâfirler için bir zindan yaptık.) [İsra 8]

(Tartıları hafifçe gelip hüsrana uğrayanlar, Cehennemde sonsuz kalır.) [Müminun 103]

(Tanrı’a ve Resûlüne inanmayan o kâfirler için deli bir ateş hazırladık.) [Fetih 13]

(Ey Nebi, kâfirlerle [silahla] ve münafıklarla [öğütle, delille, belgeyle] cihad et, [öğüt de kâr etmezse] onlara sert davran! Onların gidecekleri Cehennem, ne fena yerdir.) [Tevbe 73, Tahrim 9]

(Cehennem, tagutları [kâfirleri] bekleyen yerdir.) [Nebe 21-22]

(Facirler [kâfirler] Cehennemdedir.) [İnfitar 14]

(Kâfirlere Cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler [de kurtulsunlar] Cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz, küfürde ileri gideni bu şekilde cezalandırırız.) [Fatır 36]

Yaratıcıya inanmak yetmez
Sual:
Bir tanrıya inansa da, inanmasa da tüm gayrimüslimler Cehenneme gidecek mi? Bu mevzuda âyet var mı?
CEVAP
Birçok âyet ve hadis vardır. Âyet-i kerimelerden bazılarının mealleri şöyledir:
(Kâfirler için hazırlanan, yakıtı insan ve taş olan alevden sakının.) [Bekara 24]

(Âyetlerimizi yalanlayan kâfirler, Cehennemliktir, orada sonsuz bırakılırlar.) [Bekara 39]

(İnkârcının [kâfirin] azca bir süre rızkını verir, sonrasında onu Cehennem azabına maruz bırakırım. Orası ne fena yerdir.) [Bekara 126]

(Tanrı’tan kork denilince işlediği günahlar sebebiyle daha oldukça gurura kapılan hiç kimseye, Cehennem yetişir. Ne fena yataktır orası.) [Bekara 206]

(İnkârcıların [kâfirlerin] dostları tâğuttur, onları aydınlıktan karanlığa sokar. İşte bunlar Cehennemliktir, orada sonsuz bırakılırlar.) [Bekara 257]

([Mubah bilip] yine faizcilik yapanlar Cehennemliktir, orada temelli bırakılırlar.) [Bekara 275]

(İnkârcıların [kâfirlerin] malları da, evlatları da Tanrı indinde bir yarar sağlamaz [onları cezadan kurtaramaz.] Onlar Cehennem yakıtıdır.) [Al-i İmran 10]

(İnkârcılara de ki: Yenik olacak ve Cehenneme sürüleceksiniz. Orası ne fena bir yerdir!) [Al-i İmran 12]

(Tanrı’ın, hakkında hiçbir kanıt indirmediği şeyleri Ona ortak koşmaları sebebiyle, kâfirlerin kalblerine korku salacağız. Gidecekleri yer de Cehennemdir. Zalimlerin varacağı yer ne kötüdür!) [Al-i İmran 151]

(İnkârcıların diyar diyar [refah içinde] gezip dolaşmaları seni [ümmetini] aldatmasın! Bu [tez gelip geçen] azca bir menfaattir, sonunda onların varacakları yer Cehennemdir. Orası ne fena yerdir!) [Al-i İmran 196, 197]

(Âyetlerimizi inkâr edip kâfir olanları yarın [elbette] ateşe sokacağız.) [Nisa 56]

(Bir mümini [mümin olduğu için] kasten öldürenin cezası, içinde sonsuz kalacağı Cehennemdir. Tanrı ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.) [Nisa 93]

(İşte onların [Allah’ı bırakıp şeytanı dost edenlerin] yeri Cehennemdir; ondan kaçıp kurtulacak bir yer de bulamazlar.) [Nisa 121]

(İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar, Cehennemliktir.) [Maide 86]

(Âyetlerimizi yalanlayıp büyüklük taslayanlar, Cehennemliktir, orada temelli bırakılırlar.) [Araf 36]

(Kâfirlikte ısrar edenler Cehenneme toplanacaktır.) [Enfal 36]

(Müşriklerin, Tanrı’ın mescitlerini bayındır etmeye yetkileri yoktur. [Beğendikleri] tüm işleri boşa gidecek; sonsuz olarak ateşte kalacaklardır.) [Tevbe 17]

(Cehennem, kâfirleri ne olursa olsun kuşatacaktır.) [Tevbe 49]

(Şu gerçeği anlamıyorlar mı: Tanrı’a ve Resulüne karşı gelene muhakkak içinde sonsuz kalınacak Cehennem ateşi vardır.) [Tevbe 63]

(Tanrı, adam hanım münafık ve kâfirlere sonsuz kalacakları Cehennem ateşini hazırladı. O ateş onlara yeter. Tanrı onlara nalet etti. Onlara bitmez tükenmez bir azap vardır.) [Tevbe 68]

(Müşriklerin Cehennemlik oldukları belli olduktan sonrasında, akrabaları bile olsa, artık onlar için, Peygamber de, müminler de istigfar edemezler.) [Tevbe 113]

(Şakiler [azaba maruz kalanlar] ateştedir, orada feci şekilde inleyip, solurlar.) [Hud 106]

(Şaşacaksan, onların, “Biz toprak olduktan sonrasında mı tekrardan yaratılacağız?” demelerine şaşmak gerekir. İşte onlar Rablerini inkâr edenler, boyunlarına demir halka vurulanlardır. Onlar Cehennemliktir, orada temelli bırakılırlar.) [Rad 5]

(Sağlam söz verdikten sonrasında Tanrı’a verdiği sözde durmayanlara, Tanrı’ın emrettiği bağları koparanlara [akrabalık bağlarını kesenlere] ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara nalet olsun, fena yurt, [Cehennem] onlaradır.) [Rad 25]

(Tanrı’ın nimetine nankörlük eden ve kavimlerini helâk yurduna [Cehenneme] sürükleyen [müşrikler] ler, oraya girecektir. Orası ne fena bir karargahtır.) [İbrahim 28, 29]

(Biz Cehennemi kâfirlere bir konak olarak hazırladık.) [Kehf 102]

(Tanrı’tan başka taptıklarınız [putlar] ile beraber siz Cehennem yakıtı olacaksınız.) [Enbiya 98]

(Âyetlerimizi bozmak için tartışanlar, fesat çıkaranlar, Cehennemliktir.) [Hac 51]

(Senden bir an ilkin azabın gelmesini isteyen kâfirleri Cehennem çepeçevre kuşatacaktır.) [Ankebut 54]

(Tanrı kâfirleri lanetlemiş ve onlara deli bir ateş hazırlamıştır.) [Ahzab 64]

(Kâfirler, zümreler halinde Cehenneme sürülür. Orada, bekçiler, “Size, Rabbinizin âyetlerini bildiren ve bugüne kavuşacağınızı uyarı eden resuller gelmedi mi” derler. Onlar, “Evet geldi” derler; fakat azap vaadi [Elbette Cehennemi (kâfir olan) cin ve insanlarla dolduracağım vaadi] kâfirlerin üstüne gerçekleşmiştir.) [Zümer 71]

(Yoldan çıkanlar [kâfirler] Cehenneme odun olmuştur.) [Cin 15]

(Biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.) [İnsan 4]

Cehennemi görmek
Sual:
Tekasür suresinde, (Kati informasyon sahibi olsaydınız, Cehennemi normal olarak görürdünüz) deniyor. Niye bilirdiniz denmiyor da, görürdünüz deniyor?
CEVAP
Burada görmekten maksat, kalb gözüyle görmektir. Kısaca, (Bildirilenleri kati olarak bilip inanç etseydiniz, kalb gözlerinizle görürdünüz) deniyor; zira ilm-i yakînle bilmek, insanoğlunun Cehennemi kalb gözüyle görmesini sağlar. Bazı âlimlere bakılırsa, burada bildirilen, ahirette görmektir, bu hitap da kâfirleredir. (Ahirette Cehennemi [ve layık olduğunuz azabı] muhakkak görmüş olacaksınız) anlamına gelir. (Kurtubi tefsiri)

Âyet-i kerimedeki (Taptığınız şeyler) ifadesi
Sual: Enbiya sûresinin 98. âyetinin mealinde, (Siz de, Tanrı’ı bırakıp da taptığınız şeyler de, Cehenneme girecektir) deniyor. Bir ateist, (Buna bakılırsa, Hristiyanların taptığı Hazret-i İsa da, Cehenneme girecek) dedi. Buna iyi mi yanıt vermek gerekir?
CEVAP
Meal okumak bu şekilde yanlışlıklara sebep olur. Bu âyet-i kerimede (ve mâ ta’budüne) ifadesindeki mâ, cansızlar için söylenir, orada (taptığınız şeyler)den maksat putlardır. İbni Abbas hazretleri buyurdu ki: Bu âyet-i kerime nazil olunca müşrikler, (Bizim ilâhlarımıza hakaret ediliyor) dediler. Putperestler, (İsa da mı Cehenneme gidecek?) diye, ateistler benzer biçimde aynı şeyi sorunca, şu mealdeki âyet-i kerime indi: (Kendileri için daha evvel tarafımızdan iyilik takdir edilmiş olanlar, Cehennemden uzaktır.) [Enbiya 101] (Kurtubî tefsiri)

Cehennem ebedidir
Sual:
İbni Teymiyye, (Kâfir, Cehennemde ebedî kalmaz) sözünden dolayı tekfir ediliyor da, aynı sözü söyleyen İbni Arabî niye tekfir edilmiyor?
CEVAP
Kâfirlerin sonsuz Cehennemde kalacağını bildiren birçok âyet vardır. Birinin meali:
(Kâfirlerin malları ve evlatları kendilerini Tanrı’ın azabından asla kurtaramaz. Onlar Cehennemliktir ve orada ebedî olarak bırakılırlar.) [Âl-i İmran 116]

Bu âyet-i kerime, müteşabih olmayıp, muhkem, açık olduğundan tevil edilemez. Bu bakımdan, İbni Teymiyye bu âyet-i kerimeye bakılırsa küfre düşmüştür. Aynı sözü söyleyen İbni Arabî hazretleri, mazurdur, zira bu sözü söylediği vakit, sekr hâlinde idi. Kısaca tasavvuf sarhoşluğu içindeydi, sözünün bilincinde değildi. Allahü teâlânın rahmet deryasına dalmış, her tarafı rahmet görüyordu. Onun için, (Bu rahmet deryasında, kâfirler de sonsuz kalmaz) dedi. Günahkâr müminler Cehennemden çıkınca, onlara ilişkin Cehennemin yeşil davet çimenlerle kaplı bulunduğunu görmüş olduğu vakit, yedi Cehennemin hepsi bu şekilde olacak sanmış, tasavvuf sarhoşluğu içinde yanılmıştır. Kasten söylememiştir. Yoksa aklı başlangıcında olan kimse, âyet-i kerimeye aykırı olarak bu şekilde sövgü söz söylemez. İbni Teymiyye ise, şuurlu bir halde bu sözü söyleyerek küfre girmiştir. İkisi içinde fark çoktur. Birinde tasavvuf [evliya] sarhoşluğu var, ötekinde Vehhabi sarhoşluğu var.

Kâfirlerin pişmanlığı
Sual:
(Kâfirler âhirette de inanç etmeyecekler, pişman olmayacaklar. Cehennem azabı da kâfirlere zarar vermeyecek, zaman içinde ateşe alışacaklardır) diyenler oluyor. Bu görüşler dinimize aykırı değil midir?
CEVAP
Elbet aykırıdır. Kıyamet günü hepimiz gerçekleri görecek ve kâfirler, dünyada inanç etmediklerine oldukça pişman olacaklardır. (Bizi dünyaya gönderin, iyi ameller işleyeceğiz) diyeceklerdir. Kendilerine, (Siz dünyadan gelmiyor musunuz? ) diye yanıt verilecek. Şiddetli azabı görünce, (Keşke toprak olsaydık) diyeceklerdir. (Nebe 40, Secde 12, İbrahim 44)

(Kâfirler âhirette pişman olmaz) diyenler bu âyetleri inkâr etmiş olurlar. Kâfirlerin azaplarının asla eksilmeyeceği, hattâ artacağı, oldukça pişman olacakları Kur’an-ı kerimde açıkça bildirilmiştir. (Bekara 86,162; Al-i İmran 88; Nahl 85; Fatır 36; Mümin 49,50; Zuhruf 75) [Bu âyet-i kerimeler nasıl inkâr edilir ki?]

Dinsiz cehenneme gider
Sual:
(Ateist ve dinsiz Cehenneme gidecektir) deniyor. Bu yargı, yanlış değil mi? Kimin Cennete, kimin Cehenneme gideceğini yalnız Tanrı bilmez mi?
CEVAP
Ateist inanç ederse Cennete gidebilir, Müslüman da küfre düşüp Cehenneme gidebilir. Bunu kimse bilmesi imkansız normal olarak, fakat (Ateist inanç etmeden ölürse Cehenneme gider) denir, zira bunu Allahü teâlâ bildiriyor. Söyleyen yargıda bulunmuyor. Kitabından naklediyor. Örneğin Allahü teâlâ, (Kâfirler ebedî Cehennemde kalacaktır) buyuruyor. Bir kimsenin de, kâfirlerin sonsuz Cehennemde kalacağını söylemesi, bunu nakletmesi anlamına gelir. Kendiliğinden bir şey söylemiş olmuyor.

Sonsuz Cehennem kâfir içindir
Sual: Günahı sevabından oldukça olan her mümin, günahlarının cezasını Cehennemde çekmeyecek midir?
CEVAP
Affa yada şefaate kavuşursa, ceza çekmeden doğru cennete gider. Günah denilince, genel anlamda içki içmek, yalan söylemek benzer biçimde dinimizin emirlerine uymamak anlaşılırsa da, şirke, küfre de günah denir. Bu mevzuda bir âyet-i kerime meali:
(Allahü teâlâ, şirki asla affetmez, fakat şirkten başka olan [bütün] günahları dilerse affeder.) [Nisa 48]

Sövgü olmayan günah hakkında bir âyet-i kerime meali:
(De ki, “Ey oldukça günah işlemekle haddi aşan kullarım, Tanrı’ın rahmetinden [bizi affetmez diye] ümidinizi kesmeyin! Bu sebeple Tanrı, normal olarak tüm günahları affeder.”) [Zümer 53]

Günah, kimi zaman de sövgü anlamına gelir. İki âyet-i kerime meali:
(Kötülüğü, günahları, kendilerini çepeçevre kuşatanlar, cehennemliktir, orada ebedî bırakılırlar.) [Bekara 81]

(Ona, “Tanrı’tan sakın” denince, gururu kendisine günah işletir, artık ona Cehennem yetişir.) [Bekara 206]

İmam-ı Rabbânî hazretleri, Cehennem azabının günahlara değil, küfre karşılık bulunduğunu, sövgü bulaşığı olan günahlar için de cehennemde azap çekileceğini bildirmektedir. (M. 266)

Sual: Müslüman olup itikadı bozuk olanlar, kâfirler benzer biçimde Cehennemde sonsuz olarak mı kalacaklardır?
Yanıt:
Müslüman olan, kısaca Ehl-i kıble olup, yakarma eden, fakat, itikadı Ehl-i sünnet itikadına uymayan ve tövbe etmeden ölen hiç kimseye, Cehennemde azap edilecek ise de, bu şekilde Bidat sahibi Müslümanlar, Cehennemde sonsuz kalmayacaktır.

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/kafirler-cehenneme-gider/feed/ 0 5377
Kâfir çocukları Cennete girecek mi? http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/kafir-cocuklari-cennete-girecek-mi/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/kafir-cocuklari-cennete-girecek-mi/#respond Fri, 10 May 2019 02:47:44 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5376

Sual: Akıl baliğ olmadan ilkin ölen kâfir çocukları, Cennete girecekler mi, girmeyecekler mi?
CEVAP
Bu mevzuda, İslam âlimleri yedi değişik kavil bildirmişlerdir. Bunlar şöyledir:

1- Akıl-baliğ olmadan ölen kâfir çocukları, Cennete girer. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Cennette İbrahim aleyhisselamın çevresinde çocuklar dolaşır. Bunların içinde müşriklerin küçükken ölen çocukları da bulunur.) [Buhari]

(Rabbimden, müşrik çocuklarını bağışlamasını diledim, kabul edip Cennete soktu.) [E.Nuaym]

(Her çocuk İslam fıtratı suretiyle [İslam’a elverişli olarak] doğar.) [Buhari]

2- Kâfir çocukları Cennette müminlere hizmetçi olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Rabbimden, küçükken ölen müşrik evlatlarının Cennette müminlere hizmet etmelerini istedim, kabul etti.) [Hakim-i Tirmizi]

(Müşriklerin çocukları Aden ehlinin hizmetçileridir.) [Taberani]

3- Ana babalarına tâbi olur. Ana babasından biri, Cennete giderse, çocuk da Cennete gider. İkisi de Cehenneme giderse, çocukları da Cehenneme gider. Küçükken ölen müşrik evlatlarının ahiretteki durumları sorulunca Resulullah efendimiz (Babalarına tâbidirler) buyurdu. Hiçbir amel işlemeden iyi mi babalarına tâbi olur denilince, şu şekilde buyurdu:
(Büyüseydiler, ne amel işleyeceklerini Tanrı normal olarak bilir.) [Ebu Davud]

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Müşrikler de, çocukları da Cehennemliktir.) [İ.Ahmed]

(Kız çocuğunu diri diri gömen de, gömülen de Cehennemdedir.) [Ebu Davud] [Günahsız çocuğun Cehenneme gideceği yedi kavilden biridir. Kendi aklına göre bu hadis-i şeriflere uydurma diyen kimse, hadislerin ve kavillerin ne olduğu bilmeyen cahildir. Farklı hadis-i şeriflerden dolayı farklı mezhepler meydana çıkmıştır. İmam arkasında Fatiha okumak Şafii’de farz iken Hanefi’de harama yakın mekruhtur. İki hükmün birbirine bu kadar zıt olması, Resulullah efendimizin farklı bildirmesindendir. Peygamber efendimiz de, ümmetine rahmet olması için farklı bildirmiştir. Bunun için bir kişi kendi mezhebine göre yapamadığı işi, sıkıntı olunca başka hak mezhebe göre yapmakta, farklı kavildeki rahmetten istifade etmektedir.]

4- Kâfirlerin çocukları, büyüseydi mümin yada kâfir olacaktı. Bu ise ilm-i ilahide bilindiğine bakılırsa, yargı de ona göredir. Kısaca kâfir olacaklar Cehenneme, Müslüman olacaklar ise Cennete gider. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Akıl-baliğ olsalardı, ne amel işleyeceklerini Tanrı normal olarak bilir.) [Buhari, Müslim, Nesai]

5- Cennete de, Cehenneme de girmez. Araf denilen bir yerde kalır. Fakat burası da sürekli değildir. Bundan dolayı kıyamette Aden ile Cehennemden başka yer yoktur. Hatta, (Ahirette sınav olurlar, kazananlar Cennete, kaybedenler Cehenneme gider) diyen âlimler de olmuştur.

6- Kâfir çocukları toprak olacaktır. Cennete gitmek için imanlı olmak, Cehennemde sonsuz kalmak için de imansız olmak şarttır. Kâfirlerin çocukları ne imanlı, ne de imansızdır. Bunlar yok olacaktır. Dağ, orman, mağara yada çölde yaşayıp da dinden haberi olmayanlar da, imanlı olmadıkları için Cennete girmez, Tanrı’ı, Cenneti, Cehennemi duymadığı ve inkâr etmediği için Cehenneme de girmez, hayvanlar şeklinde yok edilir.

7- Bazı âlimler, değişik hadis-i şerifler karşısında susmuşlar, bir şey dememişlerdir. [Bu bilgiler, Mektubat-ı Rabbani, Feraid-ül fevaid ve Tac şeklinde saygın eserlerden alınmıştır.]

Kâfir evladı inanç ederse
Sual:
Kâfir evladı, inanç edip buluğdan ilkin ölse, ne yapılır?
CEVAP
Müslüman evladı şeklinde işlem edilir.

Sual: Gayr-i müslim memleketlerde yaşayıp İslâmiyeti duymamış olanların ve bunların küçükken ölen evlatlarının ahiretteki durumları ne olacaktır?
Yanıt:
Bu mevzuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Bu fakire bakılırsa, dağda yetişip, hiçbir din duymayıp, puta tapan müşrikler, ne Cennete, ne de Cehenneme girmeyeceklerdir. Ahirette dirildikten sonrasında, hesaba çekilip, zulümleri, kabahatleri kadar, mahşer yerinde azab çekeceklerdir. Her insanın hakkı verildikten sonrasında, tüm hayvanlar şeklinde, bunlar da, yok edileceklerdir. Bir yerde sonsuz kalmayacaklardır. Her insanın aklı, dünya işlerinde bile, şaşırıp yanılırken, Allahü teâlânın, akılları ile bulamadıkları için, kullarını ateşte sonsuz olarak yakacağını söylemek, bu fakire oldukça ağır gelmektedir. Küçükken ölen kafir çocukları da, bu şekilde yok olacaklardır.

Bir Peygamberin vefatından sonrasında, zalimler tarafınca din bozularak, unutulmuş olduğu yerlerde yaşayıp, Peygamberlerden ve İslâmiyetten haberi olmayan insanoğlu da, Cennete ve Cehenneme sokulmayacak, bu şekilde yine yok edileceklerdir.” Gayr-i müslim memleketlerinde yaşayıp, İslâmiyeti işitmeyenler de böyledir.

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/kafir-cocuklari-cennete-girecek-mi/feed/ 0 5376
Soğuk Cehennem (Zemheri) http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/soguk-cehennem-zemheri/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/soguk-cehennem-zemheri/#respond Thu, 09 May 2019 21:46:31 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5375

Sual: Ateistler, (İslamiyet, sıcak bölgede etkinlik gösterdiği için, insanoğlu hep ateşle korkutulmuştur. Kutuplarda olsaydı, soğuk azaplardan bahsedilirdi. Şimdi din kitaplarında niye soğukla azaptan bahsedilmiyor?) diyorlar. Bazı kimseler de, (Şeytan alevden yaratıldığı için Cehennem ateşi onu yakamaz, onun için şeytan açıkça meydan okuyor) diyorlar. Gene bir yazar da, (Kâfirler Cehennemde zaman içinde ateşe alışır ve artık ateş ona azap edemez) diyor. Bu mevzuda dinimizin hükmü nedir?
CEVAP
Ilkin şunu bilmek gerekir: Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur. Kudreti sınırı olan olan, ilah olması imkansız. Allahü teâlâ, şeytana ve öteki kâfirlere azap etmekten âciz değildir. Kâfirlerin azapları hafiflemez, aksine artar. Bu konudaki âyetlerden birkaçının meali şöyledir:
(Kâfirleri, en şiddetli azapla cezalandıracağım.) [Al-i İmran 56]

(Onların azapları asla hafifletilmez.) [Bekara 86]

(Tanrı’ın, meleklerin ve tüm insanların lâneti kâfir olarak ölenlerin üzerinedir. Lânette temelli bırakılırlar, azapları da hafifletilmez ve geciktirilmez.) [Bekara 161, 162]

(Onların azapları hafifletilmez ve tehir de edilmez.) [Nahl 85]

(Orada sürekli bırakılırlar, azapları hafifletilmez, kurtuluş ümitleri de yoktur.) [Zuhruf 75]

Cehennemde yalnız ateşle azap edilmez. Birçok azap çeşitleri vardır. Birkaçı şöyledir:
1- Dondurucu soğukla azap,
2- Yılan, akrep benzer biçimde hayvanların sokması,
3- Başına topuzlarla vurarak beynini parçalamak,
4- Aç bırakmak,
5- Zakkum yedirerek bağırsakları parçalamak,
6- Vücutları oldukca büyültülerek azabın şiddetlendirilmesi,
7- İrinli su içirmek,
8- Gayya kuyusuna atmak,
9- Uçurumlardan yuvarlamak,
10- Zifiri karanlıkta azap,
11- Büyük azap veren kirli kokulara maruz bırakmak,
12- Azapların her gün katlanarak çoğaltılması ve sonsuza kadar devam etmesi,
13- En büyük azap da, Allahü teâlânın kahır sıfatıyla görülmesidir. Bu azap, öteki Cehennem azaplarından oldukca daha şiddetli olacaktır.

Kadızade Ahmed Efendi buyuruyor ki: Cehennemin bir kısmına Zemherir (Zemheri) denir. Fazlaca soğuk Cehennemdir. Soğukluğu pek şiddetlidir, bir an dayanılmaz. İmansızlara bir soğuk, bir sıcak, sonrasında soğuk, sonrasında ateşe atılarak şiddetli azap yapılacaktır. (Feraid-ül fevaid)

Cehennemde oldukca soğuk Zemherir azapları bulunmuş olduğu, Kimya-i mutluluk ve Dürret-ül-fahire kitaplarında yazılıdır. Buhârî, Müslim, İbni Mace ve öteki hadis kitaplarında, yazın sıcaklığı sıcak Cehennemin nefesinden, kışın soğukluğu da Zemherir Cehennemin nefesinden olduğu bildiriliyor. Reşahat kitabında da, (Zemherir denilen soğuk Cehennemin azabı oldukca şiddetlidir) deniyor.

İlk insan topraktan yaratıldı. Öteki insanların bedenleri toprak maddelerinden meydana geldi. Fakat insan, et ve kemiktir, toprak değildir. Cin de böyledir. Ateş ve havadan meydana gelmişse de, ateş ve hava değildir. Şeytan da ateş ve havadan yaratılmışsa da ateş ve hava değildir. (Eşbah, Akâm-il-Mercân)

Allahü teâlânın, şeytana soğuk Cehennemde de, sıcak Cehennemde de azap etmeye normal olarak gücü yeter. Âciz insanoğlunun yapmış olduğu demir testere, demiri kestiği benzer biçimde, ateş de ateşi yakar. Bugün fen ilmine vakıf olanlar, cisimlerin elementlerden meydana geldiğini bilir. Sözgelişi, yanıcı hidrojen gazı ile yakıcı oksijen gazının terkibiyle su meydana gelmektedir. Su ise, kendini gerçekleştiren oksijen ve hidrojene asla benzemez. İnsan topraktan, cin ve şeytan da ateş ve havadan yaratıldığı hâlde, yaratılış maddelerine benzemez. Melekler nurdan yaratılmıştır. Kar ve alevden yaratılanları da vardır. Mektubat-ı Rabbanî’deki bir hadis-i şerifte, (Meleklerin bir kısmı alevden ve kardan yaratılmıştır. Bunlar, “Ateşle karı bir arada bulunduran Rabbimizde hiçbir noksanlık yoktur” derler) buyuruldu. (m. 260)

Bu melekler ateş ve kardan yaratıldığı hâlde ateş ve kar değildir.

Cehennem melekleri olan Zebaniler, Cehennemde emrolunan vazifelerini yapar. Cehennem ateşi bunlara zarar vermez. Denizin balığa zararı dokunan olmaması gibidir. (Her insana Lazım Olan İman)

Kur’an-ı kerimin birçok yerinde, (Ve hüve ala külli şey’in kadir = Onun her şeye gücü yeter) buyuruluyor. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Göklerin ve yerin hükümranlığının Tanrı’ın bulunduğunu normal olarak bilirsin. O dilediğine azap eder, dilediğini bağışlar. Tanrı her şeye kadirdir.) [Maide 40]

(Tanrı, sana bir sorun verirse, Ondan başkası gideremez. Sana bir iyilik verirse, onu başkası engelleyemez. O, her şeye kadirdir.) [Enam 17]

Cehennem azapları çeşit çeşittir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Zakkum ağacı, günahkârların yemeğidir. O, karınlarda maden eriyiği benzer biçimde, suyun kaynaması benzer biçimde kaynar. “Suçluyu yakalayın, Cehennemin ortasına sürükleyin, sonrasında başına azap olarak kaynar su dökün” denir.) [Duhan 43-48]

(Elbet zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız; kaynar sudan içeceksiniz; susamış develerin suya saldırışı benzer biçimde içeceksiniz. İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur!) [Vakıa 52-56]

(Cehennemde ona irinli su içirilir! O suyu yudumlar, fakat yutamaz. Ölüm [öldürücü azap] ona her yönden gelirse de, ölüp kurtulamaz, arkasından çetin bir azap gelir.) [İbrahim 16, 17]

(Kâfirler için hazırlanan yakıtı insan ve taş olan alevden sakının!) [Bekara 24]

(Âyetlerimizi inkâr edenleri ateşe sokarız; onların derileri yandıkça, daha çok acı duymaları için derilerini değiştiririz. Tanrı kuvvetli ve hakîmdir!) [Nisa 56] (Onların derileri değişmese de, Allahü teâlânın azap etmeye gücü yeter. Sadece yeni deriler yaratarak azapları artıyor.)

(Onların azaplarını kat kat artıracağız.) [Nahl 88] (Cennette, müminlere nimetleri her gün kat kat artırıldığı benzer biçimde, Cehennemde de kâfirlere her gün azapları katlanır. Katlanarak çoğalan azaplar sonsuza kadar bu şekilde devam eder. Bu, Allahü teâlâ için güç bir şey değildir. Ol demesi yeterlidir.)

Kâfirlere bu şekilde azap edilirken müminler rahat içindedir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Müslümanlar, Cennette koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; orada ne yakıcı sıcak görülür, ne de dondurucu soğuk.) [İnsan 13] (Yakıcı sıcak, dondurucu soğuk Cehennemdedir.)

(Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insan ve taş olan alevden koruyun.) [Tahrim 6] (Taşı yakan âhiret ateşine, zaman içinde insanoğlunun derisi iyi mi alışır? Dünya ateşine bile hangi odun, hangi kereste alışabilir ki? Ateş yakar, odun yanar. Ateşe alışmak tâbiri oldukca yanlıştır.)

Bu âyeti dinleyen bir genç, bu iyi mi taş diye sorunca, Resulullah efendimiz, (O taşlardan biri bir dağ üzerine atılsa, tüm dağlar [bütün dünya] kül olur) buyurdu. (İbni Ebi-d-dünya)

Yukarıdaki âyet-i kerimeleri açıklayan hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:
(Kâfirler, Cehennemde isteklerinin hiçbiri karşılanmayınca, “Yâ Mâlik, Rabbin bari canımızı alsın” derler. O da “Siz ölmeden, hep bu şekilde azapta kalacaksınız” der.) [Tirmizî] (Zuhruf sûresinin 77, Mümin sûresinin 49 ve 50. âyetleri de aynı mealdedir.)

(Cehennemliklere ateş dokununca, yakıp kömür eder.) [Müslim]

(Cehennemden bir damla su gelse, dünyayı zehir eder.) [Beyhekî]

(Cehennem yılanının soktuğu kâfirin tüm etleri dökülür. Cehennem akrepleri kâfiri soktuğunda, zehrinin acısı, Cehennem ateşini unutturur.) [Hâkim]

(Cehennem halkının yiyeceği olan zakkumdan bir damla, sulara karışsa, hepsini zehirler, içilmez hâle getirir. Ya tüm yiyecekleri zakkum olanların hâlini düşünün!) [Hâkim, Tirmizî]

(Cehennemde yılanın soktuğu kimse, 70 yıl acısını çeker.) [İ. Ahmed, Taberanî, Hâkim]

(Cehennemin demir topuzuyla, bir dağa vurulsa, dağ parçalanır kül hâline gelir.) [Hâkim]

(Allahü teâlâ, ateşe iki kere nefes almaya izin verdi. Biri yazın, biri kışın. Yazın en şiddetli sıcağı ile kışın zemheri soğuğu onun iki nefesidir.) [Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, İbni Mace, Nesaî]

Yukarıdaki âyet-i kerime ve hadis-i şerifler, Allahü teâlânın her şeye gücü yettiğini, azap etmekten âciz olmadığını, şeytana ve kâfirlere, artırarak sonsuza kadar, çeşitli şekillerde azap edeceğini göstermektedir. Bazı şeylere güç yetiremeyen, ilah olması imkansız.

Dondurucu soğuk
Sual:
İnsan suresinin, (Müslümanlar Cennette koltuklara kurulmuş olarak bulunurlar; orada ne yakıcı sıcak görülür, ne de dondurucu soğuk) mealindeki 13. âyeti Cenneti anlatmaktadır. Bu âyet Cehennemde ateşin ve dondurucu soğuğun bulunduğunu işaret etmiyor mu?
CEVAP
Âyete biz mana veremeyiz. Sadece İslam âlimleri, adı Zemheri olan oldukca şiddetli soğuk bir Cehennemin bulunduğunu bildiriyorlar. Kütüb-i sittede bulunan bir hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Allahü teâlâ ateşe iki kere nefes almaya izin verdi. Biri yazın, biri kışın. Yazın en şiddetli sıcağı ile kışın zemheri soğuğu onun iki nefesidir.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Nesai]

Şeytana azap
Sual:
Alevden yaratılan şeytan, Cehennemde azap görebilir mi?
CEVAP
Hâşâ Tanrı, şeytana azap vermekten aciz midir? Kitaplarda bildiriliyor ki:
Cehennemin bir kısmına Zemherir denir. Kısaca soğuk Cehennemdir. Soğukluğu pek şiddetlidir. Bir an dayanılmaz. İmansızlara bir soğuk, bir sıcak, sonrasında soğuk, sonrasında sıcak Cehenneme atılarak şiddetli azap yapılacaktır. (Feraid-ül fevaid)

Cehennemde soğuk Zemherir azaplarının bulunmuş olduğu, imam-ı Gazali hazretlerinin Kimya-i Mutluluk ve başka kitaplarında da bildirilmektedir. İlk insan topraktan yaratıldı. Öteki insanların bedenleri toprak maddelerinden meydana geldi. Fakat insan, et ve kemiktir, toprak değildir. Cin de böyledir. Ateş ve havadan meydana gelmişse de, ateş ve hava değildir. Şeytan da ateş ve havadan yaratılmışsa da ateş ve hava değildir. (Akâm-il-Mercân)

Allahü teâlânın kudreti sonsuzdur. Aciz değildir. Şeytana soğuk Cehennemde de, sıcak Cehennemde de azap eder. Demir testere demiri kestiği benzer biçimde, ateş de ateşi yakar. Allahü teâlâ için hiçbir güçlük yoktur. Cehennem ateşi o denli şiddetlidir ki, dünyaya bir kıvılcım gelse, her şeyi yakıp kül eder. (Tergib)

Bugün fen ilmine vakıf olanlar, cisimlerin elementlerden meydana geldiğini bilir. Sözgelişi, yanıcı hidrojen gazı ile yakıcı oksijen gazının terkibiyle su meydana gelmektedir. Su ise, kendini gerçekleştiren oksijen ve hidrojene asla benzememektedir. İnsan topraktan, cin ve şeytan da ateş ve havadan yaratıldığı halde, yaratılış maddelerine benzemez.

Kısacası Allahü teâlâ, zalimlerin cezasını vermekten aciz değildir. Soğukla cezalandırdığı benzer biçimde, ateşle yada başka bir şeyle de cezalandırır. Cehennemde azap yalnız ateşle değildir. Çeşitli azap şekilleri vardır.

Cehennemde soğuk azap da vardır
Sual: Cehennemde azap çekenler, yalnız ateşle mi azap görmektedir, Cehennemin soğuk yeri de var mıdır?

Yanıt: Mevzu ile ilgili olarak Kâdî zâde Ahmed Efendinin yazdığı Âmentü şerhi kitabında deniyor ki:
“Cehennemde bir yer vardır ki, Zemherir derler. Kısaca, soğuk Cehennemdir. Soğukluğu pek şiddetlidir. Bir an dayanılmaz. Kâfirlere, bir soğuk, bir sıcak, sonrasında soğuk, sonrasında sıcak Cehenneme atılarak, azap yapılacaktır.”

Cehennemde soğuk Zemherir azapları bulunmuş olduğu, Kimyâ-i saâdet kitâbında, İmâm-ı Muhammed Gazâlî hazretlerinin Dürret-ül-fâhire kitabının tercümesi olan Kıyâmet ve Âhıret hâlleri kitabında da yazılıdır. Hadis-i şeriflerde de açıkça bildirilmektedir.

Din cahilleri, İslâmiyete, yalan ve kara çalma ile saldırırken; “Peygamberler, hep sıcak memleketlerde geldiği için, Cehennem azabının ateş bulunduğunu söylemişler, hep ateşle korkutmuşlar. Kutuplarda, soğuk memleketlerde gelselerdi, buz ile azap yapılacağını söylerlerdi” diyorlar. Bunlar, hem oldukca bilgisiz, hem de ahmaktırlar. Aslına bakarsanız Kur’ân-ı kerimden haberleri olsaydı, İslâm büyüklerinin sözlerini duysalardı ve birazcık akılları olsaydı, derhal Müslüman olurlardı. Asla eğer olmazsa, bu şekilde yüce orta, yalanları yazmaktan, bir ihtimal sıkılırlardı. Dinimiz, hem Cehennemde soğuk azaplar bulunduğunu bildiriyor, hem de Peygamberlerin yalnız sıcak memleketlere değil, yeryüzünde, sıcak ve soğuk, her memlekete gönderildiğini haber veriyor. Kur’ân-ı kerim, Peygamberimize sorulan suallere, soranların bilgilerine ve anlayışlarına bakılırsa yanıt vermektedir. Ahiretteki bilinmeyen varlıkları da, dünyada gördüklerine, bildiklerine benzeterek anlatmaktadır. Mekkeliler, kutupları, buz memleketlerini duymadıkları için, Cehennemin soğuk azaplarını onlara bildirmek, faydasız olurdu. Kur’ân-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde bu inceliğe uygun haberlerin bulunması, şimdiki inkâr edenlerin daha oldukca sapıtmasına sebep olmaktadır.

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/10/soguk-cehennem-zemheri/feed/ 0 5375
Cehennemle korkutmak http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/09/cehennemle-korkutmak/ http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/09/cehennemle-korkutmak/#respond Thu, 09 May 2019 16:45:38 +0000 Ahiret gününe iman>Cennet ve Cehennem]]> http://www.cennetinbahcesi.com/?p=5374

Sual: Kâfirleri Cehennemle korkutmanın faydası olmayacağı Kur’anda bildirilirken, hocaların Cehennemin sonsuz azabından bahsetmesinin sebebi nedir?
CEVAP
Evet, Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kâfirleri [azapla] korkutsan da, korkutmasan da fark etmez; zira inanmazlar.) [Bekara 6]

Tefsirlerde, kâfirler açısından fark etmese de, Peygamber efendimizin vazifesi olan emr-i marufu ve nehy-i münkeri yapması gerektiği bildirilmektedir. Bu âyet-i kerime, sonsuz olan Cehennem azabının dehşetinden bahsetmeyin demek değildir. Öyleki olmuş olsaydı, Allahü teâlâ, Cehennemin sonsuz, azabının da oldukça şiddetli bulunduğunu sık sık yine etmezdi.

(Kâfirlerin temelli kalacakları Cehennemin azabı oldukça şiddetlidir)
mealinde birçok âyet-i kerime vardır. Ek olarak Peygamber efendimiz müminler için müjdeleyici, kâfirler için ürkütücü [ikaz edici] olarak gönderilmiştir.

Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Ey nebi, biz seni [inanıp inanmayanlar ve iyi amel edip etmeyenler için] bir tanık, [inananlara Cenneti] müjdeleyici ve [inanmayanları Cehennemle] ürkütücü olarak yolladık.) [Ahzab 45]

Dinimizin temeli, imanı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, peygamberleri bunun için göndermiştir. Gençlere bunlar öğretilmediği süre, İslamiyet yıkılır, yok olur. Allahü teâlâ, Emr-i maruf yapmayı emrediyor. Doğrusu, benim emirlerimi bildiriniz, öğretiniz buyuruyor. Nehy-i münker yapmayı da emrederek, yasak ettiğini bildirdiği haramların yapılmasına razı olmamamızı istiyor.

Âyet-i kerimelerde mealen buyuruluyor ki:
(Kendinizi ve aile efradınızı Cehennem ateşinden koruyun!) [Tahrim 6]

(İçinizde, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir cemaat bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran 104]

Mümine tembih kâr eder. Cehennem azabının sertliği bildirilmeli ki, müminler kâfirliğe özenmemelidir. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki:
(Tembih et, zira tembih, müminlere elbet yarar verir.) [Zariyat 55]

]]>
http://www.cennetinbahcesi.com/2019/05/09/cehennemle-korkutmak/feed/ 0 5374