CEVAP
Allahü teâlânın intikam alması, suçluların cezalandırılması anlamına gelir. Allahü teâlânın intikam alacağını söylemek caiz ve gerekir. Her insanın etmiş olduğu kötülüklerin yanına kalmayacağını bildirmek gerekir.
Allahü teâlânın 99 “Esma-i hüsna”sından biri de Müntekimdir. İntikam alıcı anlamına gelir. Allahü teâlâ intikam sahibidir. (A.İmran 4, Maide 95, İbrahim 47, Zümer 37)
Allahü teâlâ, intikam alacağız yada alırız buyuruyor. (Secde 22, Zuhruf 41, Duhan 16) ve intikam aldık da buyuruyor. (Araf 136, Hicr 79, Zuhruf 25, 55)
Kur’an-ı kerimde ve din kitaplarında geçen (Allahü teâlânın intikam alması), suçluyu cezalandırması anlamına gelir. Mazlumların hakkını zalimlerden alacaktır. İnsanları Cehenneme sürükleyen hainlerden intikam alacak, cezalandıracaktır. Dilediklerinden kendi hakkını da alacaktır.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Allahü teâlânın halk içinde evliyası, açlık ve susuzluk ehlidir. Allahü teâlâ onlara eza edenden öcünü alır ve ona Cenneti haram eder.) [İbni Neccar]
(Allah’tan korkun. Bir mümin, bir mümine zulmederse, kıyamette Allahü teâlâ ne olursa olsun mazlumun öcünü zalimden alır.) [A.b.Hamid]
(Ana-babaya asi olan ve zalimle birlikte gezen mücrimdir [suçludur]. Allahü teâlâ buyurur ki, mücrimlerden ne olursa olsun intikam alırız.) [Taberani]
(Allahü teâlâ buyurur ki: İzzetim ve celalim hakkı için zalimden intikam aldığım şeklinde, gücü yettiği halde, mazluma yardım etmeyenden de intikam alırım.) [Hâkim]
Onun için hiçbir günahı minik görmemeli; bu sebeple Allahü teâlâ, intikam alıcıdır. İstediğini yapmakta asla kimseden çekinmez. Gazabını günahlar içinde gizlemiştir. Ufak sanılan bir günah, intikamına, gazabına sebep olabilir. Yüz bin yıl yakarma eden bir kulunu, bir günah için, sonsuz olarak reddedebilir ve hiçbir şeyden çekinmez. Bunu Kur’an-ı kerim bildiriyor ve iki yüz bin yıl itaat eden şeytanın, kibirlenip secde etmediği için, sonsuz melun bulunduğunu haber veriyor. Hazret-i Âdem’in oğlunu, bir adam öldürmüş olduğu için, sonsuz tard eyledi.
Hazret-i Musa zamanında, Belam bin Baura isminde bir zat, ism-i a’zamı biliyordu. Her duası kabul olurdu. İlmi o derecede idi ki, sözlerini yazmak için, ikibin şahıs yanında bulunurdu. Bu Belam, Allahü teâlânın bir haramına, meylettiği için, imansız gitti. (Onun gibiler köpek gibidir) diye dillerde kaldı.
Karun, Hazret-i Musa’nın akrabası idi. Hazret-i Musa buna yakarma etti, kimya bilimsel öğretti. O denli varlıklı olmuştu ki, yalnız hazinelerinin anahtarlarını kırk katır taşırdı. Zekât vermediği için, tüm malı ile beraber, yer altına sokuldu.
Allahü teâlâ bunlar şeklinde daha nice kimselerden, bir günah sebebi ile, bu şekilde intikam almıştır. O halde, her mümin günah işlemekten oldukça korkmalıdır. Küçük bir günah işlediğinde tevbe, istigfar etmelidir.
Yağmurların yağması, yıldırımların zarar vermesi, depremler, her ne kadar doğa kanunu denilen vakalar içinde cereyan ediyorsa da, bunların aslolan yaratıcısı Allahü teâlâdır; bu sebeple imanın altı şartından biri de hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmaktır. Ozan ne demiş:
Cümle eşya Hâlıkındır, kul eliyle işlenir,
Emr-i Bari olmayınca, sanma bir çöp deprenir!
Trafik kazası olsa, biri birini öldürse, bu tarz şeyleri yaratan gene Allahü teâlâdır. O kişinin yada o kişilerin ölümüne o şeyleri sebep kılmıştır. Gene ozan diyor ki:
Hak öcünü gene kul eli ile alır,
Ledün ilmini bilmeyen, bunu kul yapmış oldu sanır.