CEVAP
Matbaanın geç gelmesiyle Müslümanlığın hiçbir ilgisi yoktur. Yeni keşfedilen bir aletin derhal tüm dünyaya yayılması iyi mi beklenebilir? Bu alet ilkin onlarca kere deneyim edilir, eksiklikleri tespit edilip giderilir, sonrasında ilk olarak keşfedildiği ülkede yaygınlaşır, ondan sonra zaman içinde öteki ülkelerde yayılır.
Örneğin tv 1920’li yıllarda keşfedilmiş ve ilk TV yayınları İngiltere’de yapılmıştır. Türkiye’de ise ilk tv yayını 1968’de adım atmıştır. Bu zamanda Türkiye, İslamiyet ile yönetim edilmiyordu. Suçu Müslümanlığa bulmak fazlaca yanlış olur. Buna karşın yarım asırlık bir gecikme olmuştur ki, o tarih için, değişen teknolojinin ilerlediği bir dönemde {hiç de} küçümsenecek bir gecikme değildir. Hristiyan profesörün maksadı matbaanın geç gelmesi değil, bir bahane bulup Müslümanlığı kötülemektir.
Matbaacılığın Türkiye’ye gelmesinin gecikmesine, kitaplar basımevi ile basılmış olduğu takdirde işi olmayan kalacaklarından korkan kitap müstensihleri, doğrusu para karşılığında kitap yazanlar da sebep olmuştur. Bunlar, matbaanın Türkiye’ye gelmemesi için çeşitli propagandalar yapmışlar, divitlerini bir tabuta koyarak, Bab-ı âli’ye kadar yürümüşlerdir. Hatta bazı cahillerden faydalanarak bunların, (Matbaacılık İslamiyet’e aykırıdır) şeklinde konuşmalarını sağlamışlardır.
Bu kimselerin İslamiyet’i kişisel menfaatlerine alet etmek istediklerini gören Osmanlı Padişahı sultan üçüncü Ahmed Han, sadrazamı Damat İbrahim Paşa’nın da yardımı ile bu işi çözmek için, İslam dininin en büyük reisi olan Şeyh-ül-İslam’dan matbaacılık hakkında bir fetva istemiştir. O zamanki Şeyh-ül-İslam Abdullah Efendi tarafınca verilen fetvada, (İlim, fen ve terbiye kitaplarını, matbaada, azca zamanda ve kolaylıkla fazlaca kitap basmak, yararlı kitapların ucuz elde edilmelerine ve her yere yayılmalarına sebep olacağı için, basımevi yapılması caiz ve güzeldir) denilmiştir. (Behcet-ül-fetava s.262)
O dönemin Müslümanları buna engel olsa bile, suçu, engel olanlara mı, yoksa Müslümanlığa mı yüklemek gerekir? Ondan sonra Anadolu’ya basımevi girdiğine bakılırsa Müslümanlığa kabahat bulmak fazlaca yanlıştır, kasıtlıdır.
Basımevi 1447’de keşfedilmiş ve Türkiye’de ise bu tarihten ortalama 200 yıl sonrasında kullanılmaya başlanmıştır. O tarihte komünikasyon ve ulaşım vasıtalarının ne kadar zayıf olduğu ve yukarıda bildirilen öteki sebep de düşünülürse, bu gecikmenin İslamiyet ile asla ilgisinin olmadığı anlaşılır.
Matbaanın bilime elbet katkısı vardır; fakat basımevi ile bilim içinde direkt bir bağlantı oluşturmak da doğru olmaz. Basımevi keşfedilmeden ilkin de, birçok keşifler yapılmıştır. Şu anda basımevi her yerde kullanıldığı, hatta öteki komünikasyon ve ulaşım vasıtaları da hızla geliştiği halde teknolojide geri kalmış birçok ülke vardır.
Tüm bunlar gösteriyor ki, (Basımevi, Anadolu o vakit Müslüman olduğundan Türkiye’ye geç geldi) demenin de, (Matbaanın geç gelmesi geri kalmamıza sebep oldu) demenin de kasıtlı bir iddia olduğu meydandadır.
Bir önceki yazımız olan Hastalıktan korunmak başlıklı makalemizde hastal ve korunmak hakkında bilgiler verilmektedir.