CEVAP
Zamana ve şahsın haline göre değişiklik gösterir. Nitekim hadis-i şerifte, (En kıymetli amel, vaktinde kılınan namaz, sonrasında ana-babaya iyilik etmek, sonrasında da Tanrı yolunda cihaddır) buyurulduğu benzer biçimde, (Amellerin en iyisi yiyecek yedirmektir), (Gece hepimiz uykuda iken namaz kılmaktır), (Merhaba vermeyi yaymaktır), (Allahü teâlâyı anmaktır), (Elinden ve dilinden kimsenin incinmemesidir), (Azca da olsa sürekli olan ameldir) diye bildirilmiştir. (Berika)
Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını yaymaya çalışmalıdır. Fetava-yı Hindiyye’de diyor ki:
(Hayrat, hasenat yapmak isteyen kimsenin, [hastane gibi] umuma yarayan bina yapması, köle azat etmesinden daha efdaldir, daha iyidir. Din, fen, terbiye benzer biçimde yararlı kitaplar neşretmek, her şeyden daha efdaldir. Fıkıh kitapları hazırlamak, neşretmek, nafile ibadetler yapmaktan daha sevaptır.)
İslam’a hizmet ederken
Müslüman olarak yaşayan, İslam’a hizmet ederken sorun çeken, eza ve cefaya katlanan ve bu yolda saçı sakalı ağaran kimse Cennete gider. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ayakları Tanrı yolunda tozlanana, Cehennem haramdır.) [Buhari]
(Saçını, sakalını müslüman olarak ağartan affolunur.) [Müj. Mek.]
Müslümanın tek gayesi ahirete hazırlanmak olmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kaygısı yalnız ahiret olanın öteki kaygılarına Allahü teâlâ kâfi gelir. Kaygısı dünya olana ise, haiz çıkmaz.) [İbni Mace]
İmam-ı Rabbani hazretleri, (Ahireti isteyene, Allahü teâlâ, keremi ile, dünyasını da verir. Ahireti verip dünyayı almak delilik ve akılsızlıktır) buyuruyor.
Tanrı rızası için çalışan, dünya nimetlerine de kavuşur. Fakat dünya için çalışan, ahiret nimetlerinden yoksun kalabilir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, ahiret için çalışana dünyayı verir, fakat dünya için çalışana, ahireti vermez.) [Deylemi]
Ahiret için yatırım
Sual: Ahirete yatırım için, hangi tür hayır hasenata ağırlık vermeli?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Farz ibadetin yanında nafile ibadetlerin asla kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla kadar bile değildir. Melun şeytan, müminleri aldatarak, farzları ufak gösteriyor. Nafilelere yol gösteriyor. Zekât yerine nafile sadakaları güzel gösteriyor. Oysa, zekât niyeti ile fakire bir altın vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevabdır. Bu sebeple zekât vermek, farzı yapmaktır. Zekât niyeti olmadan verilenler ise, nafile ibadettir. (1/29)
Farzın önemi, hiçbir sünnetle, nafile ibadetle asla karşılaştırma kabul etmez. Bu sebeple Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Ramazanda bigün oruç tutmayan, onun yerine tüm yıl oruç tutsa, o bir günkü sevaba kavuşamaz.) [Tirmizi]
Dikkat edin, farz orucu kaza ediyor, oruç borcundan kurtuluyor; fakat farzı zamanında yapma sevabına kavuşamıyor. Hatta yaşam boyu nafile oruç tutsa da, bir farzı zamanında yapma sevabına kavuşamıyor. Farzın ne kadar mühim bulunduğunu bu hadis-i şerif açıkça bildiriyor. O halde nafile değil de, farz olan bir ibadeti tercih etmek gerekir. Örnek olarak, dinin doğru olarak öğrenilmesine vesile olmak, mühim bir farzı yerine getirmek olur. Bunun en kolay yolu da, sevdiklerimize, yakınlarımıza, http://www.hakikatkitabevi.com adresindeki, nakli esas alan, doğru kitaplardan armağan etmektir.