Anasayfa » Genel » Bid’at ehli ile niçin birleşilmiyor?

Bid’at ehli ile niçin birleşilmiyor?

Sual: Peygamber efendimiz, (Tanrı’ın kulları, kardeş olun) buyurduğuna nazaran, birbirlerinin hatalarını görmeyip Ehl-i sünnet ile bid’at ehli niçin birleşmiyor?
CEVAP
Bu hadis-i şerifin manası, (Kardeş olmanızı sağlayacak şeyleri yapın) anlama gelir. Buna nazaran, bid’at sahiplerinin, hak yolda bulunan müslümanlarla kardeş olabilmeleri için, bid’ati terk etmeleri ve sünneti kabul etmeleri gerekir. Bid’ate devam edip de, Ehl-i sünnet olanları kendileri ile kardeş olmaya çağırmaları, açık sapıklık ve çirkin bir hiledir. (Umdet-ül-kari)

Bid’at ehli ile görüşmeyi yasaklayan hadis-i şeriflerden birkaçı:
(Bid’at ehline sert davran! Allahü teâlâ, onlara düşmandır.) [İbni Asakir]

(Onlardan kaçın! Sizi dalalete, fitneye düşürmesinler.) [Müslim]
(Hasta olurlarsa, ziyaretlerine gitmeyin!)
[Ebu Davud]

(Karşılaşınca, onlara slm vermeyin!) [İbni Mace]
(Onlarla beraber bulunmayın, beraber yiyip içmeyin!)
[Ukayli]

(Onların cenazelerine gitmeyin, onlarla beraber namaz kılmayın!) [İbni Hibban]
(Ben onlardan değilim, onlar da benden değildir. Onlara karşı cihad etmek, kâfirlerle cihad etmek gibidir.)
[Deylemi]
(Bid’at ehli, bid’atini Tanrı rızası için terk etmedikçe, hiçbir ameli kabul olmaz.)
[İ.Neccar]

Şu demek oluyor ki itikadda yada amelde yada sözde ya da ahlakta bid’at olan bir şeyi halletmeye devam edenin bu cinslerden ibadetleri sahih olsa da, hiçbiri kabul olmaz. İbadetlerinin kabul olması için, bu bid’ati terk etmesi gerekir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bugün kalbler kararmış olduğundan, bazı bid’atler güzel görünse de, hepsinden kaçınmak gerekir. Kıyamette hepsinin zararı dokunan olduğu anlaşılacaktır. Hadis-i şerifte, (Her bid’at sapıklıktır) buyuruldu. [Kur’an-ı kerimde ise, (Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Tanrı bilir.) [Bekara 216] buyuruldu.

Bid’atin ziyanı büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bid’at işleyenin hiçbir ibadeti kabul olmaz.) [Deylemi]
(Tanrı bid’at ehlinin amelini, bid’ati bırakıncaya kadar kabul etmez.)
(İbni Mace]

(Tanrı, bid’at ehlinin tevbesini, bid’ati bırakıncaya kadar kabul etmez.)
[Taberani]
(Bir bid’at çıkarınca, bir sünnet kaldırılmış, eksiltilmiş olur.)
[İ.Ahmed]

(Bid’atten sakının; her bid’at dalalettir ve her dalalet ehli de ateştedir.) [İbni Asakir]

(Bid’atler yayılmış olduğu vakit bilimsel olanlar bunu açıklasın. Eğer açıklamayıp ilmini gizlerse, Tanrı’ın, Muhammed aleyhisselama indirdiğini gizlemiş olur.)
[İbni Asakir]
(Bid’atler çıkınca âlim ilmini açığa çıkarsın! İlmini açıklamayana nalet olsun!)
[Deylemi]
Bid’at ehlini hoş görme
Sual:
Bir yazar, (Mezhepsiz yazarların kitaplarında, yanlışlık ve bid’at de olsa, hoş görmek, yumuşak hareket etmek ve bir kardeş olarak onları sevmek gerekir! Efgani ve Kardavi şeklinde mezhepsiz âlimlerin, kitaplarından uygun olanı alırız, yanlış olanı atarız) diyor. Bu caiz midir?
CEVAP
Yazar, (Bid’at ehline sevgi ile bakmalı, kardeş olmalıyız) diyor. Peygamber efendimiz de, (Bid’at ehline, slm vermeyin, sert davranın! Tanrı, onlara düşmandır. Onlardan kaçın! Sizi dalalete, fitneye düşürmesinler! Onlarla beraber bulunmayın, onlarla namaz kılmayın, beraber yiyip içmeyin, cenazelerine gitmeyin, kız alıp vermeyin! Ben onlardan değilim, onlar da benden değildir) buyuruyor. Resul-i ekrem efendimiz, (sert davranın) buyururken, yazarın yumuşak davranması caiz olur mu? Tanrı saklasın, Resulullah efendimizin sözünü bırakıp da yazarın tavsiyesine uyarsak halimiz ne olur?

(Kitaptaki yararlı yeri alır, zararlısını atarım) demek fazlaca yanlıştır. Bir kitapta, itikadı zedeleyen, insanı küfre düşürücü bir ifade bulunursa, normal olarak o kitap fazlaca zararlıdır. Kitap data öğrenmek için okunması mümkün. Bilmediği bir şey onu küfre düşürebilir, sonsuz felaketine sebep olabilir. Bir şeyin hak yada bâtıl, yararlı yada zararı dokunan, iyi yada fena bulunduğunu bilen, o konudaki kitabı niçin okusun? Bilmiyorsa, bâtılı hak, kötüyü iyi, zararlıyı yararlı zannedebilir. Pisliğin içinde yararlı şey ararken, üzerine necaset bulaşmasa bile, en azından kokusundan zarar görür. Bunun için mezhepsizlerin kitaplarını okumak fazlaca zararlıdır. Dinimiz noksan değil ki, bir mezhepsizin kitabına gereksinim duyulsun. İslam âlimleri her meseleyi halletmiştir. Yenilik, düzeltim âdetlerde olur, ibadetlerde yenilik olmaz.

Fena âlim, mezhepsiz âlim olur. Fakat mezhepsizliği över şeklinde, (Mezhepsiz âlimlerin iyi yanlarını almalıyız) demek hoş değildir.

Sivri akıllının biri, şeytanı görmek istermiş. Bir evliyaya yalvarmış. Evliya da, (Şeytandan insana yarar gelmez) demişse de, adam fazlaca yalvarmış. Nihayet duası kabul olup şeytanı görmüş. Şeytan, bunu görünce, (Seni bir vuruşta öldürürdüm. Sadece ömrüne daha kırk yıl var) demiş. Adam ise, (Yirmi yıl günah işlerim. Sonrasında tevbe eder, kalan yirmi yılı da ibadetle geçiririm) demiş. Fakat, yirmi yıl yaşamadan günahlar içinde ölmüş. Efgani şeklinde, şeytanın yoldaşlarının kitaplarını okuyan, oradaki zehirlerden etkilenmemesi mümkün değildir. Zehirle latife olmaz. Azıcık zehirden ne zarar gelir denmez. Ya da elimi bir kez yılanın yada aslanın ağzına koysam, acaba bir ziyanı olur mu demek ahmaklık olur. Aslan, insanoğlunun canını alır. Şeytan ve yoldaşları ise, insanoğlunun sonsuz felaketine sebep olurlar.

Sual:
Kâfir yada sapıkların ibadeti bir işe yarar mı? (Kendileri sapık fakat namazları fazlaca güzeldir) yada (Doğru Mutezili olmak, sapık Sünni olmaktan iyi) demek caiz midir?
CEVAP
Hayırlı işlerden cenab-ı Hakkın, en fazlaca beğenmiş olduğu cami yapmaktır. Cami yapmak, fazlaca sevaptır. Hadis-i şerifte, (Tanrı rızası için bir mescid yapana, Allahü teâlâ Cennette bir köşk kayra eder) buyuruluyor. (Taberani)

Gerek kitapsız kâfirlerin, gerekse kitaplı kâfir denilen Hristiyan ve Yahudilerin yapmış olduğu iyilikler ahirette bir işe yaramaz. Kâfir, inanç etmediği için, tüm dünyaya büyük hizmetleri dokunsa, Tanrı katında zerre kadar kıymeti yoktur.

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kâfirlerin cami yapmaları caiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların cami yapmaları ve öteki tüm beğendikleri işleri, kıyamette boşa gidecek ve Cehennemde, sonsuz olarak cezalandırılacaktır.) [Tevbe 17]
(İşte ahirette onlara alevden başka bir şey yoktur. İşledikleri şeyler boşa gitmiştir. Aslına bakarsanız yapmakta oldukları da bâtıldır.)
[Hud 16]

Bu konudaki iki hadis-i şerif meali de şu şekilde:
(Mümin olmayan Cennete giremez.) [Müslim]

(Bana inanç etmeyen Yahudi ve Hristiyan, ne olursa olsun Cehenneme girecektir.) [Hakim]

Kâfirlerin ibadetlerinin, yapmış olduğu iyiliklerin boşa gittiğini bildirdikten sonrasında, şimdi de bid’at ehlinin, dalalet fırkalarının ibadetlerine gelelim:

İyi işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için muntazam inanç sahibi, şu demek oluyor ki Ehl-i sünnet olmak gerekir. (Kitab-üt-tevhid)

A.Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
(Muhammed aleyhisselamın ümmeti 73 fırkaya ayrıldı. Bunlardan 72 fırkası, doğru yoldan ayrılmış, bid’at ehli olmuştur. Bunlar sapık inançlarının cezası olarak Cehenneme girecektir. Fakat, müslüman oldukları için, Cehennemde sonsuz kalmayacak, azap gördükten sonrasında, çıkarılacaktır. Bunlardan (fırka-i naciyye) denilen kurtuluş fırkasına da (Ehl-i sünnet) denir. (Hadika)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
[Tirmizi’deki] hadis-i şerifte, (Ümmetim 73 fırkaya ayrılır, 72si dalalete düşer ve Cehenneme gider, yalnız bir fırkası kurtulur. Bu fırka, benim ve Eshabımın yolunda gidenlerdir) buyuruldu. Bu fırkaya (Ehl-i sünnet) denir. [c.2, m.67]
Seyyid Ahmed Tahtavi hazretleri buyuruyor ki:
(Bugün için dört mezhepten birinde bulunmayan, Ehl-i sünnetten ayrılmış olur. Ehl-i sünnet olmayan da sapık yada kâfir olur.) [Dürr-ül-muhtar haşiyesi Zebayıh kısmı]

Ehl-i sünnet olmayanın, sapık yada kâfir olduğu, Bahr, Hindiyye ve El-Besairde yazılıdır.

Şüpheli delilleri yanlış tevil ederek, Ehl-i sünnet itikadından ayrılanlara, fıkıh âlimleri kâfir demediler, bagi, asi, bid’at ehli şu demek oluyor ki sapık dediler. Kati [açık olarak] anlaşılan tek bir manası olan delillere inanmayan ise kâfir olur. Sözgelişi, (Ali ilahtır, Cebrail vahiy getirirken yanıldı) diyen kâfir olur. Şundan dolayı bu sözler, şüpheli delilleri yanlış tevil ederek, ictihad ile anlaşılan manalar değildir. Hazret-i Âişe’ye zaniye diye karacılık eden ve babasının sahabi olduğuna inanmayan da kâfir olur. Şundan dolayı ikisi de, Kur’an-ı kerimde açık olarak bildirilen delili inkârdır. (İbni Abidin)

Nisa suresinin, (Doğru yol gösterildikten sonrasında, Resule uymayan [iman ve amelde] müminlerden ayrılanı, o yolda [küfür ve irtidadda] bırakır ve Cehenneme atarız) mealindeki 115. âyet-i kerimesi, Ehl-i sünnet ve cemaatten ayrılmış olanların halini göstermektedir.)

Şu halde, (doğru Mutezili olmak, sapık Sünni olmaktan iyi) demek cahillik alametidir. Mutezili yada öteki bid’at fırkaları dalalet ehlidir, şu demek oluyor ki sapıktır. Peki, sapık bir fırka, sapık Sünniden iyi olur mu? İkisi de sapıktır. İslam âlimleri, (şu kâfir, diğeri kâfirden iyi) demeyi sövgü olarak bildirmişlerdir. Herhangi bir dalalet fırkasına iyi demek tehlikelidir. Sapık fırkaların hepsi bid’at ehlidir, asla birinin ibadeti kabul olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bid’at ehlinin namazı, orucu, sadakası, haccı, umresi, cihadı, farzı, nafilesi kabul olmaz, yağdan kılın kolayca çıkması şeklinde İslamiyet’ten çıkması kolay olur.) [İbni Mace]

Sapığın namazı kabul olmadığına nazaran, kabul olmayan bir ibadete, (Kendileri sapık fakat namazları fazlaca güzeldir) demek fazlaca yanlıştır, cahilce bir sözdür.

Bir önceki yazımız olan Âdetler dinde delil olur mu? başlıklı makalemizde adetler, delil ve dinde hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.