Sual: 1- Tanrı niçin önceki tanrısal dinlerin bozulmasını önlemedi de yeni bir tanrısal din gönderdi?
CEVAP
Tanrı sorguya çekilecek makam değildir. Niye bunu bu şekilde yaptın diye kimsenin soru sormaya hakkı yoktur. Iyi mi isterse o şekilde yapar. Niye melek yarattı? Niye insanları sınav ediyor? Niye çeşitli dinler gönderdi? Bu tarz şeyleri kimse soramaz, o şekilde istemiş o şekilde yaratmıştır. Önceki dinler bozulmuş olduğu için yenisini göndermemiştir. Sözgelişi daha ilkin iç yağı yiyecek helal idi, Hazret-i Musa’nın kavmine haram etti. Ondan sonra İsa aleyhisselamın ve Muhammed aleyhisselamın dininde ise helal etti. Bozulduğundan dolayı değil, o şekilde istedi. İçki de daha önceki dinlerde haram değildi. Muhammed aleyhisselama gönderilmiş olduğu dinde bunu haram etti. Hem de aniden değil, yavaş yavaş, toplumu alıştıra alıştıra haram etti. Bu Onun bileceği iş, niye öteki dinlerde haram etmedi de son dinde haram etti? {Hiç de} haram etmeyebilirdi. Diğeri dinlerde haram olmadığı şeklinde bizim dinimizde de haram olmazdı. Kıble de değişik idi. Mülk Onundur dilediği şeklinde kullanır. Niye bu şekilde demeye kimsenin hakkı yoktur.
Sual: 2- Madem Kur’anı muhafaza etmeyi başardı onları da koruyabilirdi…
CEVAP
Başardı tabiri oldukça çirkindir. Bundan dolayı başarmak yorularak bir iş yapmaktır. Tanrı (OL) der demez olur. Bir karınca, bir buğday danesi yaratamayan insanoğlunun, Allahü teâlânın, bu çok önemli kâinatı yaratmasına başardı şeklinde bir tabir kullanımı oldukça çirkindir. Ol der demez derhal olur. İncil bozulup değiştirilmiş olduğu için yeni bir din gelmedi, Tanrı o şekilde istedi. Fakat İncil de değişti, İnciller oldu. Onun yeni bir din gelmesiyle ilgisi yoktur.
Sual: 3- Ve Kur’anın bozulmadığının delili nedir?
CEVAP
İlkokul talebesine, yüksek matematikten bahsedilince anlamaz. Kur’andaki nazmı bilmeyene bunu anlatmak olanaksız. Kur’andaki ölçüleri bilen kimse bu şekilde bir iddiada bulanamaz. Belli bir kalıpla aruz vezni ile yazılan bir şiirin benzerini yazmak mümkün, fakat Kur’anın ki mümkün değil. Bu bir mucizedir, kimse yapması imkansız. Bunu iddia eden ateistlere soralım: (Haydi bir aynı meydana getirin!) Getiremezler, getirmeleri de mümkün değildir. Ölçüler bozulur, insan sözü olduğu derhal meydana çıkar, bunu da sadece ehli bilir.
Allahü teâlâ da; her milletin kıymet verdiği şeylerde mucizeler gönderilmiş olduğu için, Muhammed aleyhisselama da aynı yazılamayacak olan bir kitap gönderdi. İnatçı kâfirler hariç, bir oldukça edip, bunun insan sözü olmadığını, Tanrı’ın kelamı bulunduğunu anlayıp inanç etti. Bir benzerini asla kimse söyleyemedi.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kulumuza [Resule] indirdiğimizden [Allah’tan geldiğinden] bir şüpheniz var ise, iddianızda doğru iseniz, Tanrı’tan gayri şahitlerinizi [bilginlerinizi] de desteğe çağırıp, haydi onun aynı bir sûre meydana getirin! Bunu yapamazsınız, asla yapamayacaksınız da.) [Bekara 23, 24]
(De ki: Bu Kur’anın bir benzerini ortaya koymak suretiyle insanoğlu ve cinler toplanıp, birbirine destek de olsalar, yemin olsun ki gene de benzerini ortaya koyamazlar.) [İsra 88]
14 asırdır, din düşmanları, hâşâ Allahü teâlâyı yalancı çıkarmak için uğraşmışsa da yapamadılar.
Peygamber efendimiz ümmi idi, tahsilli değildi, kimseden bir şey okumamış, öğrenmemiş, hiçbir şey yazmamıştı. Allahü teâlâ, Peygamber efendimize buyuruyor ki:
(Sen [Kur’an gelmeden] ilkin bir kitap okumuş ve elinle onu yazmış değildin. Eğer o şekilde olsaydı müşrikler, [Kur’anı başkasından öğrenmiş veya önceki semavi kitaplardan almış] derler ve [Yahudiler de, Onun vasfı Tevrat’ta ümmidir, bu ise ümmi değil diye] şüpheye düşerlerdi.) [Ankebut 48]
Evet, ateistlere söylüyoruz, bir sûre meydana getirsinler, Kur’andaki nazma uydurmaya çalışsınlar. Bu yapılamadı, yapılamaz da, yapılamayacaktır da. Bu da Kur’anın insan sözü olmadığının bir ispatıdır.
Sual: 4- Muhammedin [aleyhisselam] Kur’anı uydurmadığının delili nedir?
CEVAP
Yukarıdaki âyetlerde de yazılı. Tahsilli olmayan birinin dünyaya meydan okuması kendi yazmadığına kanıt değil midir? Ek olarak çeşitli mucizeler göstermesi de Onun peygamber bulunduğunu gösterir. Miraca gittiğinde tüm kâfirler Onu sınav etti, O da başka vakit görmediği Mescid-i Aksa’yı kaç penceresi olduğuna kadar tanım etti. Bin kadar mucizesi görülmüştür.