Dinde zorluk yoktur

Sual: Dinde zorluk yokken, Peygamber de, (Kolaylaştırın, güçleştirmeyin, müjdeleyin, nefret ettirmeyin) derken, ne diye, hep zorluk çıkarılıyor ki? Örneğin, güneş doğunca da namaz kılınabildiği halde, ne diye sabah erkenden namaz kılmaya zorlanır? Gündüz iş içinde namaz kılmaya zorlamak doğru mudur? Akşam eve ulaşınca yada işe gitmeden ilkin hepsi kılınsa ne ziyanı olur ki? “96 gramdan fazla altının var ise zekât vermen, her yıl bir ay aç durman, diş dolgun var ise müsaade eden mezhebi öykünmek etmen gerekir” şeklinde sözler, zorluk çıkarmaktan başka nedir ki? Zorla güzellik olur mu? Hepimiz kolayına geleni yapması daha uygun değil mi?
CEVAP
(Kolaylaştırın)
sözü, dini kurallara aykırı olmadan, ruhsatlardan, izinlerden faydalanın anlama gelir. Yoksa dini kaide tanımayın demek değildir. (Dinde zorluk yok, kolaylık var) şeklinde sözleri art niyetli kimseler, tabanca olarak kullanıyorlar. Bu sözün doğrusu, (Allahü teâlânın tüm emirlerini yapmak kolaydır, zor bir şey emretmedi. Dini kuralların dışına çıkmadan, bazı emirlerde ruhsatlardan istifade edilir) anlama gelir. Yoksa, (Kendimize güç gelen şeyleri, Tanrı affeder. Hepimiz kolayına geleni yapmalıdır. O, hepsini kabul eder) demek değildir. Sizin dedikleriniz kolaylık değil, bir kısmı dini hükümleri kabul etmemek, bir kısmı da dini değişiklik yapmak olur. Her ibadetin vaktinde yapılması gerekir. İbadet şu demek oluyor ki kulluk, emredileni, emredildiği şekilde, emredildiği yer ve zamanda ve emredildiği kadar yapmaktır. Aklımıza uygun geleni yada bizlere kolay geleni yapmak ya da emirleri değişiklik yapmak, kulluk değil; sahibine isyan etmek, Onun emirlerini beğenmemek olur.

Allahü teâlânın sevilmiş olduğu ruhsat, kendi emirlerini yaparken, yoksulluk haline düşenler için, bildirmiş olduğu kolaylıkları yapmaktır. Yoksa, emirleri yapmaktan kurtulmak ve aklına, görüşüne nazaran kolaylık aramak caiz değildir. Zekât, oruç da dinin bildirdiği şeklinde yapılır. Kolaylık olsun diye kaldırılmaz.

Dinimizin emirlerine uymak
Sual
: Dinin emrine uyularak meydana getirilen bir iş, yanlış da olsa affoluyor mu? Örneğin kıbleyi bilmesek, dinin emrine uyup araştırsak, sonrasında yanlış bir yöne dursak namaz sahih olur mu?
CEVAP
Evet, sahih olur. Dinin emrine uyularak meydana getirilen iş, yanlış kabul edilmez, dinin emrine uyulduğu için doğru olur. Örneğin kıbleyi bilmeyen, araştırmadan kılarsa, kıbleye rastlamış olsa bile, namazı kabul olmaz. Araştırıp kıbleden başka istikamete doğru kılsa da, namazı sahih olur, bundan dolayı dinin emrine uyarak lüzumlu araştırmasını yapmıştır. Demek ki mühim olan, isabet ettirmek değil, dinin emrine uygun şekilde hareket etmektir. Birkaç örnek daha verelim:
1- Yiyecek ve içeceklerde kuşku edip yememek, vesvese olur. Haram yada necis olduğu kati bilinmedikçe, temiz kabul edilir. Dinimizin emri, kesinlikle helal yada temiz olanı bulmak değildir. Haram yada necis olduğu bilinmiyorsa yiyecek caiz olur. Bu kaide bilinirse, dinin emrine uyulmuş ve rahat edilmiş olunur. Yiyip içtiğimiz gıdalar şüpheli olsa da, dinin emrine uyulduğu için temiz kabul edilir.

2- Elbiseye necaset bulaşsa, bu yer unutulsa yada bulunamasa, tahmin edilen yer yıkansa temiz olur. Namazdan sonrasında meydana çıksa, namazı geri vermek gerekmez. (S. Ebediyye) Burada da emredilen, kesinlikle necis olan yeri temizlemek değil, emre uyarak tahmin etmiş olduğu yeri yıkamaktır.

3- Ramazan ayının bitip Şevval’in başlaması, yeni hilalin doğmasıyla değil, görülmesiyle anlaşılır. Örneğin, Ramazan 29 çekse ve 29. günü hilal, gerçekte doğduğu halde, hava bulutlu olduğundan görülemese, Ramazanın 30. günü gerçekte bayram olsa da, o gün oruç tutulur. Hâlbuki bayram günü oruç tutmak haramdır, fakat dinin emrine uyulunca, o gün oruç tutmak haram olmuyor, aksine farz oluyor.

Bir önceki yazımız olan En faziletli şeyler başlıklı makalemizde eyler ve faziletli hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.