Anasayfa » Genel » Allah C.C. » Allah kullarını neden çok seviyor?

Allah kullarını neden çok seviyor?

Kur’an-ı Kerim’i açtığımızda karşımıza çıkan ilk ayet Bismillahirrahmanirrahim‘dir. Rabbimiz ilk olarak Rahman ve Rahim sıfatlarıyla kendisini bizlere tanıtmaktadır. Her iki mübarek isim de Allah’ın sonsuz bir merhamet sahibi olduğunu ifade ederler. Elbette sonsuz merhamet sahibi olan Allah (c.c.) yarattığı her insanı sever.

Yokluk aleminin karanlıklarından varlık aleminin nurani tepelerine çıkardığı mahlukunu sevmemesi düşünülebilir mi?

Kendisine verilen nimetlere baktığında Allah’ın kendisini sevdiğini anlayacaktır. Allah Teala’nın kullarına olan sevgisinin tezahürlerinden bazılarını açıklayalım:

1. İnsanı yoktan var etmesi: İnsan bir hiç iken Allah’ın rahmeti sayesinde en güzel bir surette can sahibi olmuştur. Allah insanı yoklukta bırakmayıp, varlık nimetine kavuşturmuştur. Bu, nimetlerin en büyüğüdür. Yine varlık içinde cansız ve camit bırakmayıp, hayat nimetini vermiştir. Hayatlılar içinde ruhsuz bırakmayıp ruh nimetini vermiştir. Ruhlular içinde şuursuz ve akılsız bırakmayıp akıl ve şuur nimetini ihsan etmiştir. Akıl ve şuurlular içinde insaniyet nimetini bahşetmiştir. İnsaniyet içinde hidayet ve iman nimetini vermiştir. Bu sayılan bütün nimetler verilmiş ve sabık nimetlerdir. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklanmaktadır:

“O değil mi se­ni ya­ra­tan, bü­tün vü­cud sis­te­mi­ni dü­zen­le­yen ve sa­na den­ge­li bir hil­kat ve­ren, Ve se­ni di­le­di­ği bir su­ret­te ter­kib eden?”(İnfitar, 82/7-8)

“Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Tin, 95/4)

2. İnsana sayısız nimetler vermesi: Nimet, Allah tarafından insanlara her çeşit iyiliğin verilmesi ve her çeşit zararın uzaklaştırılması anlamına gelmektedir. Bu Rahman ve Rahim isimlerinin tecellisidir.

Rahmet ve merhamet; kısaca, ‘hayrı irade etmek ve sonsuz ihsan ve ikramda bulunmak’ mânâsına gelir.

Merhamet için yapılan şu tarif çok güzeldir:

“Merhamet; acıları, afetleri, sıkıntıları gidererek yerlerine hayrı, sürur ve saadeti ikame etme duygusudur.”

Rahmân ismi, ‘insan-hayvan, mü’min-kâfir farkı gözetmeksizin her canlının her türlü rızkını veren ve onları koruyup gözeten” mânâsına gelir.

Rahîm ise, “iradesini doğru kullanan kullarına iman, ibadet, hidayet saadetini kazandıran ve onlara ebedî Cennetler hazırlayan” demektir.

Rahmân ismi, ilk yaratılışa bakar. Nitekim, Cenâb-ı Hak, yarattığı her varlığı, onların iradeleri dışında nice ihsanlara mazhar kılar.

Rahîm ismi ise, daha çok, ikinci yaratılışa bakar ve iradelerini hayra, doğruya, güzele yönlendiren bahtiyar kullar için, ikinci yaratılışta, sonsuz lütuflar, nimetler, ikramlar verileceği müjdesini taşır.

“O ki, yeryüzünde ne varsa, hepsini sizin için yarattı” (Bakara, 2/29).

3. Uyarıcı peygamberler göndermesi: Peygamberlerin gönderilmesi Allah Teala’nın merhametinin göstergesidir. Hak ve batıl her ümmetin önüne, bir elçi aracılığı ile serilmiş, Allah emir ve yasaklarını onlara duyurmuştur. Peygamberler aynı zamanda insanların dünyevi işlerinde birer rehberdirler. Medeniyetlerin gelişmesi peygamberlerin rehberliğiyle olmuştur.

“And olsun ki Allah, inananlara, ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara Kitap ve hikmeti öğreten, kendilerinden bir peygamber göndermekle iyilikte bulunmuştur. Halbuki onlar, önceleri apaçık sapıklıkta idiler.” (Al-i İmran, 3/164)

4. İslam dininin kolaylık dini olması: İnsanı yoktan var eden Allah, şüphesiz onun nelere ihtiyaç duyacağını, hangi ibadetleri yapmaya güç yetirebileceğini, nasıl sağlıklı, huzurlu ve mutlu olacağını en iyi bilendir. Dolayısıyla Rabbimiz’den bir lütuf olarak İslam dini insanlara çok kolay, çok güzel ve çok rahat bir yaşam sunmaktadır.

“… O, sizi seçmiş, babanız İbrahim’in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kur’an’da, peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için size müslüman adını veren O’dur. Artık, namaz kılın, zekat verin, Allah’a sarılın. O sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!” (Hacc 22/78)

5. Dünya hayatında tövbe için muhlet vermesi: Allah isyan eden kullarına hemen ceza vermez. Hatalarını anlayıp tövbe etmeleri için onlara mühlet verir.

“Senden önce de nice peygamberlerle alay edildi. Fakat Ben, o kâfirlere akıllarını başlarına toplamaları için bir süre mühlet verdim. Ama onlar akıllanmayınca sonra da onları azabımla kıskıvrak yakaladım, cezam nasılmış, gördüler.” (Ra’d 13/32)

6. Kendisine inanan kulları cennetle mükafatlandırması: Cennet Allah’ın bir lütfü ve fazlıdır.

“Tövbe edenler, iyi amel ve harekette bulunanlar öyle değil. Çünkü bunlar hiç bir şeyle haksızlığa uğratılmayarak cennete, çok esirgeyici Allah`ın kullarına gıyâben va`d buyurduğu Adn cennetlerine gireceklerdir. Onun vadi şüphesiz yerini bulacaktır. Orada selâmdan başka boş bir söz işitmeyeceklerdir. Orada sabah, akşam rızıkları da ayaklarına gelecektir. O, öyle Cennettir ki biz ona kullarımızdan gerçekten müttakî olanları vâris kılacağız.”  (Meryem, 18/60-63).

7- Dualara icabet etmesi: Dua, Rabbimiz’in Rahman ve Rahim isminin üstün tecellilerinden bir diğeridir. En zor şartlarda bile, imanlı bir insan asla ümitsizliğe kapılmadan, Allah’tan kuvvet ve sabır diler. Allah’ın her zaman her şeyin en hayırlısını yarattığını bilerek umutla yalnızca Allah’a yalvarır. Allah’tan istediği her şeyin en hayırlı şekilde son bulacağını bilir. Allah’ın kullarına verdiği bu sınırsız imkan hiç şüphesiz O’nun sonsuz rahmetinin bir tecellisidir. Bütün güç Allah’ın elindedir. Rahman ve Rahim olan Allah, ihtiyaç içinde olan insanların kendisine yöneldikleri takdirde işlerini kolaylaştıracağını şu ayetle bildirir:

“Rabbiniz, şöyle buyurdu: Bana dua edin, size cevap vereyim (duanızı kabul edeyim)” (Mü’minûn, 23/60).

“Kullarım sana beni sorunca, haber ver ki, ben şüphesiz onlara yakınım. Bana dua edenin duasını kabul ederim.”  (Bakara, 2/186)

8. Kullarının tövbesine sevinmesi: Rabb’imiz gereği gibi tövbe edenlerin tövbesini kabul edip onları mükafatlandıracağını, böyle davrandıkları takdirde yarınlarından emin ve güvenli olacaklarını, yitirdikleri ümitlerini yeniden ele geçireceklerini açıkça haber vermektedir.

“Onların hareketlerinin karşılığı Rablerinden bağışlanma ve içlerinde ırmaklar akan, temelli kalacakları cennetlerdir. Böyle yapıp davrananların mükafatı ne güzeldir” (Âl-i İmrân, 3/136).

“Hiç şüphesiz Allah hem çok tövbe edenleri, hem de çok temizlenenleri sever” (Bakara, 2/222)

9.  Yaratılanlar içerisinde en üstün kılması: İnsanın üstün yaratıldığına dair bazı ayetler şöyledir:

“Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” dediği vakit onlar: “Â!.. Oradaki nizamı bozacak ve yeryüzünü kana bulayacak bir mahlûk mu yaratacaksın? Oysa biz sana devamlı hamd, ibadet yapıp, Sen’i tenzih etmekteyiz.” dediler. Allah: “Ben, sizin bilmediğiniz pek çok şey bilirim.” buyurdu.”(Bakara, 2/30)

“Gerçekten biz Âdem evlatlarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar nasib ettik, onlara helâl ve hoş rızıklar verdik ve onları yarattığımız varlıkların çoğuna üstün kıldık.”(İsra, 1/70)

“Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik. Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.”(Tin, 95/4-6)

Allah, insanı en mükemmel şekilde yaratıp ona tüm mevcudat üzerinde bir üstünlük vermiş ve onu kainatın halifesi kılmıştır. İnsan, bu üstün vasfını iman ve ibadetle muhafaza etmelidir. Aksi takdirde esfeli safiline düşerek bu halifeliğini kaybedecek ve Kur’an’ın ifadesi ile belki hayvandan daha aşağı bir duruma gelecektir. İman insanı meleklerden daha üstün bir nertebeye getirirken, küfür insanı esfeli safiline atıp cehennemin derekelerine düşecek bir hale getirir.

Nitekim Allah Teala insan için “ahsen-i takvim” demektedir. İnsan için “en güzel” denilmesi, mahlukat içinde ondan daha güzelinin olmadığı anlamına gelir.

Bir önceki yazımız olan "Allah Teala zulmün cezasını erteleyebilir, ama kesinlikle ihmal etmez." sözünü ne anlama gelmektedir? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Kontrol Et

Zat-ı İlahi, Lafza-i Celal, şuunat, sıfât, esma ve ef’al kavramlarını nasıl açıklayabiliriz?

Zât-ı İlâhi: “Cenâb-ı Hakk’ın, bütün sıfatları, fiilleri, isimleri sonsuz kemalde bulunan ve her türlü noksanlıktan münezzeh …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.