Aklın bittiği yer

Sual: (Mirac, aklın bittiği, imanın başladığı yerdir) deniyor. Bu ne kadar yanlıştır. Akıl bitince her şey biter. Akılsız inanç olur mu asla?
CEVAP
Bir saniyede, Mekke’den Kudüs’e sonrasında da göklere, cennete, cehenneme gidip geri gelmek aklen mümkün mü? Aklen mümkün olsaydı, tüm müşrikler inanç ederdi. Aklen mümkün olmadığı için, sahabe hariç, öteki inanç edenler inanmayıp mürted oldular. (Bu kadarı da olmaz) dediler; fakat Hazret-i Ebu Bekir aklı devreden çıkarıp, (O demişse elbet doğrudur, aniden gider gelir) dedi. Bu akılla değil, imanla söylenmiş bir sözdür. Akılla söylenmiş söz olsaydı, kendisine (Sıddık) denmezdi.

Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri, hocasını tanıdıktan sonrasında, onu oldukça sevmesine karşın, onun işlerine, sözlerine aklı ermiyordu. Baktı, iş felakete gidiyor, aklına değil hocasına uydu. En sonunda gerçeklere vakıf olunca, (Aklımı bıraktım, hocama tâbi olup kurtuldum) buyurdu.

Akıl herkeste eşit değildir. En yüksek akıl ile en aşağı akıl içinde binlerce aşama vardır. Her işte ve hele dini işlerde akla güvenilemez. Din işleri, akıl üstüne kurulamaz; bundan dolayı akıl bir kararda kalmaz. Her insanın aklı birbirine uymadığı benzer biçimde, selim olmayan akıl kimi zaman gerçeği bulur, yanılması ise daha oldukça olur. En akıllı denilen şahıs, uzman olduğu dünya işlerinde bile oldukça hata eder. Hele ahiret bilgilerinde akla asla güvenilmez.

İnsanların biçim ve ahlâkları benzer biçimde, akıl ve ilimleri de, farklıdır. Birinin aklına uygun gelen bir şey, başkasının aklına uygun gelmeyebilir. O hâlde, din işlerinde akıl tam bir ölçü olması imkansız. Sadece akılla din beraber olursa, tam ve doğru bir vesika ve ölçü olur.

Her ne kadar akıl, iyiyi kötüden ayıran bir kuvvetse de, her işte ölçü olmaz. Tanrı’a ilişik bilgilerde akıl senet olmaz. Akıl, kendi başına dinin buyruk ve yasaklarını bilseydi, peygamberlere, kitaplara lüzum kalmazdı. Peygamberlerin, aklın üstünde bulunan sözlerini akla danışmaya kalkışmak, akla aykırı bir iş olur. Engin denizde, çömez kaptanın pusulasız yol almasına benzer.

Ahiret detayları ve Allahü teâlânın beğenip beğenmediği şeyler ve Ona yakarma şekilleri, eğer aklın çerçevesi içinde olsalardı ve akıl ile doğru olarak bilinebilselerdi binlerce peygamberin gönderilmesine lüzum kalmazdı. İnsanlar, dünya ve ahiret saadetini kendileri bulurdu. Allahü teâlâ, hâşâ peygamberleri boş ve gereksiz yere göndermiş olurdu. Hiçbir akıl, ahiret bilgilerini bulamayacağı, çözemeyeceği içindir ki, Allahü teâlâ, her asırda dünyanın her yerine peygamber göndermiş ve son olarak ve kıyamete kadar değiştirmemek suretiyle ve tüm dünyaya, peygamber olarak Muhammed aleyhisselamı göndermiştir. Aklı almasa da, Resulullahın bildirdiklerine inanıp amel eden kurtulur.

Bir önceki yazımız olan Akılla nakil çakışırsa başlıklı makalemizde nakil hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.