Anasayfa » Genel » Dini Bilgiler » Toplumsal Cinsiyet

Toplumsal Cinsiyet

TOPLUMSAL CİNSİYET

Toplumsal cinsiyet denilen kavram biyolojik cinsiyetten çok farklı bir kavramı tarif etmektedir. Biyolojik cinsiyet kadın ve erkek olarak gruplandırılır.Ancak toplumsal cinsiyet denilince akla gelen toplumların,kültürlerin kadın ve erkek cinsiyetine yükledikleri rollerdir.Bu yüklemeye yakıştırma da diyebiliriz.Çünkü toplumlar bazı yönlendirmeler ve kültürlerinin etkisi nedeniyle basma kalıp yargılar üreterek bu rolleri oluştururlar.

Biyolojik olarak kız ya da erkek olarak dünyaya gelmek bizim tercihimiz değildir. Çevrenin etkisi biz doğar doğmaz sarmalar. Kız çocuğu bekaretini kaybedince kadın olur.Erkekse sünnetle tam erkek olur. Bu verdiğimiz örnekler sadece ufacık yardımcı notlar. Toplumsal cinsiyet kavramı genelde toplumsal cinsiyet eşitsizliği olarak akla gelir. Bunun sebebi kalıp yargılar ve çevre baskısıyla varoluşsal halimizden ve istediğimiz hayattan farklı bir şekilde yaşamamız istendiği içindir. Erkekelerin ve kadınların yapması gereken işler diye yapay bir bölümleme yaratan toplum buna aykırı davranıldığı zaman o kişiyi kınama,ayıplama hatta hayatına kast etme eyleminde buklunabilirler.Kadın ve erkek rolleri arasında çizilen bu çizgiler neticesinde kadın ve erkeklerin yaşama aktif katılım düzeyi farklılaşacaktır.

Toplumsal cinsiyet konusuna biraz eğildiğimizde bu konunun yabana taılacak kadar basit ya da önemsiz olmadığı görülecektir. Örneğin bir evde bir kadın ve bir erkek yaşıyorsa yenilen yemeğin ardından bulaşıkları kadın yıkamalıdır. Çünkü bu böyle bilinmiş böyle görülmüştür büyüklerimizden. Şöyle bir kısa senaryo düşünelim.Evli bir çiftin evine gelen misafirler yemek yenildikten sonra ev sahibi kadının bulaşıkları yıkamasını beklerler. Kadın bulaşıkları yıkamazsa gelen misafirler tarafından pasaklı,iş bilmez olarak görülebilir. Peki erkek bulaşıkları yıkamak için tezgah başına geçerse ne olur? Muhtemelen gelen misafirler tarafından laya alınarak “light erkek” benzetmesi yaparak gülünür. Çünkü onların gözünde bulaşık kadın işidir, erkeğin ne işi olur bulaşıkla. Bu tasarladığımız bir senaryoydu. Ama gerçeklik payı yok mu? Şöyle bir hafızanızı kurcalarsanız en az bir kaç kez yaşadığınızı ya da en azından tanık olduğunuz hatırınıza gelecektir. Peki sadece yaşanmışlıklar mı?Hayır. Reklamları gözümüzün önüne getirelim. Bulaşık deterjanı,yüzey temizleyici,paspas gibi temizlik malzemelerini satma amacıyla yapılan reklamlarda kadınların oynatıldığına şahit olacaksınız. İlkokul kitaplarında,gazete köşe yazılarında kadınla temizliğinin hep yan yana kullanıldığını farkedebilirsiniz. Bazı çocuk şiirlerinde bile anne ütü yapar,baba tv izler. Televizyondaki yemek programlarında bile tüyo verilirken “evet hanımlar” diye başalnır cümlelere. Bu verdiğimiz örnekler buz dağının  görünen tarafından sadece bir örnek.

Mesleklerdeki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine kısaca bir değinelim. Kadın marangoz ya da itfaiyeci çok sık rastladığınız bir şey değil. Bunun altında da yine toplumun yargıları var. Bu işlere yönelmek isteyen kadınlar bile küçük yaştan itibaren yıldırılıyor. Erkek işi onlar sana ne oluyor diyerek. Kadın tamiri beceremez diye düşünülüyor. Ya da kadın inşaatta çalışamaz yargısı oluşturuluyor. Oysa ki özellikle anaerkil toplumlara bakıldığında kadının ağır işlerde erkekler kadar başarılı olduğu görünüyor.Kadının doğurganlığı onu zayıflatır algısı oluşturularak kadının aktif olabileceği bir çok şeyden alıkonulduğunu biliyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği elbette ki sadece kadınlar için geçerli değil. Erkekler ağlamaz, erkek çalışır kadınına bakar gibi yargı sözlerini hangimiz duymadık ki.Bir erkek duygusallığını her zaman itelemek ve saklamak zorundadır. Çünkü erkek sert görnümlü olmalıdır toplumun nazarında. Feminen renkler olarak anılan pembe,mor gibi renkleri giyimnden uzak tutmalıdır. Hatalı olsa bile özür dilememeli ya da zayıflık göstermemelidir. Eşi çalışıyorsa bile erkek evde kalıp ev işleri yapmamalıdır.Yoksa light mısın kadın gibi ev işi yapıyorsun baskısı altında kalabilir.

Medyadan,çevreden,geçmişten  beri oluşturulan yargıdan ve özellikle oluşturulmaya çalışan zoraki ve baskıcı kültürden sınırlanan ve yanlış yönlendirilmenin kurbanı olan bizler artık gözlerimizi açıp bu duruma dur demeliyiz. Dilimizin alıştığı şekilde konuşmamalı rolleri bir erkeğe ya da kadına yüklememeliyiz. Bu kadar kuşatılma altındayken çevremize doğru konuşmalıyız ki uyanış gerçekleşsin ve artık bu kırmızı çizgili roller kalksın cinsiyetler arasından.

Bir önceki yazımız olan Dünyadaki Kutsal Yerler başlıklı makalemizde Kutsal Bölge ve Kutsal yerler hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Mekruh Nedir ? Namazın Mekruhları Nelerdir?

Bir önceki yazımız olan VELAYET-İ FAKİH; TÜM MUSTA’ZAF VE MÜSLÜMANLARIN İMAMI VE REHBERİDİR!.. başlıklı makalemizi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.