Anasayfa » Doğru iman bilgileri>Kaza ve Kadere iman » Ömür, ecel değişir mi?

Ömür, ecel değişir mi?

Sual: Ecel değişebilir mi?
CEVAP
Şeyh-ül-İslam Ahmed bin Süleyman bin Kemal paşa buyuruyor ki:
Rad suresindeki, (Allahü teâlâ, dilediğini siler. Dilediğini değiştirmez. Ümm-ül-kitab, Ondadır) mealindeki âyette, levh-i mahfuz bildirilmektedir. Ümm-ül kitab, öncesiz olan kelam-ı İlahinin ismidir. Melekler, bunu anlayamaz. Zamanlı değildir. Allahü teâlâdan başka, kimse bilmez. Asla yok olmaz. Levh-i mahfuzda değişim olur. İnsanın, işine gore, ömrü ve rızkı değişir. İyiler fena, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Böylece biri ölümüne yakın, iyi işler yapmış olup, son nefeste inanç ile gider. Bir başkası fena amel işler, imansız gider. Bunun için, Resulullah efendimiz devamlı, (Allahümme, ya mukallibelkulub, sebbit kalbi, ala dinik) duasını okurdu. Hadis-i kudside, (İnsanların kalbi Rahmanın kudretindedir. Kalbleri, dilediği şeklinde çevirir) buyurulmuştur. Doğrusu, Celal ve Cemal sıfatları ile, kötüye ve iyiye çevirir. Levh-i mahfuza, kıyamete kadar gelecek insanların iyileri, said olarak, kötüleri de, şaki olarak yazıldı.

Yazgı değişmez. Kaza, kadere uygun olarak meydana gelir. Kaza, her gün fazlaca değişip, sonunda kadere uygun olunca, yaratılır. Kaza-i muallak şeklinde yaratılacağı yazılmış olan bir şey, kulun iyi ameli ile değişip yaratılmaz. İmam-ı Gazali hazretleri, (Kaza-i muallak, Levh-i mahfuzda yazılıdır. Eğer o kimse, iyi amel yapmış olup, duası kabul olursa, o kaza değişir) buyurdu. Hadis-i şerifte, (Yazgı, önlem ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan yakarış, o bela gelirken korur) buyuruldu. [Taberani]

Duanın belayı önlemesi de kaza ve kaderdendir. Kalkan oka, şemsiye yağmura siper olduğu şeklinde, yakarış da belaya siper olur. Bir hadis-i şerifte, (Kaza-i muallakı, hiçbir şey değiştiremez. Yalnız yakarış değiştirir ve ömrü, yalnız kayra, iyilik arttırır) buyuruldu. [Hakim]

Allahü teâlânın takdirinin, kısaca kaderin, Levh-i mahfuzda yazılması kazadır. Bir hiç kimseye takdir edilen bela, kaza-i muallak ise, kısaca, o kimsenin yakarış etmesi de, takdir edilmiş ise, yakarış eder, kabul olunca, belayı önler. (Ecel-i kaza)’yı da, iyilik etmek geciktirir. Fakat, (Ecel-i müsemma) değişmez.

Ecel-i kazaya bir örnek verelim:
Bir kimse, eğer iyi iş yapar, veya sadaka verir, hac ederse ömrü 60 yıl, bu tarz şeyleri yapmazsa 40 yıl takdir edilmişse, zaman tamam olunca, eceli bir an gecikmez. Birinin 3 gün ömrü kalmış iken akrabasını, Tanrı rızası için ziyaret etmesi ile, ömrü 30 yıla uzar. 30 yıl ömrü olan da, akrabasını terk etmiş olduğu için, ömrü 3 güne iner.

Takdir, ezelde Levh-i mahfuzda yazılmıştır. Doğrusu, Levh-i mahfuzda olacak değişimler ve ömürlerin artması ve kısalması da, ezelde yazılmıştır ki, buna kaza-i muallak denir. (Lübab-üt-te’vil)

Allahü teâlânın kaderi [ezeldeki ilmi] iyi mi ise, Levh-i mahfuzdaki değişimler, ona uygun olur.

Hazret-i Ömer yaralanınca, Ka’bül-ahbar, “Ömer daha yaşamak isteseydi, yakarış ederdi. Bu sebeple onun duası normal olarak kabul olur” buyurdu. İşitenler şaşırıp, “(Ecel, bir an gecikmez ve vaktinden ilkin gelmez) mealindeki âyet-i kerimeye ne dersin” denilince, buyurdu ki: “Evet, ecel hazır olunca, gecikmez. Fakat, ecel hasıl olmadan ilkin, sadaka ile, yakarış ile, iyi amel ile, yaşam uzar. Fatır suresinde, (Her insanın ömrü ve ömürlerin kısalması yazılıdır) buyuruluyor.”) [Levh-i Mahfuz ve Ümm-ül-kitab]

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Tüm hayvanların ecelleri, tesbihlerine bağlıdır. Tesbihleri bitince, Allahü teâlâ onların ruhunu kabzeder.) [Beyheki]

(Her şeyin belli bir eceli vardır.) [Buhari]

Emali‘deki, (Öldürülen kişinin eceli, o anda, ömrü ortadan kesilmiş değildir) ifadesini Ahmed Asım efendi şöyleki açıklamaktadır:
(Öldürülen kimsenin [ve intihar edenin] o anda eceli gelmiştir. Ömrü ortadan kesilmemiştir. Her insanın eceli bir tanedir.)

Öldürülen kimse, eceli geldiği için ölür; fakat bunu öldüren de, cezasını görür. İntihar eden de eceli geldiği için ölür. Hepimiz, eceli ulaşınca ölür. Araf suresi 34. âyetinde mealen, (Ecelleri ulaşınca, onu azıcık ileri-geri alamazlar) buyuruldu. Şahıs doğmadan ilkin, ne kadar yaşayacağı takdir edilmiştir. Şahıs, nerede ölür, tevbe ile mi ve tevbesiz mi, hangi hastalıktan, inanç ile mi, imansız mı gider, hepsi levh-i mahfuza yazılmıştır. (Miftah-ül-cenne)

Eceli gelen ölür
Sual:
Bir kimse, başka birini öldürdüğünde, öldürmeseydi o hâlâ hayatta olurdu yada başka bir sebeple ölürdü diye düşünmek doğru olur mu?
CEVAP
İkisi de yanlıştır. Katilin, kendi arzusuyla, o kimseyi, ne maksatla ve iyi mi öldüreceğini Allahü teâlâ öncesiz bilimsel ile bilmiş olduğu için, kaderini o şekilde yaratmıştır. Bu, değişikliğe uğramaz. Bir de, Tanrı öyleki yazdığı için öldürdü demek de yanlış olur. Allahü teâlâ, bilmiş olduğu için, olacak şeyi kaderine yazmıştır. Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, (Yazgı, Allahü teâlânın öncesiz bilimsel ile bilmesidir. Zorla yaptırması demek değildir) buyuruyor.

Kaderi değişiklik yapmak
Sual:
(Trafik kazasında ölmek, intihar etmek yada makineye bağlı hastanın hortumunu çekmek, nefesler sayılı olduğundan, kaderi değişiklik yapmak olur. İntihar etmeseydi, kazaya kurban gitmeseydi, hortumu çekilmeseydi daha fazlaca yaşardı) deniyor. İnsan, kaderini değiştirebilir mi?
CEVAP
İntihar etmek ve hastanın hortumunu çekmek caiz değilse de, kaderi değiştirmekle alakası yoktur. Yazgı, insanların iyi mi yaşayıp iyi mi öleceğini, Cennete yada Cehenneme gideceğini, Allahü teâlânın bilmesi anlama gelir. Demek ki alınyazısı, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir, zorla yaptırması değildir. Kaza ise, kaderde bulunan şeyleri, zamanı ulaşınca yaratmasıdır. Saygın din kitaplarındaki bilgiler şöyledir:
Eceli gelmeden kimse ölmez. Her türlü ölüm, eceli gelmiş olarak, kaderiyle ölmektir. Doğrusu intihar eden yada öldürülenin ömrü ortadan kesilmiş olmaz. O anda eceli gelmiştir, kısaca ömrü biterek ölmüştür. Her insanoğlunun bir tek eceli vardır.

İnsan yapmış olduğu işleri kendi yaratmıyor. İrade-i cüziyye ile meydana getirilen işlerin yaratıcısı kısaca hayrın ve şerrin yaratıcısı Allahü teâlâdır. Hayrın ve şerrin Tanrı’tan bulunduğunu inkâr etmek, (İntihar eden takdir-i ilahiyi değiştirir) demek küfürdür. Allahü teâlâ, onun intihar edeceğini normal olarak bilir. (Yaratan asla bilmez mi?) buyuruyor. Tanrı’ın verdiği ömrü kimse değiştiremez. Birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Tanrı’ın takdir etmiş olduğu ecel [ölüm] ulaşınca artık o ertelenmez.) [Nuh 4]

(Sizi yaratan, sonrasında ölüm zamanını takdir eden sadece Odur.) [Enam 2]

(Her ümmetin bir eceli vardır, ulaşınca ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gider.) [Araf 34]

Demek ki, (İntihar etmeseydi, kazaya kurban gitmeseydi, hortumu çekilmeseydi daha fazlaca yaşardı) demek yanlış olur.

İlaç kullanmak ve ecel
Sual:
İlaç almak, yakarış okumak, ameliyat olmak ölüme engel olur mu? İnsanın ömrünün uzamasına sebep olur mu?
CEVAP
İlaç almak, âyet-i kerime ve yakarış okumak, üflemek ve yanında taşımak, insanoğlunun ömrünü uzatmaz, ölüme engel olmaz. Eceli geciktirmez. Ömrü olanın dertlerini, ağrılarını giderip, sağlıklı, rahat ve neşeli yaşamasına sebep olurlar. Kalb nakli ve beyin, böbrek, ciğer şeklinde ameliyatlar, aşılar, serumlar, ölüme engel olmaz. Ömrü olanlara yararlı olur. Eceli gelen fazlaca kimsenin ameliyat esnasında öldüklerini bilmeyen yoktur.

Ecel ve rızık
Sual: Rızık ve ecel değişir mi? Örneğin gömü gören kimsenin rızkı artmış mı olur? İntihar eden yada vurularak öldürülen, eceliyle ölmemiş mi olur?
CEVAP
Hayır, ecel de, rızık da değişmez. Bunlar ezelde takdir edilmiştir, kısaca her insanın rızkını ve ecelini Allahü teâlâ ezelî ilmiyle bilir. Gömü bulacaksa, ezelde, gömü bulacak, varlıklı olacak diye takdir edilmiştir. Takdir edilenden fazla yada noksan olmaz. Ecel de öyledir. İntihar edecekse yada trafik kazasında ölecekse, gene öyleki takdir edilmiştir. Takdirin dışına çıkılamaz. Ecelsiz ölüm olmaz. (Eceliyle öldü) yada (Eceliyle ölmedi) şeklinde sözler fazlaca yanlıştır. Iyi mi ölürse ölsün, hepimiz kesinlikle eceliyle ölür. Bir âyet-i kerime meali:
(Ecel bir an gecikmez ve vaktinden ilkin de gelmez.) [Araf 34]

Rızık da, aynen ecel gibidir. Asla kimse, takdir edilen rızkını tüketmedikçe ölmez. Eceli takdir eden şeklinde, rızkı da gönderen Allahü teâlâdır. İki âyet-i kerime meali:
(Yeryüzündeki her canlının rızkı, Tanrı’a aittir.) [Hud 6]

(Nice canlı, rızkını kendisi elde edemez. Sizin de, onların da rızkını Tanrı verir.) [Ankebut 60]

Yoksul gömü bulsa, varlıklı batkı etse, takdir edilen rızkı gene değişmez.

Sual: Bazı hastalara ve kaza geçirenlere, hastaneye yetiştirilseydi, hekim bulunsaydı ölmezdi deniyor. Bu şekilde söylemek ve düşünmek, dinimiz açısından doğru mudur?
Yanıt: Hekim ve ilaç bulmak, takdire bağlıdır. Allahü teâlâ, takdirine gore sebepleri yaratmaktadır. Bir yeri kesilen insanoğlunun eceli gelmedi ise, damarı bağlanır, ilaç verilir, ölmez. Eceli gelmiş ise, damarı bağlayacak biri bulunamaz, kanı akar, mikrop kapar ve ölür. Kalbi, yüreği hasta olana, ölmek suretiyle olan bir başkasının sağlam yüreği takılıp takılmaması da, ecelin gelip gelmemesine bağlıdır. Kalbin değiştirilmesi de hastayı muhakkak iyi yapmıyor, çoklarının hayatını kaybetmesine de sebep olmaktadır.

İnsanın ömrü değişebilir mi?
Sual: İnsanların ömürlerinde değişim olur mu, eğer oluyorsa, bu hâl, hepimiz için geçerli midir?
Yanıt:
Bir kimsenin ömrü bitince, zaman tamam olunca, ecel bir an gecikmez. Birinin üç gün ömrü kalmış iken akrabasını, Tanrı rızası için ziyaret etmesi ile, ömrü otuz seneye uzar. Otuz yıl ömrü olan kimse de, akrabasını terk etmiş olduğu için, ömrü üç güne iner. Tefsîr-i Hâzin kitabında diyor ki:
“Takdir, ezelde Levh-i mahfûzda yazılmıştır. Sonradan bir şey yazılmaz. Levh-i mahfuzda; olacak değişimler, ömürlerin artması ve kısalması, ezelde yazılmıştır ki, buna kazâ-i mu’allak denir. Allahü teâlânın kaderi, kısaca ezelde bilimsel iyi mi ise, Levh-i mahfûzdaki değişimler, ona uygun olur. Hazret-i Ömer yaralanınca, Ka’bül-ahbâr hazretleri buyurdu ki: ‘Ömer radıyallahü anh daha yaşamak isteseydi, yakarış ederdi. Zira onun duası normal olarak kabul olur.’ İşitenler şaşırıp, ‘Iyi mi bu şekilde söylüyorsun, Allahü teâlâ meâlen, (Ecel, bir an gecikmez ve vaktinden ilkin gelmez) buyurdu’ dediklerinde, ‘Evet, ecel hazır olduğu zaman gecikmez. Fakat, ecel hasıl olmadan ilkin, sadaka, yakarış ve amel-i salih ile, yaşam uzar. Zira Fâtır sûresinde meâlen; (Her insanın ömrü ve ömürlerin kısalması hep yazılıdır) buyurulmaktadır’ dedi.”

Sual: Hasta olan bir kimsenin, ilaç kullanımı ve yakarış etmesi ile ömrü değişir mi?
Yanıt: İlaç almak, âyet-i kerime ve yakarış okumak, bu tarz şeyleri yanında taşımak, insanoğlunun ömrünü uzatmaz, ölüme engel olmaz, eceli geciktirmez. Ömrü olanın dertlerini, ağrılarını giderip, sağlıklı, rahat ve neşeli yaşamasına sebep olurlar. Kalp nakli ve beyin, böbrek, ciğer şeklinde ameliyatlar, aşılar, serumlar, ölüme engel olmaz. Ömrü olanlara yararlı olur. Eceli gelen fazlaca kimsenin ameliyat esnasında öldüklerini bilmeyen yoktur.

Bir önceki yazımız olan Nasip meselesi başlıklı makalemizde meselesi ve nasip hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

Şık ve güzel giyinmek

Sual: Zenginin eski elbise giymesi uygun mudur?CEVAP Resulullah efendimiz, eski elbiseli birine, (Malın yok mu?) …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.