Anasayfa » Dini Sohbet » Müslüman Olmak

Müslüman Olmak

Müslüman olmak dünyalar eder, su olup aşkın selinde akmaya benzer

Müslüman olmak şafak gibi gökyüzünde doğmaya benzer

Terimsel olarak Kelime-i Şehadet getiren herkese Müslümandiyoruz. ‘Ben müslümanım’ diyen kimseye de açıkça Hakk’ı inkar etmediği sürece bir söz söylemeye ne hakkımız ne de haddimiz vardır. Lakin benim burada değinmek istediğim husus; müslüman olduğumuzu iddia eden kişiler olarak gerekli bedelleri ödüyor muyuz? Bize emredildiği gibi, olması gerektiği gibi, üzerimize düşen sorumlulukları biliyor muyuz? Bu sorumluluk bilinciyle yaşıyor muyuz? İddia edenler diyorum çünkü ‘müslümanım’ demek büyük bir iddiadır, ispat gerekir. Allah bu iddiamızın doğruluğunu, yansımalarını, gerekliliklerini üzerimizde görmek ister. Dünya bu yüzden yaratılmamış mıdır? Ne diyor Rabbimiz; “İnsanlar, ‘Biz inanıyoruz!’ demekle hiç imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sanıyorlar?” *

 

Öyleyse;

           Müslümanım demek büyük bir iddiadır!

          Müslüman olmak ciddi bir imtihandır!

 

Peki biz bu imtihanın neresindeyiz? Bu imtihanda kaybedenlerden mi yoksa kazananlardan mı olacağız?

 

Birilerine göre iman kalpte hapsolmuş.. Ara sıra ibadethanelerde özgür kalmasında bir sakınca bulunmayan, kendi dahil kimsenin hayatında söz hakkı olmayan, dünya zevklerinden de mahrum bırakılmayan bir iman! Bu öyle bir iman ki; kendine benzemeyenin açığa çıkmasını hazmedemeyen, yaşanmasına ise asla müsade etmeyen bir iman…!

 

Birilerine göre ise iman etmek bir yaşama biçimi..Evet onun yeri kalptir, ancak kalpte hapsedilerek değil, kalpten başlayarak bütün bir bedeni düzelterek ve akabinde bir hayat sistemi olarak karşımıza çıkarak, basamak basamak bizi ait olduğumuz yere götürecek bir iman…

 

Herkes iman ettiği gibi yaşayacaksa, inandığı değerler üzerine bir hayat inşa edecekse, kimse kimseye dokunmayacaksa sorun da çıkmayacaktır! Ama bir yerlerde hep bir sorun varsa, hep bir eksiklik varsa, hep bir mağduriyet varsa durup bir düşünelim: Neden? Ya biz imanımızı birilerinin istediği şekilde kalplerimize hapsettik, ya da hapsetmediğimizi sanarak kendimizi avuttuk..’La ilahe illallah’ dedik, oturduk…’La ilahe illallah’ dedik vicdanımızı rahatlattık… Öyle ya biz müslümandık! Halbuki böyle mi yapmıştı İbrahim (as)? Bedellerin en ağırını ödemeye hazır değil miydi inandığı gibi yaşamak için.. Ateşe atıldı, hazırdı… Oğlunu kurban edecekti, hazırdı…Çünkü müslümandı İbrahim Peygamber..Çünkü iman etmişti.. Ötesine gerek yoktu.. Şimdi dönüp bir de kendimize bakalım; layıkıyla iman ettik mi? İmanımızın hakkını verebildik mi? Allah için ne yaptık? Geriye dönüp baktığımızda elimizde ne var? Kaç günü O’nun istediği gibi yaşadık? Kaç kişiye O’nu anlattık? O bilinsin, duyulsun diye kaç adım attık? İş korkusu, aş korkusu düşünmeden kaçımız direndi? Kaçımız sadece O’nun dini üstün olsun diye mücadele etti? Kaçımız ensar-muhacir kardeşliğini öğrendi? Adaleti kaçımız savundu?

Kalplere hapsedilen imanın, cesaretimizle birlikte onurumuzu da kelepçelediğini ne zaman fark edeceğiz? Bizden neler götürdüğünü görmüyor muyuz? Harekete geçmek için NEYİ BEKLİYORUZ?

(İnandığı dava için bedel ödemekten korkmayan, kaçmayan bütün Müslüman kardeşlerime ithaf ediyorum..)

 * Ankebut Suresi: 2.ayet..

Bir önceki yazımız olan Sefer ve Yürüyüş Halinda Olmak başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Kontrol Et

Hepimiz Din Kardeşiyiz

Evet kardeşlerim bunu oncelikle kendimize soralım. İslam kardeşliği islam kardeşliğinin gerekliliklerini anlatcaz inş. Hepimiz biliyoruz …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.