Eşsiz Önderimiz, Rehberimiz Rasülullah ise eğer,
Boyundan büyük işlere kalkışmak durumundayız, sahabeler öyle yapmışlardı çünkü.
Cennete geç kalmaktan endişe edenlerden olabilmek,
Cehenneme düçar olmaktan sakınmak,
Allah müminlere koşun derken biz nasıl olurda uyuşuk uyuşuk oturabilir, yatabilir ve uyuyabiliriz? Nasıl Bekleriz?
Kur’an’ın çağrısı yüreklerimizde yer etmedi mi?
Oturanlar, yatıp uyuyanlar, sürünenler ve yürüyenler, koşan, caymayan vazgeçmeyenlerle bir olurlar mı hiç?
Gerek ağır gerekse hafif, güçlü yada zayıf, genç yada yaşlı, zengin yada fakir sefer halinde olmak. Sefer ekseninde, yolda, yürüyüş bilincinde olmak, teslim olduğumuz Allah’a kulluğumuzun gereğidir.
Hayat seyrü sefer halinde olmak içindir Yan gelip yatmak için değil.
Her ne pahasına olursa olsun, yürüyüşün sürmesi lazımdır.
İlahi rızaya ancak yürüyenler ulaşabileceklerdir.
Yerinde sayanlarınsa yürüyenlerden daha çok gürültü çıkaracakları bilinen gerçeklerdendir.
Rasulün çizdiği yolda, Kur’an’ın etrafında canı pahasın ölümüne, kenetlenip söz vererek ve bey’atlaşarak, kılıç sallamak veya tetik düşürmek suretiyle hedefe varmak için çırpınanlar ve düşmana hedef olmaktan çekinmeyenler; hep mücadele bilincini diri tutan direniş erleri olmuştur.
Fetih ve Şehadet bilinci, Ahde sadakat göstermek hep yürüyenlerin, ayaktakilerin, kıyam erlerinin meziyetleridir. (33 Ahzab 23), (48 Fetih 17,18,19)
Hareketsizlik; hantallık, kokuşma, çürüme, değersizlik, fitne, nifak, bölünme, izzetsizlik ancak; hareketle, iş ve duruşla, salih amelle, giderilebilir, alt edilip dönüştürülebilir. İzzet ve Şerefe sadece bu şekilde ulaşılabilir.
Hak Batıla galebe çalacaksa eğer, bu Allah’ın Ordusu Cündullah ile Allah’ın Hizbi Hizbullah ile Allahın İpi Hablullah ile Allahın Boyası Sıbğatullah ile mümkün olacaktır.
“Ya eyyühel Müddesir”, “Ya eyyühel müzzemmil” uyarıları, yatanlar, oturanlar için değil ancak, yürüyüş ve sefer bilincindeki direniş erlerinin omuzlarına bir yük yüklemektedir.
Bizler, bir ömür kalkıp uyaran, yürüyen, koşan bir nebî’nin ümmeti isek eğer; oturduğu yerden ahkâm kesen, yan gelip yatan, elverişli zaman ve fırsatları kollayan asalak takipçileri olamayız, olmamalıyız. Her an hareket halinde ve uyanık olmalı, sürekli seyrü sefer halinde koşturmalı, içe kapananlardan olmamalıyız.
Gündeme takılmadan ama gündemi atlamadan..
Zillete değil İzzete talip olmak imanın gereğidir..
Rasülullah’ı ananlardan değil, anlayan ve yaşayan yaşatanlardan olmalıyız.
O’nda bizim için güzel örnekler vardır (Direniş ve mücadele eksenli bir hayatın örnekleri)
Sözünü etmek ve yaşamak, birbirinden çok farklı şeylerdir.
Hz Peygamber; kendisinden sonra, kendisi gibi bir hayatı aynı samimiyet ve sorumluluk misyonuyla yaşamamıza rehberlik etmesi için gönderilmiş bir ilahî armağan idi.
Ya Hüseynî bir direniş kuşanmakla kıyama durarak Hüseyince bir iş yapacak, ya da Zeynebî bir mesajı çağa taşıyabilmek için Zeynepçe bir feryadı / haykırışı yüklenip yükselteceğiz.
Muvahhidler için bunların dışında üçüncü bir yol asla yoktur ve hiç bir zaman da olmayacaktır.
Hedef belirleyerek, İstikamet üzere, Hareket edilecek, Bir Yürüyüşe koyularak, Yüreklice, Salih ameller bizleri bekliyor…
Bir önceki yazımız olan İslâm Kiminle ve Nasıl Gelecek ! başlıklı makalemizde islamiyetin doğuşu ve islamiyetin gelişi hakkında bilgiler verilmektedir.