İslam’ın beş şartından biri olan Zekât mali bir ibadettir ve hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır. Zekât malın bir bölümünü Müslüman olan fakire vermek demektir. Zekât zamanı gelince yerine getirilmesi gereken bir ibadettir Hangi haller zekât sayılmaz? Aile bireyleri birebirine zekât veremez. Müslüman olmayan kimseye zekât verilmez. Zekât Müslüman olan kimsenin halkı olup, Müslüman olmayana sadaka verilebilir. Kamuya ait olan yerler için (Cami, çeşme, yol köprü) gibi yerlere zekât verilmez. Zira Zekatın esası temliktir.Kamuya ait alanlarda temlik vasfı yoktur.. Yani zekât, verilecek kimsenin mülkiyetine geçmesi gerekir. Ölünün kefeni ve borçları zekât ile karşılanmaz. Yukarıda ki durum geçerlidir.
Çünkü burada da temlik durumu bulunmamaktadır. Malların zekâtı mal olarak verilebileceği gibi değerleri para olarak ta verilebilir.
Zekâtı birkaç fakire azar azar vermektense tek bir fakire verip ihtiyacını karşılamak daha doğrudur.
Ancak bir fakire nisap miktarını bulacak şekilde fazla zekât vermek mekruhtur.
Zengin bir kimse evinde kiracı olarak oturan kimseden kira almaz ve bunu zekâta sayarsa bu zekât olmaz. Zekâtta geçerli olan temlik esasına göre burada fakirin mülkiyetine herhangi bir şey girmemektedir. Yedirilen yemek zekâttan sayılmaz. Önemli günlerde fakir olan çalışanlar ve çocuklara verilen hediye ve armağanlar zekât niyetiyle verilebilir. Zengin bir kimse bir fakire borç verip sonra bunu zekâta saymak isterse, borç verdiği para fakirin elinde olmalıdır Eğer fakir bu parayı harcamışsa, artık bu paranın zekâta niyet edilmesi sahih olmaz.
Fakirdeki alacağını zekâta saymak isteyen kimse alacağı kadar parayı fakire verir. Fakir bu parayla zekâtı kendine veren kimseye olan borcunu öder. Bu şekilde bir taraf zekâtını verirken diğer taraf borcunu ödemiş olur.
Verilen zekâttan geri dönülmez.
Bir önceki yazımız olan VELAYET-İ FAKİH; TÜM MUSTA’ZAF VE MÜSLÜMANLARIN İMAMI VE REHBERİDİR!.. başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.