Anasayfa » Doğru iman bilgileri>İman ve İslam » Ölmeden önce Allah’a ulaşmak

Ölmeden önce Allah’a ulaşmak

Sual: Bazıları, Kur’anda geçen her hidayet kelimesini, ruhun ölmeden önce Allah’a yetişmesi olarak tanım ediyorlar. Bu manada bir âyet yada hadis var mıdır? Allah’a ulaşmak ne anlama gelir?
CEVAP
Hayır, o manada bir âyet ve hadis yoktur. Hiçbir İslâm âlimi de, bu tarz bir olay söylememiştir.

Hidayet; doğru yol, hak yol, İslamiyet anlama gelir. Zıttı dalalettir. Hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak görüp doğru yola girmek. Dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak, inanç etmek, Müslüman olmak anlama gelir.

Esma-i hüsnadan olan Hâdi ve Mehdi, hidayet eden, doğru yola ileten anlama gelir.

Allah’a ulaşmak diye bir tabir yok, Allah’a kavuşmak tabiri vardır. Bu da ölmeden önce ruhun Allah’a yetişmesi değildir.

Hidayet kelimesi geçen âyetlerden bazılarının mealleri:
(İnne hüdallahi hüvel hüda = Tanrı’ın hidayet yolu [İslamiyet] doğru yolun tâ kendisidir.) Bu âyetin Türkçe’ye uygun tercümesi şöyledir: (Doğru yol, sadece Tanrı’ın yoludur.) [Bekara120]

(İnnelhüda, hüdallahi = Doğru yol, şüphesiz Tanrı’ın yoludur.) [Al-i İmran 73]

(Ülaikellezine, hedahümullahü = İşte onlar, Tanrı’ın hidayete eriştirdiği [doğru yola ulaştırdığı] kimselerdir.) [Zümer 18]

(Vellezine-h-tedev zadehüm hüda = Hidayete erenlerin [Doğru yola girenlerin] Tanrı hidayetlerini artırır.) [Muhammed 17]

(Ve men yü’min billahi yehdi kalbehü = Kim Tanrı’a inanırsa, Tanrı onun kalbini hidayete [doğruluğa] ulaştırır.) [Tegabün 11]

(Ve yezidullahüllezine-h-tedev hüda = Tanrı, hidayete [imana] kavuşanların hidayetini artırır.) [Meryem 76]

(Vallahü yehdi men yeşâü ila sıratım müstekîm = Tanrı dilediğini doğru yola hidayet eder [eriştirir.]) [Bekara 213]

(Seyehdihim = Onları hidayete erdirir [doğru yola kavuşturur.]) [Muhammed 5]

(Hedena li haza ve ma künna li nehtedi = Eğer Tanrı bizlere hidayet vermeseydi kendiliğimizden hidayete kavuşamazdık.) [Araf 43]

(Ülaikellezine-ş-terev-üd-dalate bil hüda = Onlar doğruluk yerine sapıklığı satın alanlardır.) [Bekara 175]

(İnneke la tehdî men ahbebte velakinnallahe yehdî men yeşâü = Sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin [Müslüman yapamazsın], Tanrı ise, dilediğine hidayet verir.) [Kasas 56]

(Vallahü la yehdil kavmezzalimin = Tanrı zalimleri hidayete kavuşturmaz.) [Tevbe 19]

(Leyse aleyke hüdahüm = Onları hidayete erdirmek senin vazifen değildir.) [Bekara 272]

Hidayetle ilgili birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Eshabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz. Eshabımın ihtilafı [farklı ictihadları] sizin için rahmettir.) [Taberani, Beyheki, İbni Asakir, Hatib, Deylemi, Darimi, İ. Münavi, İbni Adiy]
(Rabbim vahyetti ki: Ey Resulüm, Eshabın gökteki yıldızlar gibidir. Bazısı daha parlaktır. Onlardan birine uyan hidayet üzeredir.) [Deylemi]

(Birinin hidayetine [imana gelmesine] sebep olan Cennete girer.) [Buhari]

(Hidayete kavuşturmak, dalaletten uzaklaştırmak için çalışan salih âlimlerin sohbetinde bulunun.) [İ. Maverdi]

Hidayet ne anlama gelir?
Sual:
14 asırdır gelen İslam âlimleri, hidayet kelimesini doğru yol olarak çeviri etmişlerdir. Hâlbuki hidayet, dünyada Allah’a ulaşmak anlama gelir. Öyleki değil mi?
CEVAP
Asla öyleki değil. Burada tüm İslâm âlimleri kötülenmekte, hâşâ hidayet kelimesine yanlış mana vermekle suçlanmaktadır. Oysa Allahü teâlâ, (Bilmiyorsanız âlimlere problem) buyuruyor. Peygamber efendimiz, (Âlimler, benim ve öteki Peygamberlerin vârisleridir) buyuruyor.

Bugüne dek, hiçbir İslam âlimi, hidayeti Allah’a ulaşmak olarak bildirmemiştir. Dört mezhebin kurucusu (İmam-ı a’zam, imam-ı Malik, imam-ı Şafii, imam-ı Ahmed) şeklinde büyük âlimler, mezhepteki büyük âlimler, örnek olarak imam-ı Gazali, imam-ı Rabbani, imam-ı Ebu Yusuf, imam-ı Muhammed, imam-ı Nevevi şeklinde âlimler, Seyyid Abdülkadir-i Geylani, Cüneyd-i Bağdadi şeklinde yüzlerce kerameti görülen velilerden hangisi, hidayet kelimesi Tanrı’a ulaşmaktır demiştir? Hangi müfessir tefsirinde hidayeti Tanrı’a dünyada ulaşmak diye bildirmiştir? Binlerce âlimden biri gösterilemez.

İslam âlimlerine düşmanlığın sebebi nedir? Sebebi hidayeti İslamiyet olarak bildirmeleri ve dinin komut ve yasaklarını aynen Resulullah efendimizin bildirdiği şeklinde açıklamaları değil mi? Niye İslam âlimleri ölçü alınmıyor da, sapık kimseler ölçü alınıyor?

Bugüne dek İslam dini tamamlanmamış mi geldi? Bazı sapıklar, hocamız gelene kadar İslamiyet eksikti o tamamladı diyorlar. 1400 senedir İslamiyet tamamlanmamış mi geldi? Hâşâ Allahü teâlâ mı tamamlanmamış bildirdi? Hâşâ, Peygamber efendimiz mi tamamlanmamış bildirdi, tamamlanmamış mi deklare etti?

Hidayet yol demek değildir. Doğrusu sebil ve sırat demek değildir. Köprü falan değildir. Hidayet = İslamiyet anlama gelir. İslamiyet ise Allahü teâlânın gösterdiği doğru yol anlama gelir. Onun için hidayete doğru yol deniyor. Zıddı da, dalalettir, sapıklıktır.

Hidayet; Hakkı hak, bâtılı bâtıl olarak görüp doğru yola girmek, dalâletten ve bâtıl yoldan uzaklaşmak, inanç etmek, Müslüman olmak anlama gelir.

Hidayet, Tanrı’ın istediği dindir, Tanrı’ın istediği yoldur. Yol kelimesi bunu güzel açıklamış olduğu için tüm İslam âlimleri yol olarak bildirmişlerdir. Piyasadaki yanlış doğru tüm mealler hidayete, doğru yol anlamını vermişlerdir. Doğrusu İslamiyet demişlerdir. Ulaşmak diye bir ucube meydana getirmemişlerdir.

Hidayet İslamiyet’e girme, İslamiyet’i kabul etmek anlama gelir. İslamiyet ise doğru yoldur. O halde hidayet doğru yol anlama gelir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Tanrı, kime hidayet etmek isterse, onun göğsünü İslamiyet için genişletir.) [Enam 125]

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Allahü teâlâ, beni âlemlere rahmet ve hidayet için gönderdi.) [Ebu Nuaym]

(Hidayet benim elimde değildir. Şeytan da Allahü teâlânın yasak kıldığı şeyleri süslü, cazip gösterir. Saptırmak da onun elinde değildir.) [İ.Adiy]

İmanın şartı yedi değildir
Sual:
(Ruhun Tanrı’a ulaştırılmasına inanmak imandır. İmanın şartı 7 dir. Şer Tanrı’tan değil, nefstendir) demek doğru mudur?
CEVAP
Şer nefisten demek, Allahü teâlânın yaratıcılık sıfatına ortak olanlar var anlama gelir. Allahü teâlâ, günahlarımız sebebiyle bizlere bela gönderiyor, belayı biz yaratmıyoruz, biz cezaya layık oluyoruz, Allahü teâlâ da ceza veriyor. Tanrı kullarına zulmetmez.

Allahü teâlâ şöyleki buyuruyor:
(Kendilerine bir iyilik dokununca, “Bu Tanrı’tan” derler; başlarına bir fenalık erişince de “Bu senin yüzünden” derler. Küllün min indillah [Hepsi Allah’tandır] de, bunlara ne oluyor ki bir türlü söz anlamıyorlar.) [Nisa 78]

Sual:
İman hadisinin Arapça’sının sonunda Tanrı’a ölmeden önce ulaşmak ifadesi yok mu? Türkçe’ye çevirenler bunu ilave etmemiş mi?
CEVAP
Yalanın böylesi de asla görülmemiştir. Ölmeden önce Allah’a ulaşılmaz.
İman hadisinin Arapça’sı şöyledir:
(Amentü billahi ve Melaiketihi ve Kütübihi ve Rüsülihi vel Yevmil-ahiri ve bil Kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel-basü badelmevti hakkun. Eşhedü en La ilahe illallah ve Eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü) [Buhari, Müslim, Nesai]

Şerrihi minallahi teâlâ = Şer de Tanrı’tandır deniyor. Bu meşhur hadis iyi mi inkâr edilir ki?

Türkçesi de şu:
(Ben Allah’a ve meleklere ve kitaplara ve peygamberlere ve ahiret gününe,
[yani Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana] ve kadere, hayrın ve şerrin Tanrı’tan olduğuna ve ölüme, öldükten sonrasında dirilmeye inanç ettim. Tanrı’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın Onun kulu ve resulü olduğuna şehadet ederim.) [Buhari, Müslim, Nesai]

Sual:
Yunus 7-8 de, Eğer şahıs Tanrı’a ulaşmayı dilemezse ateşe gider denmiyor mu?
CEVAP
Tefsir âlimleri Allah’a kavuşmanın ne demek bulunduğunu şöyleki açıklıyorlar:
([Dirilmeyi inkâr edip, hesap için] Bizlere kavuşmayı ummayanlar, [ahiretten gafil olduklarından dolayı] dünya hayatına razı olup [dünyayı ahirete tercih ederek] bununla rahatlayanlar ve âyetlerimizden [Yaratanın varlığını gösteren delillerden] gafil olanlar, işledikleri [günahlar] yüzünden Cehenneme gideceklerdir.) [Yunus 7-8] (Öldükten sonrasında Allah’a kavuşmayı inkâr, dirilmeyi inkârdır. Ölmeden önce Allah’a kavuşulmaz.)

Sual:
Nisa 79 da hayır Tanrı’tan, şer nefsinizdendir buyuruluyor mu?
CEVAP
Hâşâ nefsimiz yaratıcı değildir, şerri de yaratamaz, hayrı da. Her şeyin yaratıcısı yalnız Allahü teâlâdır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Her şeyin yaratıcısı Tanrı’tır.) [Zümer 62, Mümin 62]

(Rabbin, kendi istediğini yaratır, dilediğini seçer. Onların seçim hakkı yoktur.) [Kasas 68]

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kaderin, hayrın ve şerrin Tanrı’tan olduğuna inanmayan mümin değildir.) [Tirmizi]

Allah’a kavuşmayı inkâr
Sual:
Kur’anda (Allah’a kavuşmayı inkâr eden kâfir olur) deniyor. Allah’a kavuşmak nedir? İmanın şartı 7’dir diyenler, (Allah’a dünyada kavuşmayı kabul etmeyen kâfirdir) diyorlar. Bu ne anlama gelir?
CEVAP
Din yeni gelmedi. Dinde bilinmeyen bir husus yoktur. Dinin sahibi var, Peygamberi var. Onların komut ve yasakları var. Tanrı Resulünü devreden çıkarmak, Onun bildirdiklerine inanmamak, açıklamalarını beğenmemek dinsizliktir.

Allah’a kavuşmanın ne demek bulunduğunu, Resulullah ve Onun vârisleri şöyleki açıklıyor:
Allah’a kavuşmayı inkâr etmek, dirilmeyi inkârdır, Cenneti, Cehennemi, doğrusu ahireti inkârdır. Tanrı’ın tinsel huzuruna çıkmayı inkârdır.

Likaullah doğrusu Tanrı’a kavuşmakla ilgili bazı âyet mealleri şöyledir:
(Köşeli ayraç içindeki açıklamalar Beydavi, Celaleyn, Medarik, Kurtubi şeklinde saygın eserlerden alınmıştır.)

(Allah’a
[Rahmetini umup azabından korkarak, Onun rızasına] kavuşmak isteyen, bilsin ki Tanrı’ın atama etmiş olduğu o zaman [ahiret] elbet gelecektir.) [Ankebut 5] (Kavuşma günü ahirettir.)

(Ey insan, sen Rabbine çalışıp çabalarsın, sonunda [ahirette] Ona kavuşacaksın.) [İnşikak 6] (Hayır ve şer ne yaptıysan kıyamette onların karşılığına kavuşacaksın [Beydavi])

(Denilir ki: Bu güne [kıyamet gününe] kavuşacağınızı unuttuğunuz [inkâr ettiğiniz] şeklinde, ikimiz de bugün [Kıyamet günü] sizi unuturuz [Cezalandırırız]. Yeriniz ateştir, yardımcılarınız da yoktur. [Sizi Cehennem azabından hiç kimse kurtaramaz]) [Casiye 34]

(Bu güne kavuşmayı unutmanızın [inanmayışınızın] cezasını şimdi görün. İşte ikimiz de sizi unuttuk [Azaba maruz bıraktık], yaptıklarınıza karşılık sonsuz azabı tadın!) [Secde 14] (Ahiret gününe kavuşmayı inkârın, dirilmeyi inkâr olduğu bildiriliyor.)

(Tanrı’a kavuşmayı [dirilmeyi] yalanlayanlar, hakikaten hüsrana uğramışlardır. Kıyamet günü ansızın erişince onlar, günahlarını sırtlarına yüklenmiş olarak, “Dünyada yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bizlere” derler. Bakın yüklendikleri günah ne kötüdür.) [Enam 31]

(“[Ölüp] toprakta kaybolduğumuz süre, hakikaten biz tekrardan yaratılacak mıyız” derler. Doğrusu onlar Rablerine kavuşmayı [dirilmeyi] inkâr ediyorlar.) [Secde 10] (Allah’a kavuşmayı inkârın, dirilmeyi inkâr olduğu bildiriliyor.)

(Sabır ve namazla Allah’a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarına, Ona döneceklerine inanan ve Tanrı’tan korkanlardan başkasına namaz elbet ağır gelir.) [Bekara 45,46] (Tanrı’tan geldik, Ona döneceğiz âyetinde olduğu şeklinde, burada da Ona dönmekten kasıt dirilmektir, Ona kavuşmak da tinsel huzuruna çıkmaktır.)

(İstikbal [ahiret] için hazırlıklı olun, Tanrı’tan sakının. Ona, asla şüphesiz kavuşacağınızı [dirilerek manevi huzuruna çıkacağınızı] bilin, bunu inananlara müjdele.) [Bekara 223]

(Allah’a [Onun rahmetine, yardımına] kavuşacağını bilenler ise: “Nice azca topluluk oldukça topluluğa Tanrı’ın izniyle üstün gelmiştir, Tanrı sabredenlerle beraberdir” dediler.) [Bekara 249]

(Tanrı, tüm işleri yönetim eder, âyetleri tafsilatlı olarak beyan eder, tâ ki Rabbinize kavuşacağınızı kati olarak bilesiniz.)
[Rad 2] (Öldükten sonrasında dirilmek ve ahiret yaşamı var.)

(Tanrı’ın âyetlerini ve Ona kavuşmayı inkâr edenler, rahmetimden ümitlerini kesenlerdir. Onlar için acıklı azap vardır.) [Ankebut 23]

(Kendi kendilerine, Tanrı’ın, gökleri, yeri ve ikisinin içinde bulunanları sadece hak olarak ve belli bir süre için yarattığını asla düşünmediler mi? İnsanların birçoğu, Rablerine kavuşmayı hakikaten inkâr ediyorlar.) [Rum 8] (Ölümden sonrasında dirilmeyi inkâr edenler var deniliyor.)

(Elbet onlar [kâfirler] Rablerine kavuşma [öldükten sonra dirilme] mevzusunda kuşku içindedirler.) [Fussilet 54] (Burada da Allah’a kavuşmak dirilmek anlama gelir.)

(Tanrı onları toplayacağı günde, sanki onlar dünyada gündüz bir parça kalmışlar da aralarında tanışıyorlarmış şeklinde olacak. Tanrı’ın huzuruna çıkacaklarını inkâr edip de, hidayete kavuşmayanlar, elbet en büyük ziyana uğramış olacaklardır.) [Yunus 45]

(Rabbine [Ahirette Onun rızasına] kavuşmayı arzu eden kimse, salih amel işlesin ve Rabbine kullukta hiçbir şeyi ortak koşmasın.) [Kehf 110]

Şimdi de Allah’a kavuşmak hususunda Resulullah efendimizin açıklamalarına bakalım:
(Hastalıktan dolayı sızlayan mümine şaşkınlık ederim. Eğer hastalıktaki mükâfatı bilseydi, ölüp, Allah’a kavuşuncaya kadar hasta kalmak isterdi.) [Taberani]

(Allahü teâlâya ihlâsla yakarma eden ve şirk koşmadan Ona mülaki olana [kavuşana] Aden vacib olur. Allah’a şirk koşarak mülaki olana da Cehennem vacib olur.) [Hâkim] (Demek ki kâfir olan da Allah’a kavuşuyor, doğrusu diriliyor.)

(Müslümanın her iyiliği için, on katından yedi yüz katına kadar sevap yazılır. Her günahı için ise bir misli yazılır. Allah’a kavuşuncaya [kıyamete] kadar bu şekilde devam eder.) [Müslim]

(Bir tüccar, alacaklarını öğrenim eden adamına, “Borcunu veremeyecek fakirden alma, onu hoş gör” derdi. Allah’a kavuşunca [ahirette], Tanrı da onu hoş görüp, affetti.) [Buhari]

(Mümin için, Allah’a kavuşmadan [ölmeden], rahat yoktur.) [Müslim]

(Bir Müslüman, “Sübhanallahi ve bihamdihi ve estagfirullah ve etübü ileyh” derse, bu söz arşa asılır ve o kimse Allah’a kavuşuncaya [ahirete] kadar sahibinin işlediği hiçbir günah onu silmez ve o, söylediği şeklinde mühürlü olarak kalır.) [Taberani]

(Bela müminin vücudunda, malında ve evladında devam eder. Tâ ki üstünde hiçbir günah kalmadan Allah’a kavuşuncaya [ahirete] kadar.) [Hâkim]

(En oldukça gıpta edilen mümin, yükü hafifçe olan, namazını doğru kılan, Allah’a kavuşuncaya [ahirete] kadar kendisine kafi gelecek azca rızka sabreden, kulluk vazifesini güzel bir halde yerine getiren, halk içinde fazla tanınmayan, musibeti dünyada iken verilen, mirası ve peşinden ağlayanı azca olan kimsedir.) [Tirmizi, İbni Mace]

(Tanrı’ım, sana kavuşana [ahirete] kadar dünyadan gereksinim bağlarımı kopar.) [Ebu Nuaym]

(Asla kimsenin bende bir hakkı olmadığı halde Rabbime kavuşmak isterim.) [Ebu Davud]

(Allahü teâlâ, kıyamette Müslümanlara, “Bana kavuşmayı arzu eder miydiniz?” buyurur. Onlar “Evet” derler. Allahü teâlâ, “Niçin” diye sorar. Onlar, “Affını umardık” derler. Allahü teâlâ, “Ben de sizi affettim” buyurur.) [İ. Ahmed]
(Allahü teâlâ buyurdu ki: Oruçlunun iki luğu vardır. Biri iftar zamanı, diğeri orucu ile bana kavuştuğu süre.)
[Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]

(Her gün bir evvelkinden fena olur. Rabbinize kavuşana [kıyamete] kadar bu şekilde devam eder.) [Buhari]

(Allahü teâlâ buyurdu: Bana kavuşmak isteyen kuluma ben de kavuşmak isterim. Bana kavuşmaktan hoşlanmayandan ben de hoşlanmam.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Darimi]

Âişe validemiz bildirir:
Resulullah, “Kim Allah’a kavuşmak isterse, Tanrı da ona kavuşmak ister. Kim Allah’a kavuşmak istemezse, Tanrı da ona kavuşmak istemez” buyurdu. [Âişe validemiz, Allah’a ancak ölmekle kavuşulacağını bildiği için] Ya Resulallah, ölümü sevmediği için mi kavuşmak istemez? Eğer öyleki ise çoğumuz ölümü sevmeyiz, dedim. Resulullah buyurdu ki:
(Hayır, öyleki değil. Mümine Tanrı’ın rahmeti, rızası ve Cenneti müjdelendiği süre Allahü teâlâya kavuşmak ister [ölüm ona kötü gelmez]; işte o süre Tanrı da ona kavuşmak ister. Kâfire Tanrı’ın azabı, gazabı haber verildiği süre Allah’a kavuşmaktan hoşlanmaz; Tanrı da ona kavuşmaktan hoşlanmaz.) [Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai, İbni Mace]

Bu hadis-i şeriflerin hepsi de, Allah’a kavuşmanın, dirildikten sonrasında Tanrı’ın tinsel huzuruna çıkmak bulunduğunu bildirmektedir. Tek istisnası yoktur.

Tanrı’a yaklaşmak
Sual: Tanrı’a iyi mi yaklaşılır? Tanrı’a ulaşmakla aynı şey midir?
CEVAP
Dinimizde Allah’a kavuşmak tâbiri vardır. Allah’a ulaşmak diye bir tâbir olmadığı şeklinde ölmeden önce ruhun Allah’a yetişmesi diye de bir şey yoktur. Bir âyet-i kerimede, öldükten sonrasında, (Bizlere kavuşmayı ummayanlar, işledikleri günahlar yüzünden Cehenneme gideceklerdir) buyuruluyor. Öldükten sonrasında Allah’a kavuşmayı inkâr etmek, dirilmeyi inkâr etmektir. Dirilmeyi inkâr eden de kâfir olur, ebedî Cehennemde kalır.

Tanrı’a yaklaşmak, Tanrı’ın rızasına kavuşmak anlama gelir. Bu da iki yolla olur:
1- Doğru inanç sahibi olduktan sonrasında, ihlâsla yakarma etmekle, Tanrı’a yaklaşılır. Bu yol zor ve uzundur, fakat imkânsız değildir. Genel anlamda tüm Müslümanlar bu yolla Tanrı’a yaklaşmış olurlar.

2- Mürşid-i kâmilin sohbetidir. Tanrı adamları görülünce Tanrı hatırlanır ve Tanrı’ın feyzi alınır. Bu yolla oldukça kolay Tanrı’a yaklaşılmış olur. Mürşid-i kâmil bulunmadığı zamanlarda, onların kitapları okunarak da Allah’a yaklaşılır. Bu sebeple (Onların kitaplarını okumak sohbetin yarısıdır) buyuruluyor. Demek ki, iki saat kitap okuyan bir saat sohbette bulunmuş şeklinde feyze kavuşur.

Bir önceki yazımız olan İnanmak ihtiyaç mı? başlıklı makalemizde ihtiya ve nanmak hakkında bilgiler verilmektedir.

Kontrol Et

İmanda iki önemli şart

Sual: Bir kimse, Amentü’de bildirilen imanın altı şartına inanılmış olduğu halde, Tanrı dostlarını sevmese, Tanrı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.