Sual: (Kimi zaman söz sövgü olsa da, söyleyeni kâfir yapmaz. Elfaz-ı küfrü, küfründen değil, cehaletinden söylemiş olabilir; bu sebeple kalben imanı terk etmemişse, sırf bu sözden dolayı imanı gitmiş olmaz) diyorlar. Cahillikten dolayı söylemek sövgü olmuyor mu? Burada, küfre girmemek için, her insanın bilgisiz olması mı isteniyor?
CEVAP
Sövgü sözleri bilmemekte, cahillik özür olmaz. Bir kâfir, bir kelime-i tevhid söylemekle mümin olduğu şeklinde, bir mümin de, bir söz söylemekle kâfir olur.
Bir Müslüman, âlimlerin sözbirliğiyle küfre sebep olacağını bildirdikleri bir sözün veya işin küfre sebep bulunduğunu bilerek, istekle veya başkalarını güldürmek için söyler, yaparsa, manasını düşünmese de, imanı gider. Buna küfr-i inadi denir. Eğer, cahillikle, kısaca bunun küfre sebep bulunduğunu bilmeyip, isteyerek söyler, yaparsa, gene sövgü olur. Buna küfr-i cehli denir. Her Müslümanın, bilmesi ihtiyaç duyulan şeyleri öğrenmesi farzdır. Cahilliği özür değildir. Küfre sebep olan sözü, sadece yanılarak, tevilli olarak veya tehdit edilerek söylerse, kâfir olmaz. (Berika, Hadika, Mecma-ul-enhür)
Sövgü söz söyleyen
Sual: Küfrü gerektiren bir sözü söyleyen Müslümana, kâfir gözüyle bakılabilir mi?
CEVAP
Müslümana hüsnü zan edilir. (Bir ihtimal yanılarak söylemiştir, bir ihtimal tevili olan bir sözdür, kim bilir tevbe etmiştir) diye hüsnü zan etmelidir. O tevbe etmemişse de, biz hüsnü zan ettiğimiz için günaha girmeyiz.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir Müslümanın, bir sözünden veya bir işinden yüz şey anlaşılsa, bunlardan doksan dokuzu küfre sebep olsa, biri Müslüman bulunduğunu gösterse, o bir şeyi idrak etmek ve ona kâfir dememek gerekir. (3/38)
Bu husus, bir sözün veya bir işin, yüz manası olduğu durum içindir. Yoksa, yüz sözden veya yüz işten biri imanı gösterse, 99’u küfrü bildirse, bu hiç kimseye Müslüman denilmez; bu sebeple bir kimsenin yalnız bir sözü veya bir işi bile, açık olarak küfrü gösterse, kısaca imanı gösterecek hiçbir manası olmasa, o kimsenin kâfir olduğu anlaşılır. Başka sözlerinin ve işlerinin imanı göstermeleri, imanlı bulunduğunu bildirmeleri, o kimseyi küfürden kurtarmaz, Müslüman olduğuna hükmedilmez. (Kıyamet ve Ahiret)
Mürtede hüsnüzan
Sual: S. Ebediyye’de, (İslam dinine inanmayanlar öldükten sonrasında, bunlar için, “Bir ihtimal tevbe etmiştir” demek boştur. Bunların zulüm icra eden azalarının iyilik etmesi, diliyle yakarış etmesi ve mazlumları hoşnut edecek vasiyette bulunmaları gerekir. Bu şekilde tevbe etmeyen mürtedlerin ölülerine hüsnüzan edilmez) deniyor. Kâfirin, mürtedin iyiliğinin ve yakarış etmesinin ne faydası olacak ki?
CEVAP
Normal olarak kâfirin ve mürtedin iyiliklerine sevab verilmez, fakat bazı kimseler, bir kâfir veya bir mürted ölünce, (Bir ihtimal ölmeden ilkin tevbe edip Müslüman olmuştur. Hüsnüzan etmek gerekir) diyorlar. Burada, bu şekilde söyleyenlere yanıt veriliyor, kısaca (Dinimizde yargı zahire, görünüşe nazaran verilir. Tevbe ettiğini, pişman bulunduğunu gösteren bir alamet yoksa hüsnüzan edilmez, Müslüman kabul edilmez. Bu alametler de, zulmünün aksini gösteren hareketlerdir) denmek isteniyor. Tevbe etmiş olduğu biliniyorsa, o süre hüsnüzan ediliyor. Tevbe etmiş olduğu bilinmiyorsa, tevbe etmiştir diye hüsnüzan edilmez. Tevbe etmiş bile olsa, biz bilmediğimiz için, hüsnüzan etmeyişimizin vebali olmaz, bu sebeple açıktan işlenen günahların tevbesi açık olur.
Bir sözle olur
Sual: Dinden habersiz biri, (Bir sözle insan kâfir olmaz, bir sözle hanım boş olmaz) dedi. Bu yanlış değil mi?
CEVAP
Evet yanlıştır. Birçok şey bir söze bağlıdır. Birkaç örnek verelim:
1- Bir kelime-i şehadet getirmekle, kâfir Müslüman olur.
2- (Tanrı yok) veya (Aden, Cehennem yok) diyen Müslüman, kâfir olur.
3- Elin kızı, bir sözle kısaca nikâhla hanımı olduğu şeklinde, gene bir sözle de, kısaca (Boşadım) demekle de, hanımı yabancı olur.
4- Adakta asla niyet etmese de, ağzından çıksa da, Örnek olarak (Tanrı için, bigün oruç tutmayı adıyorum) diyeceği yerde, (bir ay) diye ağzından çıksa, bir ay oruç tutması gerekir. Söz geçerli, niyet geçersizdir. (Dürer)
5- Bir sözle fazlaca şey olur. İnsan bir sözle vezir, bir sözle rezil olur. Öldürülsün denir, öldürülür. Yunus Emre onun için, (Söz ola, kese savaşı / Söz ola, kestire başı) demiştir.
Bir söz
Yanlışını sil de söyle!
Sözlerini bil de söyle!
Sima asma, gül de söyle!
Yüzünü ak ede bir söz.
Söz ola, kese savaşı,
Söz ola, kestire başı,
Söz ola, zehirli aşı,
Balla kaymak ede bir söz.
Sözlerini pişir de sat!
Yaramazı kenara at!
Yanlışlığa verme fırsat!
Canına tak ede bir söz.
Anlatılmaz söz süreci,
Büyüktür sözün önemi,
Azap dolu Cehennemi,
Sekiz uçmak ede bir söz.
Yunus, söylersin hazırdan,
İmdat beklersin Hızır’dan,
Oldukça dikkat et, o huzurdan,
Seni ırak ede bir söz.
Uçmak: Aden
Sual: Bir şey söylemek veya yapmakla inanç gidebilir mi?
Yanıt: Bir Müslüman, imanın yok olmasına sebep olacağı sözbirliği ile bildirilmiş olan şeyleri istekle, bilerek söyler veya yaparsa, imanı gider.
Tecdid-i inanç ve nikah
Sual: Bazı kimseler; insan, namaz kılıp, her ibadeti, her iyiliği yapmış olduğu halde, bir kelime söylemekle kafir olur mu diyorlar. Bunlara iyi mi yanıt vermelidir?
Yanıt: Bu mevzuda Kâdî zâde Ahmed efendi Birgivî şerhinde buyuruyor ki:
“Bir kafir, bir kelime-i tevhid söylemekle mümin olduğu şeklinde, bir mümin de, bir söz söylemekle kafir olur. Adam veya hanım inadî sövgü ile mürted olunca, nikahı fesih olup gider ki, bu talak demek değildir. Bunun için, üçten fazla imanını ve nikahını tazelemeleri, hullesiz caiz olur.”
Yalnız birinin nikahı tazelemesi yetişmez. Adam ile zevcesinin, iki tanık yanında nikahı tazelemeleri lazımdır. Şafi mezhebinde iddet zamanı içinde tevbe ederse, tecdid-i nikah lazım olmaz. Hanefi mezhebinde olan, kolaylık olması için, nikahını yenilemeye, zevcesinden vekalet almalı, iki tanık yanında;
“Öteden beri nikahım altında bulunan zevcemi, onun tarafınca vekil olarak ve tarafımdan asil olarak kendime tezvic ettim” demelidir.
Camilerde cemaatin fazlaca olduğu bir namazın duasından sonrasında, imam efendi, tecdid-i inanç ve nikah duasını cemaat ile beraber okursa, cemaat birbirlerine tanık olmuş, nikahları da tazelenmiş olur.
Son nefeste Müslümanın tevbe etmesi sahih olur. Fakat, kafirin imana gelmesi sahih olmaz. Her Müslüman, sabah ve akşam, şu inanç duasını okumalıdır:
(Allahümme innî e’ûzü bike min en-üşrike bike şey-en ve ene a’lemü ve estagfirü-ke li-mâ lâ-a’lemü inneke ente allâmülguyûb.)
Sabah duası gece yarısında okumaya başlanır. Akşam duası zevalden adım atar. Mürted bulunduğunu inkar etmek de, tevbe olur.
İmanı gideren söz söyleyince
Sual: Bir Müslüman, bilerek veya bilmeyerek imanı gideren bir söz söyleyince, imanı gidip, Müslümanlıktan çıkmış olur mu?
Yanıt: Bu mevzu hakkında, Berîka, Hadîka ve Mecmâ’ul-enhürde buyruluyor ki:
“Adam veya hanım, bir Müslüman, âlimlerin sözbirliği ile küfre sebep olacağını bildirdikleri bir sözün veya işin küfre sebep bulunduğunu bilerek, amden, tehdit edilmeden, istekle, ciddi olarak veya güldürmek için söyler, yaparsa, manasını düşünmese dahi imanı gider, Mürted olur. Buna Küfr-i inâdî denir. Küfr-i inâdî ile mürted olanın, kısaca dinden çıkanın, evvelki ibadetlerinin sevapları yok olur. Tevbe ederse, geri gelmezler. Varlıklı ise, yeniden hacca gitmesi lazım olur. Mürted iken kılmış olduğu namazları, tuttuğu oruçları, verdiği zekatları kaza etmez. Mürted olmadan önceki yapmadıklarını kaza eder. Bundan dolayı, mürted olunca, evvelki günahları yok olmaz. Mürted zamanında yapmadıklarını kaza etmez. Küfr-i inâdî ile mürted olanların nikahları bozulur. Yine imana erişince, iki tanık yanında Tecdîd-i nikâh yapmaları lazım olur. Tevbe etmek için yalnız Kelime-i şehadet söylemeleri kafi değildir. Küfre sebep olan şeyden de tevbe etmeleri lazımdır. Eğer, küfre sebep bulunduğunu bilmeyip söyler, yaparsa veya küfre sebep olacağı, âlimler içinde ihtilaflı olan bir sözü amden, bilerek söylerse, imanının gideceği ve nikahının bozulacağı, şüphelidir. İhtiyat olarak, tecdîd-i îmân ve nikah etmesi iyi olur. Bilmeyerek anlatmaya Küfr-i cehlî denir. Bundan dolayı her Müslümanın, bilmesi lazım olan şeyleri öğrenmesi farzdır. Bilmemesi özür değil, büyük günahtır. Küfre sebep olan sözü, hata ederek, yanılarak veya tevilli olarak söyleyenin imanı ve nikahı bozulmaz. Yalnız tevbe ve istiğfar, kısaca tecdîd-i îmân etmesi ihtiyatlı olur. Tecdîd-i nikâh lazım olmaz.”
Camilere giden Müslümanın küfr-i inâdî ile mürted olması, dinden çıkması düşünülemez. Yalnız öteki dört biçim ile sövgü söylemesi ihtimali olduğundan, imam efendiler cemaate;
(Allahümme innî ürîdü en üceddidel îmâne vennikâha tecdîden bi-kavli lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) okutarak, tevbe ve tecdîd-i îmân ve nikah yaptırıyorlar. Böylece;
(Lâ ilâhe illallah diyerek, tecdîd-i inanç yapınız!) hadîs-i şerifindeki komut yapılmış olmaktadır.
Bir söz veya işle, inanç gidebilir
Sual: Bir Müslüman, İslâmiyetin imanı giderir söylediği bir şeyi söyler veya yaparsa, bu kimsenin imanı gitmiş mi olur?
Yanıt: Bu mevzuda Uyûn-ül besâirde deniyor ki:
“İnsan resmi veya heykeli yapmış olup, bu insanda ülûhiyyet, ilahlık sıfatlarından birinin bulunduğuna inanarak veya bunun kâfir bulunduğunu bilerek, bunların karşısında, saygı, tazim bildiren bir şey söylese veya yapsa, örneğin secde etse, Yahudilerin ve Hristiyanların bağladıkları Zünnar denilen kuşağı ve onların dinlerine mahsus şeyleri kullansa, kâfir olur. Kâfirlere mahsus olan şeyleri harpte hile olarak kullanırsa, kâfir olmaz.” Bir Müslümanın bu tarz şeyleri, canını, malını, rızkını kurtaracak kadar kullanımı özür olur. Daha fazlası sövgü olur.
Allahü teâlâya mahsus olan sıfatlara ülûhiyyet sıfatları denir. Akaid ve fıkıh kitaplarının çoğunda, örneğin Dürerde deniyor ki:
“Bir kimse, kalbi inanç ile dolu olduğu hâlde, küfre sebep olan bir şeyi, fakirlik olmadan, kısaca isteyerek söylerse, kâfir olur. Kalbindeki imanın faydası olmaz. Bundan dolayı, bir kimsenin kâfir olduğu sözünden anlaşılır. Küfre sebep olan şeyi söyleyince, insanoğlu içinde da, Allahü teâlâ yanında da kafir olur.” İş ve giyim ile hasıl olan Küfr-i hükmînin de bu şekilde olduğu, Şerh-i mevâkıfda yazılıdır.
Başka dine mahsus şeyleri yapmak
Sual: Bir Müslüman, başka bir dinin sembolü olan bir şeyi yapsa veya o dine mahsus olan giyeceği giyse, bu Müslümanın imanına bir zarar gelir mi?
Yanıt: Bir insan, başka bir dine mahsus olan bir işi yapmakla, o dine girmiş olması lazım gelmezse bile, o dine mahsus şeyin kendinde görünmesini kabul etmiş olur. Böylece, kalbindeki imanın sarsılmış olduğu düşünülebilir. İmâm-ı a’zam ebû Hanife hazretleri;
“İslâmiyete hangi yol ile girilirse gene o yol ile çıkılabilir” buyurmuştur. Buradaki yol, kalbin inanması anlamına gelir. Kısaca, kalbe inanç girince, Müslüman olur. Kalpten inanç gidince, Müslümanlıktan çıkar buyurmaktadır.
Müslümanım diyen kimsenin, kâfirlere mahsus şeyleri fakirlik olmadan yapmaması ve kullanmaması, kâfir zan olunmaktan çekinmesi lazımdır. Müslümanlar, Müslümanlığa mahsus şeyleri yapmakla, alay olunmasını düşünmemeli, saygı duyulacağını düşünmeli ve bu hareketinden onur duymalıdır. İslâm âlimlerinin bildirdiği şeyleri kalpteki imanla bunun ne alakası var diyerek hafifçe görmek caiz değildir. Bundan dolayı, kalpten tüm azaya, organlara yol vardır. İslâmiyetin komut etmiş olduğu işler, iyidir. Yasak etmiş olduğu işler, kötüdür. İnsanlar, bugün bunu anlamasalar da, doğrusu budur. İslâmiyetin yasak etmiş olduğu şeyler yapılınca, kalp kararır, katılaşır. Büyük günahlar fazlaca yapılırsa, inanç gidebilir.
Bir önceki yazımız olan Tehlikeli sözlerle ilgili çeşitli sorular başlıklı makalemizde ilgili, sorular ve sozlerle hakkında bilgiler verilmektedir.