Hudeybiye Antlaşmasına Dair
628 yılında Peygamberimiz (SAS) gördüğü rüya üzerine umre yapmaya karar verdi. Onunla birlikte umre yapmak için yaklaşık 1500 kadar sahabi Mekke’ye doğru yola çıktı. Yolda Hudeybiye Köyünde Peygamberimizin devesi çöktü. İnsanlar kadar hayvanlara da merhamet eden Peygamberimiz deveyi yeniden kaldırmak için zorlamadı. Hudeybiye Mevkiinde Müslümanlar mola yapmaya karar verdiler.
Kısa süre önce Mekke müşrikleri ile Müslümanlar arasında Bedir, Uhud ve Hendek muharebeleri yapılmıştı. Peygamberimiz Mekkeyi ziyaretinin savaş değil umre amaçlı olduğunu Mekkelilere bildirdi. Fakat Mekkeliler 1500 kişinin toplu umre ziyareti yapmasını hayra yormamışlardı. Bu nedenle umre kafilesini Mekke’ye almama yönünde karar aldılar. Kararlarını bildirmek ve ciddiyetlerini ispat etmek için o zamanlar henüz Müslüman olmamış olan Halid bin Velid komutasında 200 kişilik atlı savaşçı gönderdiler.
Peygamberimizin (SAS) savaşmak gibi bir niyeti yoktu bunu belirtmek için Hırâş b. Ümeyye’yi elçi olarak Mekke’ye gönderdi. Fakat Mekkelilerin diyalog yapma niyeti yoktu, elçiyle konuşmak bir yana ona kötü muamele ettiler.
Umre konusunda ısrar eden Peygamberimiz (SAS) Mekkelilerin akraba-kabile bağına önem verdiğini bildiği için Mekkede bir çok akrabası ve tanıdığı olan Osman bin Affan’ı (Daha sonra 3. Halife olacak Hz. Osman (ra)) gönderdi. Bu formül de işe yaramadı Mekkeliler Hz. Osman’la alay etmediler ama onunla görüşmek de istemediler, hatta onu bir süre alıkoydular.
Mekkeliler olumsuz tavır takınmanın Hz. Muhammed’in kafilesinin umre yapmaksızın geri döndürmeye yetmeyeceğini biliyorlardı. Bu yüzden Süheyl Bin Amr ı elçi olarak Hz. Muhammed’e (SAS) gönderdiler. Bu şahıs uysal fakat zeki bir şahıs idi, sorunları çözmede usta birisiydi.
Sıkı pazarlıklardan sonra Mekke müşriklerinin dediği oldu, Müslümanlar o sene umre yapmadılar. Hudeybiye anlaşmasının çoğu maddeleri Müslümanların aleyhine gözüküyordu. Müşrikler Müslümanları savaş çıkmadan geri püskürttükleri için sevinirken Müslümanlar ise uzun yoldan gelip umre yapamamanın yanı sıra güçlü iken verdikleri tavizlerden dolayı mutsuzdular.
Hudeybiye Antlaşmasının Genel Olarak Maddeleri şu şekildedir.
Müslümanlar bu seneki umre ziyaretini iptal edecekler, sonraki sene ise sadece 3 gün Mekke’de kalmalarına izin verilecek. O üç gün Mekke ahalisi şehir dışına çıkacak.
Antlaşma süresince Kureyş müşriklerinden Hz. Muhammed’e (SAS) sığınan olursa bu talep geri çevrilecek, tam tersi olursa müşrikler sığınmacıyı kabul edebilecekler.
Müslümanlar ile Müşrikler 10 sene sebep ne olursa olsun Hudeybiye antlaşmasına uydukları sürece savaş yapmayacaklar. İki taraftan kimse kimseyi öldürmeyecek.
Müslümanlar ister hac ister ticaret maksadıyla Mekke’ye geldiklerinde canlarına, mallarına dokunulmayacak, aynı şekilde müşrikler Medine, Şam veya Mısır’a ticaret yapmak için yola çıktıklarında Müslümanlarca canlarına mallarına zarar verilmeyecek.
Taraflar dışındaki kabileler (Başka şehirliler veya Kureyş dışındaki kabileler) ister Kureyş kabilesiyle isterse de Müslümanlarla müttefik olabilecek veya korumasına girebilecek.
Müslümanların o sene Mekke’ye gidemeyecek olması ve Müslümanlara sığınan Kureyşlilerin iade edilme zorunluluğu bir takım kimselerce küçük düşürücü bulunmuş, Hudeybiye Antlaşmasının müşrikler lehine bir anlaşma olduğu savunulmuştu. Zahiren işin görünen yüzü de buydu Müslümanlar eskisi kadar güçsüz olmamalarına karşın 10 yıllık barış için tavizler vermişlerdi.
İmanı kuvvetli müminler ise tevekkül ettiler ve Allah’tan antlaşmanın hayır getirmesini hayır umdular. Aradan geçen zaman Hudeybiye antlaşmasının savaş sonucu elde edilebilecek bir zaferden daha kıymetli ve parlak bir zafer olduğunu gösterdi. Çünkü barış süresince Müslümanların sayısı hızla çoğaldı. İnsanlar Kureyş’ten çekinmeden Müslüman olabildiler. Müslüman sayısı o denli hızlı arttı ki bir süre Mekke savaş yapılmadan teslim alındı.
Kutsal belde Mekke’nin kan dökülmeden feth edilmesiHudeybiye antlaşması sayesindedir. Eğer bu mübarek şehir savaş yolu ile alınsa idi Mekke’nin fethi sonrasında Müslüman olup İslam’a hizmet edecek bir çok zat ya ölmüş ya da İslam aleyhine propaganda çalışması yapmak üzere başka memleketlere sığınmış olacaktı. Bu zatlardan birisi de daha sonra “Seyfullah” yani “Allah’ın Kılıcı” olarak anılacak şanlı ordu komutanı Halid Bin Velid (ra) dır.
Hz. Ömer (ra) ve Hz. Osman (ra) dönemlerinde İran feth olunmuş, binlerce yıldır süren Pers kültürünün geri plana atılması Şii ekolünün ortaya çıkmasına neden olmuş, İslam dünyası parçalanmıştır.
Mekke savaş ile fethedilseydi İslam dünyasında çok daha büyük bölünmeler meydana gelebilirdi. Hudeybiye Antlaşması bunu önlemiştir.
Bir önceki yazımız olan En Çok Hangi Günahları İşliyoruz ? başlıklı makalemizde En Çok Hangi Günahları İşliyoruz ? hakkında bilgiler verilmektedir.